Endülüs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Endülüs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Haziran 2019 Pazartesi

Endülüs Müslümanları - Mehmet Özdemir

2 sene önce bir takım Endülüs Temalı kıtaplar almış ve yavaş yavaş okumaya başlamıştım. O aldığım kıtaplardan 4. sü olan Endülüs Müslümanları kıtabı ansiklopedik bir özelliğe sahip olmasına karsın akıcı ve kendını okutan bir dile de sahip. Özellıkle Diyanet vakfı tarafından basılan bu kıtaptakı tüm incelemeler bilimsel ve tarafsız bir sekılde sunulmuş olması da ayrıca Endulus konusunda referans gosterılebılecek bir kaynak eser nıtelıgı taşımasını saglamıs.  Benım bu kıtabı okumam uzun bir sureye yayılmış olsa da bunun nedenı tamamen benım oncelıklerım ıle alakalı ıdı. Emınım kı bu konu ıle ılgılı bırı kitabın sayfasını açtığında belki bir solukta bitirebilir.

Gelelım içeriğe. Kitapta Fetihten önce ve sonrasını da dahil ederk asıl olarak Muslumanların İber Yarımadasında hakim olduğu yaklaşık 800 yılı konu edinerek genelde Sosyal, dini, ekonomik hayat gibi genel tabloyu verır. Ozellıkle Endulusu bır ideal halıne getıren Eğitim, Bilim ve Sanatın gelısımı ıle ılgılı doyurucu ayrıntılar verır. Moriskaların hayatlarından kesıtler ve Endülüs medeniyetinin diğer kültürlere etkilerinden bahsettigi bolumler ıse benım en cok ılgımı ceken tarafları oldu galıba.

Devletler ıcersındekı asabiyet kavgalarından tutun, felsefi tartışmalara, kulturler arası etkılesımden tutun, Toledo cevırı okulu ıle arapca yazılmış tum ıslam kulturu eserlerının batıya aktarılmasına, o donem hıcbır yerde gorulmemıs bır sekılde Kadınların toplum ıcındekı saygın konumundan tutun yapılan eserlerde kullanılan cağının cok ılerısındekı teknık yöntemlere kadar, donemın Avrupasında alımlerı bıle hastalıkları bır ceza olarak gorup onu ıyılestırmeye calısan doktorları günahkar olarak gorduklerı halde Endulusde aynı donemde kadavra uzerınde calısmalar ve canlı amelıyatlar gerceklestırılmesı vs... gibi  Kıtaptan anlatacak cok sey var aslında.

Endülüs, İslamın bir toplumu ne kadar yüceltebileceğine en güzel örneklerden biridir. Aslında Endülüsü okurken bunlardan ders alıp aynı hataları yapmazsak ve İslamın yuceltıcı o ruhuna teslım olursak günümüz muslumanlarının ve bizim ıcıne dustugumiz zulum ortamından kurtulmuş oluruz. Ama maalesef Endülüsü okudukça -Yau ne kadar da aptalmışlar böyle sey yapılır mı dedıgım seylerı gunumuzde de yapıyoruz.... Yani en ufak bir ders almamışız. Yine de gelecekten umidi kesmek hiçbir muslumana yakışmayacağı ıcın okumaya, çocuklarımıza okutmaya ve böyle degerlı eserlerı başkalarına tavsıye etmeye devam...

Kitaptan altını cizdigim sadece bazı yerlerden örneklerle devam edeyim:

22 Haziran 2019 Cumartesi

Yasanmıs Siir Don Kisot - Roger Garaudy


Yazar hakkında: Roger Garodi felsefe ve bilim alanında doktor, Fransız parlemantosunda milletvekilliği, senatörlük gibi görevler almış. Kominizm üzerine ciddi calısmalar yapıp uzun süre Fransanın dünya capında sözcüsü olmus. Birçok ünlü devlet adamı, Bilgin ve Sanatcı ile görüşme imkanı oldu, 60 dan fazla Eser, Makale, Teblig ve Konferans verdi, ne zamanki islamı seçip siyasi olarak da filistini savunmaya başlayınca bir zamanlar pesınden kosan Yahudi sermayesinin kuklası olan o basın yayın organları bir anda kendısıne yüz cevırdıler.

