28 Mayıs 2019 Salı

Alice Kuantum Diyarında - Robert Gilmore

En son soyleyecegım seyı sımdı yazayım; Beynım yandı, bilime dair bıldıgım hersey gerçekten altüst oldu...... Kuantumu anlamaya çalışacaksanız öncelıkle bıldıgnız herseyı bır kenara koymanız gerekiyor. Bildigimiz sey nedir? Klasik Newton fiziği... Bildigimiz klasık fızıkte herseyın bır nedenı ve sonucu vardır. Bir etki her zaman başka bir tepkiyi doğurur, bardağı bırakırsam yere düşer vs... Bu kuralların hepsi Atom ve Atom altı dünyasını kesfettıgımız zaman yerle bır oldu.

Atom altı parçacıkların dünyasında hersey mumkun; Bır sey aynı anda hem var hem yok olabılır, Bir sey aynı anda milyonlarca farklı yerde bulunabilir, ışık hızından daha hızlı bır sekılde geri gidersen geçmişe gideblirsin (bir parçacığın önce ölümünü daha sonra ise doğumunu gözlemlemek mümkün), galaksının bir ucundan diğer ucuna ışınlanmak, kalın bir duvarın dıger tarafına geçmek vs... herseyın mumkun olduğu ama bu bahsettıgım seylerın her zaman gecerlı olan sabit bır kuralı olmadığı bır dünya Kuantum. Bir parçacık yapılan her bir deneyde mesela farklı davranır.. Sanki iradesi varmış gibi... İste burda akla klasık edebıyatımızda okuduğumuz Carroll'un Alice Harikalar Diyarında kitabı geliyor. Alice'in maceralarında da tıpkı atom altı dünyada olduğu gibi herseyın ve herkesin neyi neden yaptığını anlamlandıramadığımız gariplikler ile doludur.

Gilmore bu kitapda Alice Harikalar Diyarından hareketle Kuantum dünyasını anlatmış Yani bir nevi Bir Kuantum Fizigi Alegorisi yapmış. Alice'yi 5 sene önce okuduğum için bir cok unsuru unutsam da Kedinin Alice'ye yol gostermesı ıle ılgılı dıyalogunu unutmamışım kı Gilmorun kıtabında da benzerini Parcacıkların ağzıyla soyletmesı konuya tam olarak uymus;

24 Mayıs 2019 Cuma

Endülüs Ağıtı (Nûniyye)



..........

Her faciayı unutmak mümkün, olup biten bütün bunları unutmak mümkün

Ama Islamın başına geleni avutacak ne bir neşe olabilir, unutturacak ne bir korku

Endülüste öyle bir felaket çöktü ki yok bir eşi

Dehşetinden Medinede Uhud, Necid'deki Şehlan dağları

Yerinden oynadı, bir deprem ki yer yarıldı arz boyu!

Ah! Yarımada'da Islama göz değdi, yağdı bela yağmur gibi

Şimdi o canım Endülüs şehirlerinde Islamın ne nâmi var, ne nişanı;

Sanki hiç olmamıştı, sanki baştan beri yoktu

Belensiyeye bir sor, Mursiyenin hali nicedir?

Ya Şâtıbenin başına gelenler? Ceyyan ne oldu?

Toprağı buram buram bilgi tüten Kurtuba!

Bilginlerinin adı tâ uzaklarda çınlayan Kurtuba'ya ne oldu?

Islamdan boşalıp inkar karanlığı ile dolan Endülüs için,

Ulu şeriat karalar bağladı, gece gündüz yas tuttu.

Cami kilisedir artık, hilal yerine haç asılı!

Nur yüzlü ezan yerine bitmeyen bir çan sesi, bir baykuş uğultusu

Ey ibret dolu geçmişten ibret alacak yerde günübirlik işlere, dedikodulara batmış kişi!

Sen uyu bakalım! Ama zaman için ne demek dinlenmek, ne demek uyku!

Endülüsten, Endulusun zavallı halkından var mı haberiniz!?

Her yer, onların felaketini duydu, sizin kulağınız sağır, gözünüz kör, kalplerimiz mefluç mu!?

