1 Aralık 2021 Çarşamba

Siyasal Kavramı - Carl Schmitt

Kitap: Siyasal Kavramı

Yazar. Carl Schmitt

Carl Schmitt aslında insan üzerinde negatıf ve belirsiz bir anlam tasıyan Siyaset ve dar bir anlam cercevesi olan devlet kelımelerının siyaset felsefesi tartısmalarında ınsanı hep bir donguye soktugu ve bu donguden cıkamadıgını farkeden ılk fılozoflardan biri olmus ve Siyaset kelimesini sıfati bir kelime ile degistirip Siyasal kavramını kullanarak siyaset felsefesinin tıkandıgı dar cerceveyi genısletmıstır. Negtif anlamda kullandıgımız siyaset kavramı Schmitte kadar daha cok Devlet ve cevresınden donup dolasmıstır. Schimitt belki de ilk defa siyaset denen seye devletten bagımsız cok daha genis bir anlam dairesi katarak ve bu anlam dairesini daha cok Dost-Düsman kavramları ile tanuımlayarak siyaset felsefesinde yeni bir yol acmıs. Yasadıgı zamnda nasyonal sosyalızme calıstıgı icin cagdasları ve sonrası tarafından genelde tenkit edilmis olsa da yazar gercekcı bırı oldugu ıcın degısen zamanin gerceklerine göre fikirlerini ve bu metni de restore etmistir. Carl Schmitt asırı sistematık ve dısıplınlı biri oldugu ıcın yazdıgı günlükleri, mektupları ve notları isvicrede bulunan ve kendine özgü özel bir kodlama ile yazılan eserleri hala daha schmitt uzmanları tarafından cozulmeye devam edıyor. 

Yazar 1963 senesinde kendisine ait ve farklı zamanlarda restore edılmıs olan Siyasal Kavramı ısımlı metnın 1932 tarıhlı baskısını 3 farklı degerlendırme yazısı da ekleyerek tekrar basmıs ve türkceye tercüme edilen de iste bu metın. 

Nasıl Aristoda ınsanların ihtiyaclarını üreten terzılık, ascılık, insaatcılık vb gibi olmazsa olmaz ilimler sadece Siyaset ile mahiyetleri belirlenmesi hasebiyle insanın ilgilenmese bile kendisine sekıl veren yegane ve ana ılım siyaset ise, Schmitt icin de Siyasal kavramını anlamak cok önemli

Schmitt Siyasal kavramını tanımlamaya calısırken aslında Hegelin devlet örgütünün bir kisilik olarak karsıtlık olusturmak ve bir düsman yaratmak zorunda oldugu fikrinden etkılenmıs. Schmitt bunun da ötesinde siyasal kavramına Kantcı anlamda saf bir katagorı anlamında dusunerek 'Siyasal Kavramı tayin eden ölcüt Dost ve Düsman arasındakı yogunluk derecesıdır' seklinde tanımlamıstır ve Siyasal kavramı Devlet kavramından önce gelir.

'Siyasal düsmanın ahlaki acıdan kötü. estetik acıdan cirkin ya da ekonomik acıdan rakip olması gerekmez; hatta siyasal düsmanla is yapmak avantajlı bile gözükebilir. Önemli olan, siyasal düsmanın Öteki, Yabancı olmasıdır. Siyasal düsmanın varolussal anlamda en yogun haliyle baska bir varlık ve yabancı olması yeterlidir. Bu yabancılıgın sonucunda siyasal düsmanla uc bir noktada, ne önceden kararlastırılmıs genel bir normla ne de catısmanın bir parcası olmayan bu nedenle ne de tarafsız 3. bir kisinin kararıyla cözülemeyecek catısmaların yasanması mümkündür' S: 57 

