Klasik Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Klasik Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ekim 2023 Cumartesi

Siyah Öfke - Mustafa Demirci

Kitap: Siyah Öfke

Yazar: Mustafa Demirci

9 y.y. müslümanların altın çağı olarak görülür, fetihlerle elde edilen yeni toprakları ve insanları! kullanarak büyük bir zenginliğe sahip olmuşlardı. Maalesef popüler kültürde, okullarda ve benzeri kitaplarda hikayenin sadece nispeten pozitif görünen kısımları verilerek tek taraflı bir zihin dünyası inşaa etmişiz. Oysa başarılı olmuş bir köle isyanının 16 sene boyunca hüküm sürmesi gibi büyük bir vakadan çoğumuz habersiziz. Kitabın akademik dili, kaynakları vs. oldukça doyurucu. Ayrıca bir çok islam tarihçisinden gelen bilgilerin birbirine zıtlığı, hatta aynı kişilerin farklı bilgiler aktarması gibi sorunlara rağmen yazar bize ulaşan verilerden seçmece yapmayıp birbirleri ile karşılaştırarak daha doğru olanı ararken bunu okuyucu ile de paylaşması, yazara karşı daha da fazla güven duymamı sağladı.

7 Mart 2023 Salı

Malina - İngeborg Bachmann (BCP-Şubat)

Algıda secicilikden olsa gerek, Alman edebiyatı ve özellikle gencliğimin hatırı sayılır bır bolumunu gecırdıgım Viyana ile ilgili birseyler okumak her zaman ilgimi cekmiştir. Kitapta da Viyananın kozmopolit yapısı, mimarisi, travmaları sanki şehirin de ayrı bir karaktermiş gibi işleniyor oluşu bu kitapta benim en çok sevdiğim unsur oldu. İngeborg Bachmann'ın hayatına da kabaca baktıgımda yazabildigi tek kıtabı mutlaka okumalıyım demiştim zaten. 2 savas sonrası yıkıma sahıt olmus ve zamanının erkek egemen yazın dunyasında femınst hareketlerın umudu olmus olan Bachmann, gecen ay okudugum yazar Gogol gibi gencliğinde şiirler yazarak adını duyurmaya baslamıs. Sairlikten Nesire gecen her sanatcı gıbı düzyazıda da yeteneklerını gosterebılmıs. 

Felsefe, Psikoloji ve alman filolojisi okuyan yazar aslında bir anlamda klasik tabirle bizim alim dediğimiz cinsten kendini her alanda eğitmiş bir toplum önderi olabilecek bir kimliğe sahip olabilecek potansiyele sahipken yine Gogol gibi yasadıgı psikolojik rahatsızlıklar yüzünden hazin bir sekilde (bence) hayatına son vermis. 70 lerin çiçek cocuklar! ının popüler oldugu, herseyın serbest olusunu şiar edinilen bir zamanda (1) bir cok yazarla ilişkisi olmasına ragmen hayatının sonlarında Max Frisch ile olan acık! ilişkisinden dolayı cok acı ceken yazar son zamanlarında aşırı sakınlestırıcı, ilaç ve uyusturucu kullanmaya baslamıstı. Aldıgı yuksek dozda uyku ilaclarından sonra sigarasından cıkan yangında yara alıp hastaneye kaldırılmıs ama yanıklardan degıl doktorların uyusturucu krizi gecirdigini anlamaması sonucu orta yaşlarında olmasına rağmen yoksunluktan ölmüş ve bence Alman edebiyat ve düşün dünyası önemli bir kişiyi kaybetmiş.

11 Ocak 2023 Çarşamba

Gogol - Aksam Sohbetleri, Burun, Palto ve Bir Delinin Hatira Defteri

Nikolay Vasilyevic Gogol


Bu seneye Gogol okuyarak baslamamin nedeni benim buyuk cocuklara 'Burun' hikayesini okumamdir. Hikaye oyle hosuma gitti oyle bana gore bir dili vardi ki ardindan 'Palto', 'Bir delinin Hatira defteri', 'Neva Bulvari', 'Dikanka yakinlarinda bir ciftlikte Aksam Sohbetleri', 'Mufettis' kitaplarini okudum ve simdi Olu Canlar kitabini okuyorum. Bu yayini bahsedecegim kitap sayisi cok oldugu icin mecburen 2 ayri gruba bolecegim. Mufettis, Neva Bulvari ve Olu Canlar hakkindaki yayinim daha sonra gelecek.

1809- 1850 yillarinda Ukrayna bolgesinde Kirim kulturunun icinde dogup buyuyen Gogol, daha sonra Almanya ve Petersburga gidip tarih okuyup siir ve tiyatrolara merak salsa da yazdigi ilk siirleri acimasiz bir sekilde elestirilince edebiyata kusup hic sevmedigi halde memur olarak calisir. Daha sonra Puskinin de destegi ile yazmaya geri donen yazar, ilk kitabi 'Dikanka yakinlarinda bir ciftlikte aksam sohbetleri' hakkinda pozitif elestiriler alinca yazarliga devam eder. Kuskusuz Gogolun yazin hayatinda Puskinin destegi ve Gogolun ona duydugu sevginin etkisi cok buyuktur keza Puskin oldugunde de Gogolda bunun derin bir etki biraktigini  goruyoruz. Daha sonrasinda da Dotoyevski ve Turgenyev gibi yazarlar hepimiz Gogolun Paltosundan ciktik diyerek ona olan hurmetlerini gostermislerdir.  yasliliginda Dindar bir karaktere burunup Olu Canlar kitabinin 2 bolumunu yaktiktan 10 gun sonra da olmustur. Cok kabaca Gogolden bahsettikten sonra okudugum kitaplara kisaca degineyim...

30 Aralık 2022 Cuma

Göl İnsanları ve Rahmet Yolları Kesti - Kemal Tahir


Kemal Tahir: 


Aslında Toplumsal Gerçekçi kitapları okurken çok zorlanırım. Daha önce Orhan Kemalden de okuduğum o bir kaç kitabı çok zor bitirmiştim. Olayların tüm çıplaklığı ile aktarılması empati yaptığın karakterlerde katlanılması zor durumları okumak beni psikolojik olarak etkiliyor. O sebepten Korku Gerilim içerikli kitapları da okuyamam. Sanırım çocuklardan sonra böyle oldum. 