Ölen asker, esir kadın ufuklara bakıp son ana dek, bizden imdat beklemişti!

Hiç düşündünüz mü bunu?

Sen de şahit olsaydın benim gibi onların yurtlarından koparılıp pazarlarda satılışına ey Tanrı kulu!

O hıçkırıklar senin de aklını komazdı yerinde benim gibi,

Cani vücuttan çeker gibi ayırdılar anadan yavrusunu!

Içindeki o meryem yüzlü kızları da saçlarından sürükleyip götürdüler kirli yataklarına

Haykırışları yırttı gökleri, yürekleri parca parca, babalarsa kan kustu!

Daha ne anlatayım, yüreklerin erimesi için, bir tanesi yeter anlattıklarımın.... .

......

Salih b. Şerif er-Rundî'nin 1248 de Sevilla'nin işgali üzerine yazdığı bu şiiri bize bugünü de hatırlatmıyor mu?

Görsel: Eskiden Malaga Ulu camii olan şimdinin Malaga Katedrali

23 Mayıs 2019 Perşembe

Oruc, İspanyolca Kursu, Meryemın Bezı Bırakması ve Tavuklar

Blogda artık sadece okuduğum kıtapları yazabıldıgımı frkettım. Çocuklarla yaptığımız gezılerde fotoğraf ayıklama ısı cok vaktımı aldıgı ıcın hep gerı planda kalıyorlar. Önumuzdekı ay yukumun bıraz daha hafıfleyecegını umıt ederek gezı yazılarımı daha sonraya öteliyorum hep.

Daha önce yazdığım gibi ramazanın ilk haftası bana cok agır gelmıstı. Normal beslenme alışkanlığım sureklı ağzıma aburcubur atma seklınde olduğu ıcın gun boyunca bırseyler yemeden ve ıcmeden durmak ılk hafta aşırı basagrısı, mıde bulantısı gıbı semptomlar yarattı. Elh 2. haftadan itibaren vücudum oruç temposuna alıştı. Hatta bir gün iftarda daha su içmeden kızım yatakta uyanıp ağlayınca ben de onun yanına gıdıp uzanmıştım. Nıyetım cocugu uyutup rahat rahat yemek yemektı. Burda malum iftar saati 21.30 olunca küçükler erkenden uyuyorlar. Ben de o gün meryemın yanında uyuyakalmışım da sahur zamanı çıktıktan sonra uyanmışım. Aclıga katlanılıyor yıne de ama susuzluk cok daha zor bır ımtıhan. O gece hic su ıcmeden ertesi güne uyandım. Uyanırken de rüyamda kana kana su ıcerken gordum kendımı. Ruyamda su içiyorum ama sususzlugum gecmıyordu. Ertesı güne uyandığım erken saatlerde daha susuzluğum tavan yapmışken ben 2. oruca başladım. O gun cok zorlandım ama hep ertesi gun olacağım İspanyolca sınavı aklıma geldı. Sınava calısmayı planladığım o gun 2 günlük susuzluk cektıgım ıcın tabıkı çalışamadım ama Allah kolaylığını verır dıye duşundum. O gun zor bela orucumu tamamladım. Hani vardır ya orucu uykuya bağlayanlar. Ben onlardan degılım ıste, hava aydınlanmadan kalkıp aksama kadar yapılacaklar lıstem daha bitmeden aksam uyuyakalıyorum.


13 Mayıs 2019 Pazartesi

Zengin Baba Yoksul Baba - Robert Kiyosaki

Robert Kiyosakinin öz babası akademısyen uvey babası ıse okulu bırakmış zengin bir is adamıydı. Robert daha 9 yasındayken nerdeyse her konuda cok farklı telkınlerde bulunan ıkı farklı babadan zengın olanı takıp etmeye karar verır ve onun bıreysel egıtımı altında pıyasaları ogrenır. Egıtm derken Robertın aldığı ılk egıtım bedavaya essek gıbı çalışmaktır. Bu sekılde Robert yoksul ınsanların uğruna kendılerını paraladıkları köle gıbı yasamaya razı oldukları Paranın aslında gerçek degıl bır teoriden ibaret olduğunu ogrenır. Para ıcın degıl, fırsatlar yaratmak ıcın calısmak gerekıyordu. Para için calısanları onune bağlı havuça yetısmek ıcın koşturan ve koşturdukça havucun daha da uzaklaştığını görmeyen Esseklere benzetır. Robert zengın babasının tavsıyesı ıle bir alanda uzmanlaşmaktan zıyade herseyden azar azar bılgın olsun soylevını kendı hayatında uygulamıştır.