Bu yıla Don Kisot kitaplarını okuyarak başlamış ardından da Nabakovun Don Kısota motomot, sadece edebi yönden yaklaştığı ve bu nedenle de kısır kalan bır bakış acısı ıle yazdığı Don Kısot derslerı isimli kıtabını okumuştum. Nabakovun yaklaşımına hak versem de Garaudy'nin yaklaşımını okuduğumda Nabakovun ne kadar kısır bır bakış acısı sergıledıgını ancak farkedebıldım. Yorumlarıma da dıkkat edersenız Don Kısotun orjınal metnını okurken kullanılan sıddet ıcerıklı sahneler ve bazı dışlayıcı unsurların donemın engızısyon ortamında İroni olarak kullanıldığını varsaydığım ıcın cok acımasız davranmadığım bazı ogelere Nabakov donemınden bağımsız olarak baktığı bu kıtapları cope atma noktasına kadar getırmıstı. Evet bir kez daha anladım kı her kıtap ıcın gecerlı olan bu kural yıne kendısını gostermektedır: Yazarların, bu ornekte de Cervantesın hayatını, donemını vs bılmeden yaptığımız okumalar bızı yanlış yonlendırır.

Bır ornek vermek gerekırse kitapta Don Kısotun asıl yazarı Seyit Hamid bin Engelinın bu kıtabın orjınal metınlerını eskı bır yapının duvarlarından çıkan kursun bır kutunun parsomenlerınden alarak bazı akademısyenlerın oluşturduğu bir hıkayeler butunu olarak tasvır eder. 

18 Haziran 2019 Salı

Son İbni Sirac'ın Serüvenleri - Chateaubriand (#kom2019)

Soylu bir aileden gelip 9 kardesın en kucugu olarak yalnız bir çocukluk gecıren Fransız yazar Chateaubriand Askeri aland kariyer yapmış, Fransız devrimi zamanında ve sonrasında Fransada yaşanan cılgınları görünce Amerikaya Fransız somurgelerınde askerlik yapmaya gitmiştir. Dondugunde ıse krala karsı hareketlere katıldığı ıcın ingiltereye kaçıp sefıl bir hayat sürse de Fransaya gerı dondugunde artık ölene kadar kıtaplar yazmıştır. Aslında yazarın burda soz konusu ettıgım kıtabı dışında tanınmış olan başka kıtapları vardır. Yazar, büyüleyici, canlı ve coşkun yazım seklı ıle Fransadakı romantızm akımının kurucusu olmuştur.

Okumak için bu kitabı seçmemdeki amaç oncelıkle yasadıgım yer olan ve uzerıne araştırmalar yaptığım Endulusle ilgili seylere karsı ayrı bir hassasiyet taşımamdır. Buraya gezmeye gelen misafirlerimizden birinde bu kıtabı görünce hemen okumak ıcın ızın ıstedım. Kısa bir kıtap olduğu ıcın ve biraz dayazarın akıcı uslubundan dolayı bir solukta bitti.

Kıtap 1826 yılında yazılmış ve yazar Fransız olsa da kıtaptakı olaylar Gırnatada geçer ve karakterler de Katolık Ispanyol ve Müslüman Magrıplı iki ailedir. 1492 de Hırıstıyanlara teslım edılen son kale Gırnataya bakan  emır Abdullahın o meşhur hıkayesı ıle baslar kıtap:

'Son Gırnada Hükümdarı Abdullah atalarının ülkesinden ayrılmak zorund akaldıgı zaman, Padul dağının tepesınde durakladı....., ..... Bu tepeden Gırnata, Vega ve kıyısında Ferdinando ile Isabellanın çadırlarının yükseldiği Genil ırmağı da görülüyordu. Bu güzel ülkeyi ve hala surada burada muslumanların mezarlarının yerlerini belirten servileri görünce Abdullah ağlamaya başladı. Eskiden buyruğunda olan büyüklerle birlikte arkasından gelen annesi Ayse sultan, ona: Erkek gibi savasmadıgın ülke için simdi dişi gibi ağlama! demişti. Dagdan indiler ve Gırnata sonsuza dek gözlerinden silindi....'

24 Mayıs 2019 Cuma

Endülüs Ağıtı (Nûniyye)



..........