Biliyorsunuz Türk Edebiyatının Kemalleri ünlüdür; Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir vs.... Kemal Tahir denince ilk akla gelen diğer birçok kült kitabı yerine Göl İnsanları ve Rahmet Yolları Kesti kitaplarını seçmemin nedeni bir Hikaye okuma projesinde görmüş olmamdı. Kemal Tahir 1910-73 yılları arasında yaşamış, dönemin bir çok yazarı gibi o da (askeriyedeki kardeşine Sabahattin Ali kitabı hediye ettiği için) hapse girmiş, yine bir çok yazar gibi mahlas kullanarak İsmail Kemalettin Demir ismini Romanlarında Kemal Tahir olarak değiştirmiştir. 12 sene hapiste yatmasına rağmen kitaplarındaki Devletçi yaklaşım her zaman güçlü olmuştur. Onun için devletin yeri çok özeldir. Keza kitaplarında da Devlet gücünün zayıfladığı mesela savaş dönemlerinin toplumun her kesiminde nasıl ahlaki bir çöküşle sonuçlandığını okuyucu da görmektedir. 

1 Ağustos 2022 Pazartesi

Robert Heinlein / Ay Zalim bir Sevgilidir ve Yaban Diyarlardaki Yabancı

Kitap: Ay Zalim bir Sevgilidir

Yazar: Robert A. Heinlein


Uzun süre sonra bir bilimkurgu kitabi okuyayim derken tabiki bu alanda büyük bir usta olan ve çeşitli ödüllere layık görülmüş Heinlein'i seçtim.

Ilk önce 1960 larda henüz insanoğlunun aya gitmediği bir zamanda yazılmış olan Ay Zalim bir Sevgilidir kitabını okudum.

Çok kabaca özetlersem: Kitapta Ay'a gönderilen ağır suçluların, madencilik yoluyla buz çıkarıp aydan dünyaya mancınıklarla fırlatılarak (yerçekiminden yararlanıp) gönderilmesi suretiyle dünyanın su sıkıntısını çözen bir projenin sonucu olarak zamanla orda yeni insanların da doğmasıyla Ay'ın ortamına uygun evrimleşmiş ve farklı biyolojik özellikleri olduğu için dünya yerçekiminde yaşayamayan ve bu yüzden de dünyaya geri dönemeyen bir topluluk oluşuyor. Bu topluluğun çoğu üyesi orda doğduğu için artık hukuki olarak suçlu değil ve dünyaya hizmek etmek zorunda değildir aslinda.

Ay halkı orda tamamen kendilerine uygun bir hayat kurmuşlardır.

1 Mart 2022 Salı

Metod Üzerine Konusma - Descartes / Fizik ve Felsefe - Heisenberg

Kitap: Metod Üzerine Konusma

Yazar: Rene Descartes


Kartezyen Felsefenin babası Descartes, zamanında yasanan sıyasal ve teolojık tartısmalara karsı kendi icine dönerek bir Metod olusturup dusunme serüvenine devam etmesinin yazıya dökülmüs hali bu kitap. Aslında cogu zaman pek önemsemesek de herseyde oldugu gibi felsefede de söylenen seyden daha önemli olan kisinin kullandıgı Metoddur. Cok kabaca özetlersem : Descartes önce herseyi degilleyerek kendi icine dönmüs ve varlıgının tek kanıtı olan düsünme mefhumundan hareket etmis. Ruyalarmızda düsündügümüz madde (beden, evren) farklı olabildigine göre maddeden degil, düsünme üzerinden yola cıkabılırız ancak. Düsenebildigimiz seyler mutlaka bizden daha üstün degildir cunku onları biz olustururuz ama Tanrı dusuncesı bizi astıgına göre mutlaka bir Tanrı vardır. Eger Tanrı varsa bizi koydugu bu evren de gercek olmalı cunku Tanrı Dusunebilen Mahlukunu asla kandırmaz. Burdan hareketle Descartes madde ve Ruh ayrımı (ben-evren) olarak bildigimiz düalıst, Kartezyen felsefeyi Avrupaya sokuyor ve onun yaptıgı bu etkıden sonra artık batı felsefesı bu kartezyen ıkılıgı uzun sure asamıyor. 

Gelelim yazarın Metoduna. Yazar hayatı boyunca daha cok Avrupa ülkelerini gezip sıradan insanların arasında yol üstündeki konaklarda, bazan üniversitelerde, felsefe yapan arkadaslarının yanında, daha cok da yalnız kalarak vs. uzun seyahatleri sırasında dusunmeye fırsat buldugunu soyluyor. Kendisine düsünmesinin önüne gececek, yani zaman kaybettirecek her türlü seyden kactıgını ve sahip oldugu tüm vaktı bu ıse ayrımak ıstedıgını soyluyor. Bir yerden sonra kendisini cok ıyı anladgıını zannettıgı kısılerın bıle yaptıkları sohbetın hemen ardından kendısının asla kastetmedıgı seylerın kendı adına yayıldıgını farketmesı uzerıne kitap yazma meslegi olarak ifade ettigi yazarlıga bir nevi mecbur kaldıgını soyler ve kendısının yazmadıgı ve kendı adına anlatılan hıcbırseyı kabul etmememizi de soyler. Burda aklıma (zavallı!) Kuhn geldı. Bilimsel Paradigma kavramını ilk kullanann ve tanımlayan Kuhn, daha kendısı yasarken kendi ortaya attıgı kavramın yıne kendısı adına 50 degısık anlamda kendısıne atfedıldıgını gorunce ve tum ıtırazlarının bosa oldugunu farkedınce o kavramı bır daha hayatında hıc kullanmadı. Daha yasarken fılozofların, bilim adamlarının, din adamlarının, hatta ilahi metinlerin vs... soyledıklerı ve yazdıkları manupule edılebılıyorsa  gerisini siz düsünün!!!! (Bu noktada metod kavramı altında dusunursek karsılastıgımız herseyı anlamak ıcın 'Gramer'ın tasıdıgı önemi vurgulamk ısterım)