'Cok Sey Hakkında az sey bilmelisin'

Alakalı alakasız bır cok alanda kurs ve kısa egıtımler almış ve hatta denızasırı tıcaretı öğrenmek ıcın bır donem kaptanlık kursu alıp denızcılık yapmıs. Satıs yapmaktan cekındıgını farkettıgınde yüksek gelırlı güzel ısını bırakıp kapı kapı urun satmaya başlamış ve utangaçlığını yendıgını farkettıgınde bu ısı de bırakmıştır. Robert çocukluğundan berı para ıcın degıl, öğrenmek ıcın çalışmıştır. Bu kıtabı yazmasının nedenı de ogrendıklerını başkalarına da ögretmek ıstemesıdır.

Burdan devam etmeden once okumak ıcın bu kıtabı seçmemde en buyuk motıvasyonum Gatto'nun Egitim Bir Kitle İmha Silahı isimli kitbında Robert Kiyosaki'nin bu kitabını referans vermesidir. Kiyosaki Gattonun aksine eğitim taraftarı olduğunu soylese de gunumuz modern egıtımde çocuklara Finanz bilgisi verilmediği için Ailelerin çocuklarına okulda ıyı notlar alıp iyi bir meslek edinmeleri ve iyi bir maasla calısmalarını salık vermelerını çocuklarına yaptıkları en buyuk kotuluk olarak ıfade eder. Okullarda iyi notlar alıp iyi bir is sahıbı olup ıyı bir maasla calısanların aldıkları maas nıtelıgınde harcamaları da doğru orantılı artacağı ıcın hıcbır zaman borcdan kurtulamayıp sureklı farelerin tekerleği dondurmelerı hesabı hep bir köle misali yasayacaklarını söyler.

9 Mayıs 2019 Perşembe

Bizim Ramazan

Son zamanlarda vaktımı planladığım ıcın blogda yazmaya fırsatım olmuyor. Daha doğrusu oncelıkler lıstemde bloğa yazmak en sonlara dustu dıyebılırım. Çocukların okul sonrası aktıvıtelerı bu sene benı cok yordu. Almanca, Futbol, Robotıca, Piyano derken bu donem cok yoğun gectı. Okul, okul sonrası aktıvıteler, gezdiğimiz yerler vs.. çocuklar acısından hep bir koşturmaca ıcınde gectı bu sene.

Ben de kendımı daha iyi kontrol edebılmeye başladım dıyebılırm. Eskıye nazaran vaktımı daha ıyı degerlendırdım. Elimden geldiğince kıtap okumaya başladım ve okuma maratonum beni tam memnun ederken Ramazan geldı. Oruc tutmaya başlayınca tabiri caizse cöktüm dıyebılırım. Ramazan başladığından berı hıcbırsey yapamıyorum dıyebılırım. Burda aslında kurduğum duzenı ramazanın bozduğunu ima etmiyorum tam tersıne kendımı kontrol ettıgımı dusundugum bir donemde beslenme noktasında ne kadar yanlış bır yolda olduğumu farkettım. Ramazandan önce her zaman atıştırırdım. sureklı aburcubur eksenlı ve sureklı yemek yerdım. Bu sekılde beslenmeye alısınca demek kı yemegı kestıgım ramazan ayı başladığında gun ıcınde bayılmamak ıcın kendımı zor tutmaya başladım. Sadece yiyip içmemek olsa idare edilir ben bir de 4 küçük cocugun temposuna ayak uydurmam da gerekıyor. Cocukların ısteklerı, ıhtıyacları, kavgaları, hastalıkları vs... herseyle tüm varlığımla hazır ve nazır bır sekılde bulunmam gerekiyor. Ha bir de tavuklarımız var... Ev dışında İspanyolca kursunda sınav zamanı da geldı...Velhasıl durum böyle olunca ramazan basladıgından berı kıtap okuyamadım.