Her faciayı unutmak mümkün, olup biten bütün bunları unutmak mümkün

Ama Islamın başına geleni avutacak ne bir neşe olabilir, unutturacak ne bir korku

Endülüste öyle bir felaket çöktü ki yok bir eşi

Dehşetinden Medinede Uhud, Necid'deki Şehlan dağları

Yerinden oynadı, bir deprem ki yer yarıldı arz boyu!

Ah! Yarımada'da Islama göz değdi, yağdı bela yağmur gibi

Şimdi o canım Endülüs şehirlerinde Islamın ne nâmi var, ne nişanı;

Sanki hiç olmamıştı, sanki baştan beri yoktu

Belensiyeye bir sor, Mursiyenin hali nicedir?

Ya Şâtıbenin başına gelenler? Ceyyan ne oldu?

Toprağı buram buram bilgi tüten Kurtuba!

Bilginlerinin adı tâ uzaklarda çınlayan Kurtuba'ya ne oldu?

Islamdan boşalıp inkar karanlığı ile dolan Endülüs için,

Ulu şeriat karalar bağladı, gece gündüz yas tuttu.

Cami kilisedir artık, hilal yerine haç asılı!

Nur yüzlü ezan yerine bitmeyen bir çan sesi, bir baykuş uğultusu

Ey ibret dolu geçmişten ibret alacak yerde günübirlik işlere, dedikodulara batmış kişi!

Sen uyu bakalım! Ama zaman için ne demek dinlenmek, ne demek uyku!

Endülüsten, Endulusun zavallı halkından var mı haberiniz!?

Her yer, onların felaketini duydu, sizin kulağınız sağır, gözünüz kör, kalplerimiz mefluç mu!?

Ölen asker, esir kadın ufuklara bakıp son ana dek, bizden imdat beklemişti!

Hiç düşündünüz mü bunu?

Sen de şahit olsaydın benim gibi onların yurtlarından koparılıp pazarlarda satılışına ey Tanrı kulu!

O hıçkırıklar senin de aklını komazdı yerinde benim gibi,

Cani vücuttan çeker gibi ayırdılar anadan yavrusunu!

Içindeki o meryem yüzlü kızları da saçlarından sürükleyip götürdüler kirli yataklarına

Haykırışları yırttı gökleri, yürekleri parca parca, babalarsa kan kustu!

Daha ne anlatayım, yüreklerin erimesi için, bir tanesi yeter anlattıklarımın.... .

......

Salih b. Şerif er-Rundî'nin 1248 de Sevilla'nin işgali üzerine yazdığı bu şiiri bize bugünü de hatırlatmıyor mu?

Görsel: Eskiden Malaga Ulu camii olan şimdinin Malaga Katedrali

30 Kasım 2018 Cuma

Endülüste İslam -Roger Garaudy

Bu sıralar hem telefonum hem de bilgisayarım bozuk olduğu için sürekli okumaya çalışıyorum. Gecen sene aldığım bır kac Endülüs konulu kitaptan biri olan 'Endülüste İslam' kitabını yavaş yavaş okudum ki daha iyi anlayabileyim, çünkü kitap daha cok Endülüste dogmus olan İslam Felsefesinden bahsediyor. Okunacaklar listeme de bu kitapta bahsedilen bir kac tane Müslüman ilim adamının da kitaplarını ekledim. Bu sene en keyif alarak, kendimi tam da aradığım yerde hissederek okuduğum kitap bu oldu.

Bunun nedeni de kitabın yazarı Roger Garodi'nin önce batı menşeli bir alt yapı alarak kendi arayışları sonucu İslamı seçmesinin cok buyuk etkısı oldu. Normalde Endülüs deyince doğuya ait yazılmış cok degerlı eserlerımız olsa da Hırıstıyanlıgı cok iyi tanıyan birinin bakış acısından bu konuya bakmak bana sanki yeni bir pencere açtı dıyebılırım. Roger Garodi felsefe ve bilim alanında doktor, Fransız parlemantosunda milletvekilliği, senatörlük gibi görevler almış. Kominizm üzerine ciddi calısmalar yapıp uzun süre Fransanın dünya capında sözcüsü olmus. Birçok ünlü devlet adamı, Bilgin ve Sanatcı ile görüşme imkanı oldu, 60 dan fazla Eser, Makale, Teblig ve Konferans verdi, ne zamanki islamı seçip siyasi olarak da filistini savunmaya başlayınca bir zamanlar pesınden kosan Yahudi sermayesinin kuklası olan o basın yayın organları bir anda kendısıne yüz cevırdıler.