1 Şubat 2022 Salı

İki Kültürü aşmak - Richard Lee, İmmanuel Wallerstein / Sessiz Bahar - Rachel Carson

Kitap: İki Kültürü Asmak, Modern Dünya Sisteminde Fen Bilimleri ile Beseri Bilimler Ayrılıgı - 

Koordinasyon: Richard Lee, İmmanuel Wallerstein


Kitap, icinde Türk yazarların da bulundugu bir grup akademisyenin makalelerinden olusurken, amacını sosyal ve doga bilimlerini sureklı ayrısan yolculuklarında birbirlerine yaklastırmak olarak sunuyor. Tarih boyunca bilimsel bilgi ıle sosyal bilimler sürekli ayrısan bir yol izlemis ve gunumuzde de ayrılıklarının en zırve donemlerınden birini yasarlar. Erken modernlik döneminde bu yolculuk Royal Society'nin (Kraliyet Toplulugu) erken doga bilimi ve beseri bilim olarak ayrım yapmasıyla ilk defa karsılarıyoruz. Dogayı arastıranlar bilim ve felsefeyi birbirini tamamlayan disiplinler olarak görürken, zamanla feslefeyi spekülatif olarak görmeye baslamaları ve bunu takıp eden zamanlarda bilimsel bilginin daha cok Fransada, Tarih özelinde beseri bilgilerin de Almanyada alan bulması ile birbirine zıt ıkı ekol olarak yolculuguna devam etmısler. 19 yy ın unlu sairi Arnold bir mektubunda 'Oglunun kafası doga bilimleri ile dolacagına, Günesin Dünyanın etrafında döndügüne inansın daha iyi' yazması bu ayrısmanın ne kadar uc noktalara ulastıgının göstergesi olabilir.

'Bilim ethosunun merkezinde doganın büyüsünü bozmak vardı ve bu görüs insanın dogaya hükmedebildigi ve hükmetmesi gerektigi sonucunu haklı cıkarıyordu. Neticede 17. yy dan itibaren bilim yalnızca teolojiden kopmakla kalmamıs, insanın doga ile girdigi iliskide kendisine Tanrı gibi bakmasını da makul kılar olmustu.' S51

25 Aralık 2021 Cumartesi

Doga Tasarımı - R.G.Collingwood / Theaitetos - Platon

1934 de yazılan Doga tasarımı kitabı, düsünce tarıhı boyunca göze carpan onemlı evren tasarımlarını yazarın da kendı yorumu ıle zenginlestirerek okuyucuya aktardıgı güzel bir calısma. Kitap sunus bölümünde kısaca Yunan, Renaissance ve Modern doga görüsünü karsılastırırarak baslar. Talesin de icinde sayıldıgı Yunan öncesi İyonya doga bilimi ile Yunan görüsünü karsılastırırken bu ıkı kulturun zaman ve mekan olarak her ne kadar birbirlerine yakın olsalar da kullandıkları kavramlara verdıklerı anlamların farklılıgı ve bunun uzerınden farklı evren teorilerine sahip oldukları bilgisi genelde bu konulara kabaca bakan calısmaların atladıgı bence onemlı bir nüanstı.

Mesela Degisimin yunan görüsünde döngüsel olusunun modern donemde bunun tersine ilerlemeci hale dönüsü; Yunan görüsünde canlı bir bütün olan doga, rönesansta bir makine, modern dönemde de evrimsel olusu (makine kapalı bir dizgedir ve calısması ıcın tamamlanmıs olmalıdır, o nedenle modern donemde evrım kuramını kurtarmak ıcın makıne gibi calısan doga anlayısı modern donemde terkedılmıstır); ve rönesanstaki mekanik doga tasarımının terkedılmesıyle birlikte modern donemde Yunan Erekselligi tekrar sisteme girmesi gibi karsılastırmalı bir üst bakıs yakalamıs yazar.

Özellikle Yunan dusuncesındekı evren anlayısını anlatırken Platonun Timaios dıyaloglarının bu konuda kilit kaynak oldugunu farkettım ve Platonun Timaios kitabını ayrıca okudum. Okumalarım sırasında bir sonraki okuyacagım kıtabı belırleyen sey hep bir önce okudugum kitapta merakımı celbeden ya da daha ıyı calısmam gerektıgını dusundugum fragmentler belirler. Bu nedenle uzun soluklu bir okuma planı yapamam. Bu kıtap da beni tekrar Sokrates ve Platona götürdü. 

1 Aralık 2021 Çarşamba

Siyasal Kavramı - Carl Schmitt

Kitap: Siyasal Kavramı

Yazar. Carl Schmitt

Carl Schmitt aslında insan üzerinde negatıf ve belirsiz bir anlam tasıyan Siyaset ve dar bir anlam cercevesi olan devlet kelımelerının siyaset felsefesi tartısmalarında ınsanı hep bir donguye soktugu ve bu donguden cıkamadıgını farkeden ılk fılozoflardan biri olmus ve Siyaset kelimesini sıfati bir kelime ile degistirip Siyasal kavramını kullanarak siyaset felsefesinin tıkandıgı dar cerceveyi genısletmıstır. Negtif anlamda kullandıgımız siyaset kavramı Schmitte kadar daha cok Devlet ve cevresınden donup dolasmıstır. Schimitt belki de ilk defa siyaset denen seye devletten bagımsız cok daha genis bir anlam dairesi katarak ve bu anlam dairesini daha cok Dost-Düsman kavramları ile tanuımlayarak siyaset felsefesinde yeni bir yol acmıs. Yasadıgı zamnda nasyonal sosyalızme calıstıgı icin cagdasları ve sonrası tarafından genelde tenkit edilmis olsa da yazar gercekcı bırı oldugu ıcın degısen zamanin gerceklerine göre fikirlerini ve bu metni de restore etmistir. Carl Schmitt asırı sistematık ve dısıplınlı biri oldugu ıcın yazdıgı günlükleri, mektupları ve notları isvicrede bulunan ve kendine özgü özel bir kodlama ile yazılan eserleri hala daha schmitt uzmanları tarafından cozulmeye devam edıyor. 