5 Mayıs 2019 Pazar

Prokrastineysın - Timothy A. Pychyl

Başlanıp Bitirilmesi Gereken İşleri İnatla Erteleme, Savsaklama ve Oturup Çalışmak Yerine Ivır Zıvır Şeylerle Oyalanma Alışkanlığıyla Mücadele Kılavuzu olarak özetlenebilir bu kitap.

Yazar aslında akademisyen olup bu konuda bir cok bilimsel deney ve arastırmya katılmış ama bu kısa hacimli kıtapta yazar okuyucuyu akademik tabirlerle oyalamaktan zıyade mumkun oldugunce kısa bir sekılde bu sorunu yasayan insanlara yardımcı olmayı hedeflemiş. Kıtabın ıcerıgınde yararlandığı kaynakları uzun uzun referans vermese de önsözde fikri altyapısını kazandığı temel kışı ve yaklaşımları anlatmış kı bunu ben cok önemserim.

Pychyl'nin zaten varolan Blog sayfasında erteleme sorunu ıle ılgılı tüm bilimsel araştırma, makale ve kaynaklar bulunabılecegı ıcın herseyı kıtaba kopyalamaktansa sadece bır sorun olarak erteleme hastalığı ıle mücadele edecekler dışında konu ıle akademik düzeyde ılgılenmek ısteyenler ıcın de blog sayfasını refere edıyor. Benim gibi pratık olarak sadece erteleme sorunu ıle yuzlesıp bunu asmaya calısanlar ıcın ıse konu olabıldıgınce kısaltılmış. Kitapta da yazarın belırttıgı gibi 1. dereceden sorumluluğumuz olmayan seyler hakkında uzun uzun nette araştırmalara dalmak ve bu vesile ile asıl sorumluluklarımızı savsaklamak da istenmeyen bir seydir. Velhasıl yazar der ki; Kalkıp da -Aaa neymıs bu hastalık bir inceliyim, diye olayın sızı ılgılendırmeyen ayrıntılarına dalmanız da aslında bır nevi asıl sorumluluklarımızı savsklama hareketinden başka bır sey degıldır. Bu yüzden bu kıtabı okurken Google da yenı bırsey araştırıyormuş gıbı daldan dala atlamayacak hemen uygulamaya gececeksınız kı kıtabın sıze bır faydası olsun.

1 Mayıs 2019 Çarşamba

Paul Feyerabend - Bilimin Tiranlıgı

En son okuduğum kıtaptan aldığım notları daha fazla vakit geçmeden buraya yazmak istedim. Sanırım her alanda almanca konuşulan coğrafya dışına çıkamıyorum diyebilirim keza son okudgum kitaplar konu edebiyat, din ya da bilim olsun farketmez hep Viyana ve çevresinden devam ediyor. Keza Feyerabend da Viyanadan cıkmıs bilim Felsefesinde Viyana ekolünde pismis biridir. Felsefe dediğimizde maalesef okullarda bize hep yunan ve ortaçağ fılozofları gosterılır kı onlardan da kısılerın isimleri dışında zıhnımızde birsey kalmaz. Yetiskinlik zamanlarımda güya kendımce Felsefe ile ilgilenmeye calıssam da ben de Yunan felsefesını asamamıs durumda olduğumu yakın donem Filozoflarından Feyerabendı okuyunca farkettım.

Feyerabend Viyanada 1924 de dogmus ve 1994de ölmüştür. Bilim Felsefesi alanında Bilimi eleştiren Ti'ye alan biridir. Bilimsel yöntemin gunumuzde gordugu haksız degerı eleştirir ve kısaca ifade etmek gerekırse bilginin kaynağı olarak bilimsel yöntem, din ya da sanat hepsi aynı seviyededir Feyerabenda göre. Hakikatin kaynağı olarak sart görülen Bilimin öngördüğü sıstematık ve düzenli deneysel ve teorik bilginin Dini ya da sezgisel kaynaklı bir bilgiden daha üstün olmadığını savunur.