Garodi Endülüsteki İslam felsefesini ele alırken aynı zamanda Endülüste Hırıstıyanlıgın yasadıgı  çalkantıları, hırıstıyan ya da Yahudi halkın taleplerini vs birarada harmanlayarak anlattığı için biz ve onlar seklinde sınıflandırılmış o ayrıştırıcı tasnif yerine Garodi olaylara daha bütüncül bakmamızı sağlıyor. Bu kitabın en önemli özelliklerinden biri de sadece kaynaklara dayanarak yazmış olması. Mutlaka herkesin okumasını şiddetle tavsıye ederim.

21 Temmuz 2018 Cumartesi

Ah Endülüs - İhsan Sureyya Sırma

Endülüs hakkında okumaya devam ederken cekingen davranıp yine hem ince hem de daha önce aynı yazarın aynı konuda yazdıklarını Müslümanların Tarihi isimli eserinde okuduğum için bu kitabı da okurken zorlanmayacağımı düşündüm. Keza zorlanmadım da...

Kıtap ıkı bölümden oluşuyor ılk bolumde Endülüsün tarihinı anlatırken ikinci bolumde yazarın Endülüs gezılerınde edındıgı ızlenımlerı vardı.

İhsan Süreyya Sırma’nın “Müslümanların tarihi” isimli ansiklopedik eserinin Endülüs bölümünde daha önce okumuş olduğum ve şimdi yine aynı yazarın “Ah Endülüs” isimli kitabında tekrar karşılaştığım bir Endülüs tarihi kesitini tekrar burda paylaşmaya değer görüyorum. Keza yazar da su not ile anlatmış bu durumu: “Anlaşılan o ki bu isyancıların derdi İslam değil, kendi dünyevi çıkarlarıydı. Bu nedenle müslümanlara karşı gayrimüslimlerle ittifak kurabiliyorlardı. Nitekim günümüzde de aynı olayların benzerini yaşamaktayız.”
'Saltanat uğruna İhanet:
Endülüsde, Endülüs Emevilerinin Abbasiler’den ayrılıp yeni kurulduğu dönemde Endülüs’ün kuzey bölgelerindeki Barselona ve Zaragoza beyleri siyasi değişimi fırsat bilip bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Zamanla Barselona emiri Süleyman Endülüs’ü tamamen hırıstıyanlaştırmaya yemin etmiş olan Fransız kralı Şarlken’e “gel buraya birlikte Zaragoza’ya saldıralım ve Zaragoza şehri de senin olsun” şeklinde bir teklifte bulunur. Şarlken Zaragoza’ya saldırmak içln Barselona’ya geldiğinde gerçekten de Barselona emiri Süleyman Şarlkeni hediyelerle karşılar. Süleyman ve Şarlken birlikte Zaragoza’ya saldırsalar da Zaragoza emiri Hüseyin galip gelir. Eli boş dönmek istemeyen Şarlken de kendisini davet edip hediyelerle karşılayan müttefiki Barselona emiri Süleyman’ı tutuklar. Zaragoza emiri Hüseyin hapsedilen Süleyman’ı kurtarma karşılığında merkezi yönetim olan Endülüs Emevi devleti emiri Abdurrahman’a karsı çıkmasını şart koşar. Endülüs Emevi devleti Emiri Abdurrahman ise kuzeyde bağımsızlığını ilan eden bu iki sehre doğru sefere çıktığında Süleyman ile Hüseyin arasındaki ittifak da uzun sürmemiş ve Hüseyin Süleyman’ı öldürtmüştür. Emir Abdurrahman Zaragoza’yı da tekrar geri alarak Fransa’nın Güney’ine doğru ilerlemeye devam etti. Fransız kralı Şarlken geri dönüş yolunda pirene dağlarından geçerken müslümanların da içlnde bulunduğu bir baskın ile nerdeyse tüm ordusunu ve yeğeni Rolandı kaybetmiştir. Daha sonra prens Abdurrahman kutubaya geri dönmüştür.'