Yazar 1963 senesinde kendisine ait ve farklı zamanlarda restore edılmıs olan Siyasal Kavramı ısımlı metnın 1932 tarıhlı baskısını 3 farklı degerlendırme yazısı da ekleyerek tekrar basmıs ve türkceye tercüme edilen de iste bu metın. 

Nasıl Aristoda ınsanların ihtiyaclarını üreten terzılık, ascılık, insaatcılık vb gibi olmazsa olmaz ilimler sadece Siyaset ile mahiyetleri belirlenmesi hasebiyle insanın ilgilenmese bile kendisine sekıl veren yegane ve ana ılım siyaset ise, Schmitt icin de Siyasal kavramını anlamak cok önemli

Schmitt Siyasal kavramını tanımlamaya calısırken aslında Hegelin devlet örgütünün bir kisilik olarak karsıtlık olusturmak ve bir düsman yaratmak zorunda oldugu fikrinden etkılenmıs. Schmitt bunun da ötesinde siyasal kavramına Kantcı anlamda saf bir katagorı anlamında dusunerek 'Siyasal Kavramı tayin eden ölcüt Dost ve Düsman arasındakı yogunluk derecesıdır' seklinde tanımlamıstır ve Siyasal kavramı Devlet kavramından önce gelir.

22 Kasım 2021 Pazartesi

Ethik'in Kısa Tarihi - Alasdair Maclntyr

Kitap: Ethik'in Kısa Tarihi - Homerik Cagdan Yirminci Yüzyıla

Yazar: Alasdair Maclntyr


Bir kavramın (Ethik) hikayesini tarihten günümüze olan yolculugunu Homerik cagdan alıp Sokrat, Platon, Aristo, Luther, Machiavelli, Hobbes, Spinoza, 18. yy. Britanya ve Fransız Argumanları, Kant, Hegel Marx, Kierkegaard, Nietzsche, Reformcular, Faydacılar, İdealistlerden Modern Felsefeye kadar takip eden yazar okuyucuya insanın eline bırakılan hicbirseyin sabit kalmayacagını ve anlamın A noktasından B noktasına kadar heryere ugrasa da asla soru isareti bırakmayacak kesinlige sahip olamayacagını göstermis aslında. Bu kitabı okuduktan sonra Heiddegerin Dil teorisinin, yani dillerin insan öncesi bir varlık alanı oldugu, benzer sekilde Kelimelerin de Kantın isaret ettigi üzere insandan askın anlam kumelerıne sahip olduklarını cok daha iyi farkettim. Anladım kı Kelimelerin anlamları askın olan varlıgın atadıgı sekılde degıl de kendımizin olusturdugu o sonu gelmez öznellık alanına göre belırlenırse ınsan tarih boyunca da gordugumuz uzere bır kaosa gırıp ordan asla cıkamayacak. 

İskoc yazar Maclntyr da Ethik kavramının tarih boyunca degısen yolculugunu anlattıgı bu kıtabında; tarihte kelimelerin anlamlarının sıradan halk hareketleri ile ya da zamanla degisemeyecegini ancak ve ancak filozofların olusturdukları on kabuller ile ınsaa ettıklerı sıstemler ıle kelımelerın anlamlarını degısıme ugratmanın mumkun oldugunu soyler. Kelımelere yuklenen anlamlarla oynamak aynı zamanda gerceklıgı ve hakıkatı degıstırmek olacagı ıcın Filozfun elındekı bu gucun farkında olan Hitlerin de iclerinde bulundugu Akıllı yöneticiler Felsefi hareketleri yasaklama, Filozofları sürme ya da öldürme yoluna gitmislerdir. Yazarın akıllı yöneticiler demesıne bakmayın hicbirzaman mesele hakıkatı anlama cabası olmamıs; mesele her zaman bu gucu sadece kendi elinde bulundurmaktı. 

20 Kasım 2021 Cumartesi

Düsünme, Konusma ve Söz Üzerine - Gazali

Kitap: Düsünme, Konusma ve Dil Üzerine (El Me'arifu'l Akliyye)

Yazar: Gazali


Daha önce paylastıgım  bazı kitaplardan farkedilecegi üzere Aristodan islam felsefine, ordan da Deskartes ve Heidegere kadar düsünürler arasında Düsünme ve Dil ile ilgili bir sorun bulunmaktadır. Nerdeyse tüm filozoflar önce Dil ve Düsünme üzerine bir temel insaa etmek zorunda kalmıslardır cunku bu ıkı seyi nasıl konumlandırıyorsak insaa edecegimiz hakikatler de ona göre sekil bulacaktır. Yunan felsefesini örnek alan islam felsefesi de (Arapca konusulan düsünce hareketi) Farabiyle birlikte tahmin edilecegi üzerine insanogluna hakikatlerin Allahın klavuzu aracılıgı ıle bildirildigi form olan Dil faktörü geri plana atılarak insanın tekelinde olan Düsünceyi merkez noktaya oturtma cabası oldukca farkedılır olmustur. Düsünce Dili belirleyen bir güce kavusunca da hakiketler düsünene göre degisen hıcbır sabıtesı olmayan bir hale bürünür. Acılan bu kapıdan giren islam filozofları belirleyici olan kendi Düsüncelerinden belirlenen olan Dile anlam bicmeye baslayınca Allahın ne gönderdigi degil ondan bırılerının ne anladıgı cok daha onem kazanmaya baslamıstır. Daha sonrakı yüzyıllar boyunca Farabıden etkılenen tüm islam fılozofları gıbı Gazalı de acılan bu kapıdan faydalanmayı bilmis anlasılan. Günümüzde fikir hareketleri taraf tutar gibi tutuldugu icin sözkonusu Gazalinin bu risalesinden sadece bazı pasajları oldugu gibi aktarmakla yetinip yorum yapmayacagım. 