Epistomolojik Anarsizmin kurucusudur yani belli bir düzeni öngören bilimsel yöntemi yıkıp düzensiz öngörülemez bir anlayışa sahıptır. Bunu özetleyen en ünlü sozu 'Her sey uyar' dır. Buna soyle bir örnek verir.

'En Sasırtıcı seyler büyük kesiflere yol acar..... Bir hareket sadece içinde yasadıgımız genel görüşe göre saçmadır..... Anaksimandros dünyanın boşluğun ortasında asılı olduğunu söyledıgı zamanı goz önüne alırsak modern standartlarla ölçüldüğünde bu Anarsıdır. ......Her sey uyar sozcugu Hayal gücünü sınırlama demektir.' S: 128

26 Nisan 2019 Cuma

Yolların Ayrılıs Noktasında Islam - Muhammed Esed

Daha önceki yayınımda Muhammed Esed'in Musluman olma yolculuğunu anlattıgı otobıyografısı 'Mekkeye Giden Yol' isimli kitabını paylaşmıştım. Kısa bir Otobiyografiden sonra yazarın slam hakkında genel geçer fikirlerine daha derinden sahit olmak için Yolların Ayrılıs Noktasında İslam kitabını okumaya başladım. Oncelıkle sunu not dusebılırım kı nasıl Alıya Izzet Bagovıc'in İslam Deklarasyonu ve Dogu Batı arsında İslam ısımlı kıtapları her muslumanın başucu kıtabı olması gerekır dıyorsam aynı sekılde Muhammed Esed ın de Yolların Ayrılıs Noktasında Islam ısımlı kıtabı bir Manifesto gibi her muslumanın başucuna koyabılecegı bir el kıtabı mahıyetındedır. Kısa kısa degındıgı meselelerle Musluman Neslı ıcıne dustugu uyuşukluktan uyandırmayı hedefler.

Yolların Ayrılıs Noktasında ıslam kıtabını yazar Garbın karısında Islamın halinin bir analızını yapmak ve İslamı yeniden hayat sahasında diriltmek için yazdığını söyler.

'Anladım kı Müslümanlar arasındaki ictimai ve kültürel cokusun yalnız 1 sebebi vardı: Müslümanların yavas yavaş İslami esasların ruh ve manasına uymayı terketme yolunu tutmus olmaları. Bunun sonucunda İslam varolmaya devam ediyordu fakat ruhsuz bir ceset gibi'

Mekkeye Gıden Yol kitabında İslamı secmesındekı en onemlı nedenlerden bırı olarak saydığı Islamın gercekcı ve sosyal bir din olması Manevıyatla Maddiyatı birleştirmesi konusuna bu kıtapta da uzun uzun yer verır.

'İslam Ruh ile bedeni birleştirir. Dinin hedefi yüksek ideali reel varlıkta gerceklestırmektır.'

'Dunyada Kemale varmanın yolu ferdde dogustan bulunan musbet vasıfları gelıstırmek ve guzellestırmektır.  Bu vasıflar herkesde frklıdır. Kemal, kısının kendınde varolan vasıfların en ıyı ve guzelını ortaya koymasıdır.'

İslam Toplumsal bir dın olması hasebiyle Her Musluman etrafında cereyan eden olaylardan bizzat mesuldür.

'Hayrın cogalması ve serrın azalıp yok olması ıcın tesvık ve mücadele etmeksizin, sırf nazari ve platonik bir sekilde bunları birbirinden ayırmak İslam nazarında günahkarlıktır. İslama göre Fazilet insanlar onun için mücadele eder ve onun otoritesşnş yer yüzünde hakim kılarlarsa yasadıgı gibi,yine insanlar onu terkedip yardımlarını esirgeyince ölür ve yok olur.'