Schmitte göre hırıstıyan teolojıdekı dusmanını sevmek olgusu sadece kısısel dusmanlar ıcın gecerlıdır. Kisisel olarak düsman oldugun komsunu sevmelısın ama siyaseten ya da Devleten belirlenmis Dusmanı sevemezsin. Ortacag ıcın dusundugumuzde müslümanları bireysel olarak sevebilirsin ama siyasal olarak onlarla savasmak zorundasın. Bu savas her zaman silahla olmaz, bazan ekonomık olarak düsmanı sıkıntıya sokmak (belkı aclıga terketmek) sıcak savastan daha vicdani bir yontemdır. Dost Dusman ayrımının olmamdıgı bir dunya pasıvıze edılmıs ve sıyasetın de olmadıgı bır dunya demektır. Boyle bir dunya ancak ve ancak tüm dünyanın tek bir guce teslım olması ıle mumkundur ve bu da dusmansız dunya degıl, iradesini tek bir guce teslım etmis toplumlar demektır (Manda). Eger dusman kavramını kabul etmeyenler bellı bir siyasi yogunluk kazanırlarsa bu defa onlar da dusmanlıgı kabul edenleri dusman olarak belırleyıp onlara karsı savasacaklardır. Savasın önüne gecme iradesinin savası dahi göze alacak kadar güclü olması durumunda bu irade siyasal bir amaca dönüsmüs demektir ve bu savas karsıtı hareketı savası goze alması ınsanlık adına yapılıyorsa bu da artık karsı tarafı insan dısı gösterme tehlıkesı ıle birlikte cok daha fazla tehlıkelı bır hale donusecektır. Evrensel kavramlar siyasal aygıtın cok kullanıslı malzemelerıdır. Eger bir yerde evrensel kavramlar savas adına kullanılıyorsa (İnsanlık, Özgürlük, Hukuk, Barıs vb gibi) bilin kı orda dert edinen asıl sey o kavram degıldır. 

'Siyasal olan gücünü insan yasamının degisik alanlarından - dinsel, ekonomik, ahlaki ya da diger karsıtlıklardan- alabilir. Siyasal olanın kendine özgü bir alanı olmayıp sadece degisik zamanlarda insanlar arasındakı dinsel, ulusal, ekonomik ya da diger alanlardaki birlesme ya da ayrılıklardakı yogunluk derecesıne isaret eder. Reel Dost-Düsman ayrımı o derece güclü ve tayin edicidir ki, bu ayrıma neden oldugu andan itibaren siyasal olmayan karsıtlık, saf dinsel, saf ekonomik, saf kültürel ölcütleri ve saikleri arka plana iter. Hemen akabinde siyasal olmayan karsıtlıklar saf dinsel ya da saf ekonomik ve diger saf durusların cıkıs noktasından bakıldıgında cogunlukla tutarsız ve ırrasyonal kosul ve sonuclar dogurabılen, tamamen yeni ve biricik olan siyasal durumun himayesine girer. Siyasal olan her halukarda daima kriz anına odaklanmıs gruplasmadır. Dolayısıyla kriz anına odaklanmıs bir gruplasma daima tayin edici insani bir gruplasma yani siyasal birliktir. ' S;68

Yukarıdakı cumlede su sıralar dinler tarihi ozelınde okumalar yaptıgım ıcın tüm dinlerin ıyı nıyetlı olmus olsaydı bile (ki ben kotu nıyetlı oldugunu dusunuyorum) nasıl degıstıgını gözler onune seren bir formul gibi geldı bana. Bu formule bakarak dın uzerıne dusunecek olursam: Demek ki konu Din ise; Hic bir din bu siyasal gruplasma kavgalarından ari kalamadıgı icin de kisilerin egemenlık alanlarına degil, sadece ve sadece Allahtan gelen mesaja bakmak gerektıgını gözümüze sokan bir cumle aslında.

Schmittin Dost ve Dusman dualizmine karsı tüm dünyanın artık teknık ve bılım ısıgında barıs halınde birbirlerini düsman olarak görmeden yasayacagını soyleyenlere ıse soyle cevap verır:

'Önemli hicbir teknık bulusa bakılarak, bunların nesnel, siyasal etkilerinin ne olacagını hesaplamak mümkün degildir. Bugün teknik buluslar kitleler üzerinde iktidar kurmanın müthüs bir aracı haline geldi. Özgürlük ve Usaklıga dair karar, salt teknik olarak teknikte yatmaz. Teknik devrimci ya da muhafazakar olabilecegi gibi, özgürlüge ya da baskı altına almaya, merkezilesmeye ya da ademi merkeziyetcilige hizmet edebilir. Salt teknik ilkelerden ve teknik bakıs acısından ne siyasal bir soru, ne de siyasal bir yanıt elde edilebilir.' S;121

Yazı yeterınce uzadı, özellikle Türkiyenin siyasal görünüsünün oldukca Schmittyen (Dost-Dusman endeksli) oldugunu da dusunursek herkese okumasını tavsıye edecegım bir kitap.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlariniz icin