'Düsünme, hangi dilden ve anlatımdan olursa olsun, nefisteki anlamı baskalarına iletebilmelidir. İnsana ulasan Allahın konusması veya sözü, düsünmeye sahip olan insan tarafından hem kavranmakta, hem de bir dile ve anlatıma kavusmaktadır. Her ne kadar anlam, ilahi alemden olsa da, bu anlamı kavrama ve onu ifade etme, insana aittir. İnsan onu, konustugu dile veya icinde bulundugu toplumun diline göre ifade eder.'  Allahın konusmasının Resul tarafından teblig edilmesiyle ilgili olarak Gazali, sunu kaydeder; 'Allah konusmak istedigi vakit konusmasının anlamlarını, peygamberlerine ve elcilerine vahyeder ve Ruhul Kuds vasıtasıyla vahiy ısıgını onların kalplerine bırakır kı, yasa koyucu olan (peygamber) kendi diliyle Allahın konusmasını ifade etsin ve kendi beyanıyla ondan söz etsin....,... Kurandaki harflerin peygamberin nefsinden dogduklarından kusku duymayız' S:19

31 Ekim 2021 Pazar

Hermenötik - Richard E. Palmer

Kitap: Hermenötik

Yazar: Richard E. Palmer


Okul yıllarımda daha cok sanat eserını anlamaya odaklanarak okudugum bu kıtabı, bu yıl kuran calısmalarım dahılınde tekrar gozden gecırırken aradan gecen yaklasık 20 sene ıcınde gerceklesen degısımım ve seylere bakısım dahılınde tekrar okumam gerektıgını farkettım. Bu defa bir siir, roman ya da sanat esrını degıl, Allahın bize gönderdigi Klavuzu anlamaya calısırken kısıde gerceklesen asamalar uzerıne dusunerek okudum. Farkettım kı genel olarak iman ettigini ıddıa eden bizler bile Kurana herhangi bir yazarın ıcınde buldugu kısıtlı dılı kullanarak yine ıcınde bulundugu tarıhsel zemıne sıkısmıs bir hal ile yazdıgı bir kıtapmıs gıbı yaklasıyoruz. Normal bir kıtabı anlarken bilmemiz gereken yazarın etkılendıgı tarıhsel zemın faktörünü mesela biz ve ilahıyatcılarımız dahıl 'Allahı' kastederek kullanıyoruz. 


Bu kitap ise yorum bilim tarıhınde oldugu gıbı bir metni anlama cabaları batıda incil ile basladıgı ıcın önce kutsal kitap üzerinden daha sonra ise kutsal kıtabın sistemden cıkarılmasıyla bırlıkte herhangi bir metni anlama uzerıne gelıstirilmıs ana teorileri sıralıyor. Kutsal Kitap tefsirine karsı gelıstırılen askın olan anlam bilim teorılerınden zamanla dilsel bir metodolojı ve lınguıstık anlam bilim olarak Hermenötik baslıkları ele alınıyor. Ayrıca dil teorilerinde Alman dililinde konusan cografyanın baskınlıgından dolayı yazarın bu teorılerde kullanılan bazı kavramları almanca orjınalı ıle bırakması okuyucunun metnı anlamasını kolaylastırmıs. 


Bultmann, Ebeling, Fuchs, Betti, Hirsch, Schleiermacher, Ast, Wolf, Dilthey, Heidegger, Gadamer vs. gibi dil teorisyenlerinin yaklasımları kitapta oldukca sade ve karsılastırmalı bir sekılde acıklanmıs. Gramer, kelime, anlam, ortam ve kisi baglamında SÖZ'ün anlasılması. Ben daha cok kuran merkezlı calıstıgım ve 'Diller Allahın ayetleridir' ayetınden hareketle, özellikle Kantın Askın transandantal katagorılerı ve kavramlarını da dusununce Heideggerin dil teorısının Kuranın ayetlerıne benzerlıgı beni cok etkıledı. postada varlık ve zaman kıtabı beklıyor kı geldıgınde o kıtabı tekrar bır de bu gozle okumaya karar verdım. Cok fazla uzatmadan kıtaptan benım Nırengı noktam olan Kurana benzerlıgı olcusunde haklı ve etkıleyıcı buldugum kısımların sonuc bolumunden bır kac cumle aktarmak ıstıyorum. 

30 Eylül 2021 Perşembe

El Medinetül Fazıla - Farabi

El Medinetül Fazıla

Farabi

Farabide her bir adım bir öncekine bağlı olduğu için anlasilması adına tüm kitabı ve aslında Teoriyi elimden geldigince özetlemeye çalışacağim.
1. Nedenden (Tanrı) 2. nedenler olan semavi akıl taşar, bunlar gökleri oluşturur. Göklerde değişim yoktur ama dairevi hareket vardır. Üstte olan altta olandan daha yetkin ve alttaki üsttekine bakarak yetkinleşir. Göklerde herkes kendisini yetkinleştirmek için birinci nedeni gaye edinerek hareket eder. Gökyüzü yaklaşık 11 felekten oluşur ve en alttaki ay feleğinin karşılığı faal akıldır ve bu dünyadaki işleri çekip çevirir, cevirilerde cibril de denir. Gök hareketleri dünyada çeşitli yaşamsal faaliyetleri harekete geçirir. Gök küreleri dönmekle ay altı alemdeki suret ve heyulayı (maddenin potansiyeli) biraraya getirerek çeşitli formlar oluşturur. Güneşin yeryüzü için anlamı bir "ilke" olmasıdır ve güneş gibi başka ilkeler de vardır. Aslinda bu ilkeler cisim olmamasına rağmen cisimde bulunabilen ilkelerdir. Potansiyal olan madde (heyula) devamlı yeryüzünde seyahat eder. Gökcisimleri birbirinden ayrılmaz iken Heyula ise yeryüzünün maddesini oluşturur ve farklı farklı suretleri vardır. Suretler burda tanımlardır. Bu suretler maddeyi değişe değişe kullanabilir. Yeryüzünde Heyula suretsiz bulunmaz dolayısıyla Suret Heyulayı bir tanıma sokarken, Heyula da Suretin dışta kıvam bulmasını sağlar. Heyula ve Suret yeryüzündeki cisimsel dünyanın ilkeleridir (hava, toprak, su, ateş) bu 4 ilkenin karışımı bir mizaç oluşturur. Bu mizacın Nefs taşımayanları ise Madenleri oluşturur.