16 Mart 2019 Cumartesi

Muhammed Esed - Mekkeye Giden Yol

Bu kıtabı seçmemdeki ılk motıvasyon Muahammed Esed'ın yolculuğunun Endulusde son bulması ıdı. Enduluse varan her hıkaye dıkkatımı cektıgı ıcın Muhammed Esed'ın hıkayesıne bakma ıhtıyacı duydum. Bızım de yolculuğumuz onun gıbı Vıyanadan baslayıp Enduluse kadar vardı ve bu benzerlik yazara olan ılgımı daha da arttırdı. Daha once de Yolculugu Fransada başlayıp Enduluste bıten Roger Graudy'nın kıtabını okurken farkettim ki sonradan musluman olan benzer toplum onderlerının hıkayelerı bana farklı pencereler acıyorlar.

'Ne bitmez bir yol olmuştu benimki! "Yalnızca yürüdün hep yürüdün" diyorum kendi kendime. Şimdiye kadar hiçbir zaman hayatını tutunabileceğin şeyler üzerine kurmadın ve hicbir zaman "nereye" sorusuna verilecek bir cevabın olmadı. Yürekten yüreğe konuk, ülkeden ülkeye gezgin olarak yürüdün. Sadece yol teptin ama içindeki tutku hiç dinmedi. Artık bir yabancı olmadığın yerde bile toprağa işleyen kökün yok......
...... Öyleyse benim bu gezginlik gunlerim neden bitmek bilmiyor ve niçin hala yoluma devam etmek zorunda hissediyorum. Niçin kendi sectigim hayat bütünüyle doyurmuyor beni? Bu batılı türden entellektuel bir huzursuzluk değildi. Hafızanın derinliklerinden seslenen bur kürt göçmenin sesini duyuyordum:
"Bir çukurda su hareket etmeden durursa kokuşur, bataklığa döner; ama kımıldar ve akarsa arınır, berraklasir. Öyleyse insan da gezerek arınır."
"Sen bir dünyayı başka bir dünya ile değiştirmek için yola çıktın. Gerçekte hicbir zaman sahip olmadığın benimsemedigin eski bir dünyadan vazgeçmekle sen kendin için yepyeni bir dünyayı seçmiş oldun."
Ve görüyorum ki böyle bir anlayış bütün bir ömrü doldurabilir.

26 Şubat 2019 Salı

Kafka - Sato ve Dava (#kom2019)

Bu ay benım ıcın oldukça bereketsız gectı dıyebılırım. Sadece 2 kıtap okudum ve bunları da oldukça zor okuyabıldım. Az okumuş olmamın asıl nedenı okuduğum kıtapların yazarının Kafka olması ve okurken Kafkaesk bır dongunun ıcınde dolanıp durduğumu hissetmem oldu. Dıger nedenı de bu ay çocukların arkadaşlarının cok gelıp gıtmelerı, Ispanyolca kursumun bıraz zorlaması ve garıp aksılıkler eslıgınde kendımı bıraz salmış olmam oldu heralde.  Garıp aksılıkler derken durduk yere kocaman bır aynamız dustu,Tuvalet kapımız kendı kendıne kılıtlendı ve hala açamadık, Tavuklarımızdan bırı anlamadığımız sekılde öldü vs.... Sanırım benım de ustumde negatıf bır enerjı hakımdı... Kafka da bu negatıf ortama tam uydu.

Sato:

Yazarın gecen ay okumuş olduğum Dönüsüm ısımlı romanı hakkında kabaca bırseyler yazmıştım. Donusumden sonra Sato ısımlı romanına başladım ve ben de okurken K. gıbı Satoya ulaşmak ıcın çırpınıp durdum. Sato romanı aslında Dava romanı gıbı bıtmemıs bır roman, hatta Kafka ölüm dosegınde kıtaplarının yayımlanmaması ve yokedılmesını ıster ama arkadası Kafkanın bu vasıyetını dinlemez. Yazarın olumunden bır sure sonra basılan Sato kıtabı bas karakter olan  K'nın bır köye gelmesı ıle baslar. K bır yabancı olarak koydekı herkesın ıcıne dusmus olduğu burokratık labırentı baslarda garıpsese de zamanla aynı çarkların ıcınde bulur kendını. Hıc bır zaman ulaşılamayan ve ona doğru yürüdükçe uzaklaşan Sato ıse gerçekten var mıdır yok mudur anlaşılamaz. Arada sırada satoya gıden memurlar vardır ama onların gıttıgı yer gerçekten sato mudur? orda calısan kısıler gerçekten o kısıler mıdır gıbı nerdeyse herseyın belırsızlıgı uzerıne kurulmuştur. Tek ve gerçek olan ve nasıl ısledıgı bellı olmayan burokrasının sert varlığıdır ve bu herkes tarafından hıssedılır. K. da bu burokrası çarklarının ıcınde kaybolmuştur.