3 Ağustos 2021 Salı

Bilim Tarihi, Tarih Hırsızlıgı ve Avrupa İslama neler borclu?

Kitap: Tarih Hırsızlığı

Yazar: Jack Goody


Bu kitapta yazar, Avrupanın kendi zaman (büyük ölçüde Hıristiyan) ve uzamları hakkındaki tarihselleştirmelerini Avrasya dünyasının geri kalanına dayatarak Doğu'nun tarihini nasıl çaldığını ele almış.
Kitap Alfabeden, Antik çagdan, feodalizm, kapitalizm, rönesans, kent ve üniversiteler, Hümanizma, Demokrasi, Aşk vs... gibi bir çok uygulama, değer ve kavramı kendisine atfederken, Avrupanın 19. Yy sömürge gücünü de kullanarak kendi kültürlerini benzersiz kabul ederek, dünyanın geri kalanını da görmezlikten gelmesini gösterir okura.
Referans noktası olarak çağdaş Avrupayla veya Avrupa bilimiyle başlarsanız, başka herşey sapma ve eksik gibi görünür. Bu, geriye ya da başka yere bakan çağdaş Avrupalı tarihçinin genel sorunudur. Son dönem Avrupa bilimi ölçü haline geldiği, diğer herşeye eksik, açıklanması gereken bir başarısızlık olarak görüldüğü için, farklılığa bir şekilde olumsuz bir anlam yüklenmektedir.
Uygarlık, iktidar ve servet araçlarının nasıl elde edileceğini anlayan bir azınlık tarafından, direnen bir çoğunluğa dayatilan bir şeydir. Freuda göre mesela kitleler "tembel ve akılsızdır" ve en azından eğitim sayesinde uygarlıktan nefret etmeyi bırakıp içgüdünün feda edilmesi dahil diğer faydaları kabul edinceye, kuralları içselleştirinceye kadar zor yoluyla denetlenmeleri gerekir. Einstein da "Uygarlıktaki gelişmemize karşılık olarak odediğimiz bedel, suçluluk duygusunun ağırlaşması yoluyla mutluluğun kaybıdır" der.
Hal böyle olunca özellikle Yahudi kökenli sosyolog ve tarihçilerin öve öve bitiremedikleri o asil, ayakkabiları üzerinde kibarca yürüyen Avrupa uygarlığından olan naziler, hiç tereddüt etmeden kendi gibi olmayanları katledebildiler!
Oysa Jack Goody en başından beri yukarda bahsedilen uygulama, deger ve kavramların dunyanın diğer bölgelerinde de kendi toplumsal yapılarina ve yaşadıkları zamana uygun olarak zaten mevcut olduğunu gösterir. Hiçbirşeyi Avrupa kendisi icat etmediği gibi, ustelik iddia ettiklerinin tersine sahip olduklari maddi manevi bir çok şeyi Avrupa dışından devşirdiklerini (çaldıklarını) görürüz. Oysa dünya tarihi bize tarih, bilim ve kültürün bir insanlık birikimi oldugunu hiçbir kultür ya da ırka özgü olmadığını ve hatta tarihe bakarsak bu birikime sahip uygarlıkların sürekli el değiştirdiğinden hareketle Avrupanın da bu bayrağı başka bir topluluğa devredeceği gerçeğini de şimdiden görebiliyoruz.

15 Haziran 2021 Salı

Kıraat ve Kuran Tarihi: Mehmet Dag ve Mehmet Unal

Kitap: Kur'ân'ın Anlaşılmasında Kıraat Farklılıklarının Rolü

Yazar: Mehmet Ünal

Kuran tarihi okumalarımda sıra Kıraat konusuna gelmişti.
Bu kitap aslında Türkiyede bu konuda yapılmış en kapsamlı çalışma olması dolayısıyla bir nevi kaynak eser niteliği taşıyor. Yazarın da dikkat çektiği gibi özellikle türkiyede belli bir dönem sonra kıraat çalışmalarının sadece fonetik kısmı üzerinde durulduğu, kıraatin anlama olan etkisi gibi mayınlı bir tarlaya kimse dalmak istemediği için kıraat dendiği zaman kuranı tecvitli, güzel okuma gibi unsurlardan ibaret zannediyoruz. Oysa kıraat aslında özellikle kuranı anlamak isteyen, tefsir çalışması yapan herkesin çok iyi bilmesi gereken ve okunan metnin anlamını doğrudan etkileyen bir unsur. Bilindiği üzere peygamber zamanında kuran yazılmış ve hatta o dönem harekelendirme sistemi kullanıldığı halde kuran bilinçli olarak harekelendirme kullanılmadan yazılarak çoğaltılmıştır. Aynı döneme ait harekeli yazılmış mektuplar günümüzde viyanada muhafaza edilmesi bize bu durumu açıklıyor.
Peygamberimizin de kesretten kinaye olarak "kuran 7 harf üzere inmiştir" diyerek kuranın kişisel harekelendirmelerle farklı okunması noktasında "azabı rahmet, rahmeti de azap olarak okumadığınız sürece istediğiniz gibi okuyabilirsiniz" dediği farklı kaynaklardan mutavatir bilgi ile bize kadar gelmiştir.
Osman zamanında 7 farklı pilot bölgeye gönderilen kuran nüshaları da farklı okuyuşların önüne gećmemek için peygamberimizin yaptığı gibi harekesiz yazılarak gönderilmiş. Bir sonraki nesilde bir ilim ortami doğmuş ve alimler ortaya çıkan anlam farklililarından dolayı birbirleri ile münazaralarda bulunmuşken ondan sonraki nesil oluşan çok fazla kuran okuyuşu karşısında mesajın aslının kaybolacağı korkusu ile peygamberden beri gelmiş doğru olarak kabul edilen kıraat farklılıklarını önce 7 de, daha sonra da 10 da sabitlemişler (buna rağmen resmi olmasa da şaz kıraatler okunmaya devam etmiş) Bir sonraki nesil de (Fahreddin razi gibi) bir kıraati kabul edip diğer kıraati reddetmek kişiyi küfre götürür bu nedenle bir ayette farklı kıraatlere göre farklı anlamlar varsa o ayet resmi kıraatlerdeki anlam sayısı kadar yeniden inmiştir şeklinde fikir bildirince artık hem yeni bir okuyuş tarzı yasaklanmış oldu hem de o döneme kadar ortaya çıkmış ve resmi olarak kabul edilmiş olan 10 kıraati eleştirmek de yasaklanmış.

15 Nisan 2021 Perşembe

Kuranın Mekke dönemınde yazılısı, Mekke dönemi siyasi düsünce Metodolojisi ve İbadi Klasigi 'Es Sire'

Kitap: Mekke döneminde siyasi düşünce metodolojisi

Yazar: Abdülkadir Hamid

Çağdaş incelemelerden biri olan bu kitap islamin inanılanın aksine daha mekke döneminde tüm dini çerçeveyi çizdiğini ayakları yere basan kanıtlar ve tarihi çerçeve ile okuyucuya sunuyor. Islam tarihi ve siyer kitaplarında boş bırakılan ya da kaynağı bilinmeyen genellikle akıl dışı rivayetlerle boşlukların doldurulduğu bir çok sahneyi dönemin uzak ve yakın coğrafyalarda vuku bulan olaylar ve söz konusu karakterlerin aralarında önceden geçmiş anlaşma ya da husumetlerı referans vererek peygamberin neyi neden yaptığını mekki sureleri merkez alarak anlamaya çalışmış. Aynı yöntemi yine musa ve isa peygamberlerin hayatlarına da uygulayarak Allahın vahyetmeye çalıştığı dini, bize söylenmek istenen ana mesajı görmeye çalışmış.
Yazar konuya mekke döneminden başlasa da tarih boyunca yaşanan olayların etkisiyle büyük düşünce akımlarını da anlamaya çalışarak günümüze ışık tutmuş. Mesela kendi adıma anladığım günümüz sıkıntılarnın İsa peygamberin karşılaştığı sıkıntılar ile neredeyse bire bir aynı olduğunu görerek çözüm arayışında isa peygamberi anlamaya çalışmanın bize çok büyük faydası olacağını farkettim. Inş. Tefsir, siyer ve Kuran tarihi okumalarimdan sonra kuranın da sık sık referans verdiği diğer kitabı mukaddesleri de okumam gerektiğini farkettim.
Ez cümle kitabın iddiası: Dinlerin vahyedilmesinde zaman sırasına göre bir evrim olmadığı gibi muhammed peygamberin de mekke ve medine dönemleri arasında bir evrimleşme söz konusu değildir. Allahın vahyi her dönrmde hep aynı mesajı verdi. Peygamberler için öncelikli olan şey kişilerin tek tek kişiler değil, zulmün en büyüğü olan gerçekleri gizleme (küfür) suretiyle kalabalıkları kandırma eyleminin ana sorumlusu olan güç sahipleridir. Peygamberler öncelikle aracıları lağvederek Allahın tekliği, ve insanlar arasında adaletle hükmetmek gibi amaçları gerçekleştirir. Bu şartları gerçekleştirmeden dinin amaçladığı düzene ulaşılmaz. Bu nedenle bu önemli şartları kabul edenlerle birlikte çalışmak, kabul etmeyenlere karşı da savaşmak gerekir. Yani tabiri caizse peygamber asıl olarak güç sahiplerinin çıkarlarına çomak sokarlar. Sömürünün devam ettiği yerde adaleti koruyamayız. Bu perspektiften bakıldığında sömüren büyük güçleri rahatsız etmeyen dini bir iddia islami olamaz.

15 Mart 2021 Pazartesi

Fareler ve İnsanlar, Gögü Delen Adam ve Yavasla

Kitap: Göğü Delen Adam

Yazar: Erich Scheurmann


1920 de basılan ve Avrupaya egzotik bir bakışla bakan ilk gezi! kitabı olması dolayısıyla alman edebiyatında oldukça ses getirmis bir kitap. Gezi dediysem aslında klasik anlamda gezip görülen yerlerden ziyade yazarın Avusturalya ile Amerika arasında olan Samoa adasında bulunduğu zamanlar tanıştığı ve avrupayı gezip görmüş olan bir yerli ile yaptığı sohbetler üzerine yazılmış bir kitap. Kitabın üslubu Tuiavii'nin kendi halkına beyazlara özenmemeleri gerektiği noktasında yaptığı çok sade ama aynı zamanda felsefi Hitaplardan oluşur.
Tuiavii çeşitli misyoner faaliyetleri dahilinde avrupayı gezmiş ve Batı medeniyetine karşı çok isabetli düşünceleri olan biri. Zaman, düşünme, para, meslekler, bilim, şehirleşme, eğlence sektörü vs.. gibi bir çok alanda Avrupalı hayatın bir yerlinin hayatına göre eleştirisini okuyacaksınız.
Içinden dersler çıkarılabilecek ve farklı bakış açılarını gözlerimizin önüne en yalın haliyle sunan bu kitabı herkese tavsiye ederim.
"Papalagi denince beyazlar ya da yabancılar anlaşılır. Ama kelimesi kelimesine çevirince "Göğü delen" anlamına gelir. Samoa'ya ilk misyoner nir yelkenliyle gelmişti. Yerliler bu beyaz yelkenliyi ufukta bir delik olarak gördüler, beyaz adamın içinden çıkıp kendilerine geldiği bir delik. O göğü delip geçmişti."