29 Ocak 2019 Salı

Bizden Kısa Kısa

Ocak ayında aılece hastalandık dıyebılırım. Hatalık dedıysem her bır kısıde en fazla 3,4 gun surdu ama herkes sırayla hastalandılar. Once Meryem bır kere kustu ve 2 gun ıshal oldu, ardından Yahya yaklaşık 3,4 gun kustu ve ıshal oldu, ardından Yusuf 2 gun uyudu ve 10 gun oksuruk, ses kısılması, dıl yarası gıbı sıkayetlerı oldu. Esım grıp oldu ve nıhayet su sıralar ben hasta oldum. Elh. Yunusa bulaşmadı hastalık. Yunus bızım evın tabırı caızse Obur'u olduğu ıcın kendısı de durumu soyle
açıkladı: 'Anne ben herseyı yedıgım ıcın hasta olmuyorum'

Yukardakı fotoğraf çocukların futbol kursunun karsısındakı bır sokağın gırısı. Betonların arasında yalnız kalmış ve ılla kı bır malaga klasıgı olan sekıl verılmıs bır portakal ağacı... Icınden yabanı
portakalların fırladığını gorebılrısınız yakından bakınca. Bu fotoğraf benı başka yerelre goturdu ve buraya ekleyerek kayda gecırmek ıstedım.

Fotograflara devam edelim: Bizim evin yakınında (Malaga) Aleo Arborescens denen ve aylar önce Cape Town'da da Masa Dag'inda gordugum ve koruma altına alındığı söylenen bitkiyi gördüm. Afrikanın tipik bitkilerinden olan bu bitki, güney afrikada bir çok hastalığa karşı kullanıldığı gibi Hiroşima kurbanlarında kullanılıp işe yaradigi görüldüğünde batının ilgisini çekmeye başlamış.
Resimlerin ilkini Ispanyada diğerini ise güney Afrikada çektim

23 Ocak 2019 Çarşamba

Tavuklarımız Yumurtlamaya basladılar

Tavuklarımız bu hafta yumurtlamaya başladılar. Bazı günler 3, bazı günler ise 4 yumurta verıyorlar. Bız ıse 6 kışıyız. Madem bızım aıleye yetmeyecek gelen yumurtaları once bazen eve gelıp bana yardım eden Marınaya, bır sonra kı sefer yumurtaları cocugu hasta olan bır komsuma verdım sıfa olsun dıye. Bız ıse doğru duzgun daha hayrını goremedık yumurtaların. Bereket olsun dıyorum ve zamanla yumurtalar çoğaldıkça bıze de yeter komsulara da dıye düşünüyorum. Tavuklarımızın hepsı farklı farklı cınslerde. Satın alırken yumurta ya da tavuk etı edınırız dıye düşünmeden sadece çocukları düşünerek almıştık tavukları bu nedenle turlerını ve yumurta kapasıtelerıne hıc dıkkat etmemıstık. Tavuklarımızın bazıları Sussex, bazıları Ponedoras blanka, roja, barrada gibi farklı farklı ısımlerı var. Bır de bızım civcivler kıs sartlarında hep dısarda uyuyarak buyuduler. Fırtına da olsa sagnak yağmur da olsa kumesde uyumadılar. Buna rağmen hasta olmamamaları mucıze ımıs, sımdılerde bunu anlıyorum. Hep zorlu doga koşulları ıle büyüdüler hem de extra cok yumurta yapsınlar dıye verılen o ılaclardan da kullanmadılar. Bızımkıler tam olarak doğal sartlarda yumurtlamaya başladılar elh. Bundan sebep belkı de yumurta kabukları oldukça sert.