15 Şubat 2021 Pazartesi

H.G. Wells, Olmayan Ülke ve Son Ada

Kitap: Zaman Makinesi

Yazar Adı: H.G. Wells

H.G. Wells'in 19. Yy ın sonlarında doktorlar tarafından öleceği söylendikten sonra kendi ölümünün ötesine geçmek için yazdığını düşündüren kitabı Zaman Makinesi insanoğlunun ve dünyanın evrimsel süreç sonunda milyonlarca yıl sonra nasıl olabileceği sorusu üzerinden bir pencere açar okuyucuya.
Sosyolojik, felsefi ve bilimsel yorumların serpiştirildiği hikayede çizilen, yeraltinda yaşayan insanımsı yaratıklar özellikle çocuk okuyucular üzerinde korku oluşturabilir. Yetiskinler için ise yazıldığı zaman için cüretkar olsa da hala günümüze hitap eden ve bir o kadar da akıcı bir kitap.
Önce binlerce, daha sonrasında da milyonlarca yıl geleceğe giderken her ne kadar kurgusal olsa da sosyolojik ve bilimsel argümanlarla desteklenerek oluşturulan yaratıklarla mücadele ettiğiniz bir gelecek projeksiyonunda buluyorsunuz kendinizi.



Kitap: Dünyalar Savası

Yazar Adı: H.G. Wells

15 Ocak 2021 Cuma

Derveze: Tefsir, Siyer ve Usul

Et-tefsir'ül-hadîs

Nuzul sırasına göre Kuran Tefsiri 7 cilt
İzzet Derveze


Dervezenin 7 ciltlik tefsirini bitirdim elh. Yazarın siyer ve Usul kitaplarını da daha önce okuyup paylaştığım için bu yazı yazarla ilgili son yazım olacak.
Bilindiği gibi Derveze Filistinli ve ingilizler tarafından önce hapsediliyor daha sonra da sürgüne gönderiliyor. Türkiyedeki sürgün hayatında dini meselelerde farklı bakış açıları kazanıyor ve Bursadaki kütüphanelerden de faydalanarak yazdığı tefsiri modern tefsir örnekleri arasından en bilinenlerinden biri oluyor. 20 yy'ın milliyetçi eğilimlerinden etkilenen yazarın arap milliyetçiliği yapması dışında çok da siyasi çalkalanmalardan etkilendiğini görmedim. Özellikle ilk defa tefsir okuyacak kişilere Dervezenin yaptığı gibi nuzul sırasına göre düzenlenmiş bir tefsir okumalarını, ayetleri siyer bilgileri ile eş zamanlı olarak anlayabilmek adına tavsiye ederim.
Yazarin metodu gayet net:

1)Kuran peygamber tarafından son haline zaten getirtilmişti,
2)Kuran o dönemde yaşananlar göz önüne alınarak doğru anlaşılır,
3)Bir ayete anlam vermeye çalışırken kuranın bütünü göz önünde bulundurularak anlam verilmeli,
4)Sebebi nuzul ve kütübi sitte de bulunan rivayetler islamın 2. Kaynağıdır ama kurana net bir şekilde ters ya da peygamberin üstün ahlakına uymayanlar uydurmadır.
5)Tarihte bir çok müfessir ayetleri bütünsel anlamdan koparıp asıl amaçlanan mesajı farketmeden değiştirmiştir.

1 Aralık 2020 Salı

Yerdeniz - Ursula K. Le Guin (6 kitap tek cilt)

Ursula K. Le Guin'in 6 kitap halinde yazdıgı serinin Metis yayınları tarafından tek cilt olark basıldıgı bu kıtabı okumam haliyle uzun sürdü. Ilk kitapları daha bir heyecanla okumus olsam da sonlara dogru kitabı bitirmekte zorlandıgımı itiraf etmeliyim. Her bir kitap hakkında tek tek yorumlarımı buraya eklıyorum. 


Kitap: Yerdeniz Büyücüsü
Yazar: Ursula K. Le Guin

Yerdeniz Büyücüsü yaklaşık 2 sene önce vefat etmiş olan Amerikalı Yazar Ursula K. Le Guin' in 60'larda yazmaya başladığı 6 kitaplık Yerdeniz isimli kurgusal evrende gecen Fantastik romanların ilkidir. Karakter ve Olayların Harry Poter'a çok benzemesinden ötürü Harry Poter'un Yerdeniz hikayelerinden çalıntı olarak yazıldığı iddiaları vardir. 

Konuya gelecek olursak kitabın okuması rahat, akıcı bir dili var. Bir yerlinin yaşantısını andıran bir ortamda keçi çobanı olan Ged'in köyünde karşılaştığı ve öğrendiği en basit büyü girişimlerinden sonra bunu kendi canı pahasına köye saldıran sarışın, mavi gözlü barbarlardan halkını korumak için kullanmıştır. Çocuğun cesaretinin dilden dile yayılması ile usta bir büyücü Ged'in köyüne gelir ve onu eğitmek üzere kendi evine götürür. Usta ile Ged arasında Hızır ve Musa arasında olanların benzeri bir Bilgelik karşısında çocuğun sabırsız oluşu göze çarpar.

'Çocuk;"Ama daha hiçbir şey öğrenmedim!" dedi. "Çünkü benim ne öğrettiğimi henüz keşfedemedin," diye cevap verdi büyücü' S:23

Ustasına sabredemeyen Ged ustasının da tavsiyesi ile Büyücülük Okuluna başlar. Okulda yeteneği ile birlikte günden güne büyüyen Egosu onun büyük bir hata yapmasına ve karanlık bir gücü serbest bırakmasına neden olur.

"Bir mum yakan, bir gölge yaratır" 

O karanlık artık Ged'in bir parçasıdır ve okuldan ayrılıp yola düşen Ged'i takip eder. Gel zaman git zaman Karanlık Güç Ged'in yerine geçmeye başlar. Bunu engelleyip yok olmamak icin Ged, denizin sonuna doğru yolculuğa çıkar ve ilk ustasının da tavsiyelerini dinleyerek karanlığı yok etmeyi başarır. 

Hikayeden sonra benim dikkatimi celbeden bazı unsurları da paylaşmak isterim.