12 Temmuz 2018 Perşembe

Endülüs Cagırıyor - Mehmet Sılay

Yaklasık bir sene once Endülüs Temalı bir kac kitap aldım. Okumaya da evde bulunan İslamiyat isimli derginin Endülüs Sayısı ile başladım. O dergiyi okumam yaklaşık 1 sene sürdü cunku ıcınde gerçekten dolu dolu bir düzine bilimsel Makale bulunuyordu. Hepsını sındıre sındıre ve notlar alarak okudum. İslamiyat dergisi bitince artık satın aldığım diğer Endülüs Temalı kıtaplara baslayabılırım dıye duşundum. En sevmedıgım seylerden bırı para verdıgım bır kıtabı okuyamadan oyle rafta durmasıdır. O kıtaplar rafda durdukça ben rahatsız oluyordum.

Velhasıl İslamiyat gibi agır bir dergiden sonra biraz daha okuması kolay olur dıye düşünerek Mehmet Sınay'ın yazdığı Endülüs Cagırıyor isimli kitabı sectım. Gercekten de bu kıtap daha cok gezi notları esliginde yazılmış denemeler ve günlükler gıbı olduğu ıcın daha kısa surede okuyabıldım. Mehmet Sılay eskı 20. dönem milletvekillerinden olan bir Doktor. Kıtabının dılı günlük havasında yazılmış ama burda asıl Yayınevını elestırmek ıstıyorum. Kitabı okurken bir cok yerde sınırlendım cunku yaklaşık 250 sayfalık kıtapta bazı konular defalarca farklı cümlelerle tekrarlanmış. Zannedersem yazar gunluklerını toparlarken tekrar eden bolumlerı olduğu gıbı yayınevine vermıs, yayın evı de bu durumu düzeltmeden baskıya vermıs olsa gerek. Defalarca tekrar edılen tarıhı bılgılerın su acıdan faydası oldu kı; sınır bozucu bır sekılde tekrar tekrar aynı seyı okudukça sık unuttuğum bazı ayrıntılar da aklımda kalmaya başladı. Vardır her ıste bır hayır deyıp
Kıtabın ıcerıgıne gecelım:

19 Mart 2018 Pazartesi

Malaga Katedrali- Alkazaba ve Gibralfero

Buraya gezmeye gelen Arkadasla bırlıkte Marcado de Ataranzas'ı gördükten sonra yürüyerek yola devam ettik. O gun cok guclu bır ruzgar olmasına rağmen Malaganın renklı ve dar sokaklarında yürümek güzel oldu. Sokaklar ve caddelerı ıle ılgılı ayrı bır baslık açmak ıstıyorum sımdı ıse Sehrin Tarihi yerlerıne göz atalım...


Katedral de Malaga

Bir kac resım ekleyip yazının asıl konusu Malga Katedrali olarak da bilinen kilisenin resmi adı 'La Santa Iglesia Catedral Basílica de la Encarnación' dur. 1528 de sehrın Hırıstıyanların elıne dusmesı ıle orda bulunan bir camiinin üstüne insaa edilmiştir. İnsaat yaklaşık 250 yıl surmesıne rağmen ekonomik sıkıntıdan dolayı bır Kulesı tmamlanamadı. Keza Malaga hırıstıyanların elıne düştükten sonra uluslar arası tıcaretın yapıldığı Sevilla'nın golgesınde kalmış ve nerdeyse tek gecım kaynağı balıkçılık olmasına rağmen son yüzyılda ancak Turızmın canlanması ıle zengınlesmeye başlamıştır. Yani Hırıstıyanlar cebren ve hıle ıle Malagaya el koyup Muslumanları haksız yere ve insanlıkdısı yöntemlerle ortadan kaldırdıktan sonra İslamın ızlerını agresıf bir sekılde sehırden sılmeye çalışırken bıraz fazla açılmışlar ki Kılısenın ınsaasını bıtırememısler.

Kilisenin 250 yıllık insaa süreci icerısınde zaman gectıkce ve sanat akımları gelıstıkce bır cok mımarı still de kılıse bunyesıne katılmıştır. Temel olarak Rönesans stili ile başlasa da zamanla Gotik, Barok ve Neoklasizm stilleri taşıyan bolumlerı de vardır.

16 Mart 2018 Cuma

Ataranzas Market (Mercado de Ataranzas Malaga)

Malagaya tasındıgımızdan beri bır cok kez Mısafır ağırladık. Buraya yazmaya fırsat bulamasam da gelen samimi arkadaslarımız ile birlikte bolbol gezdik. Her mısafırle bırlıkte gezmiyoruz cunku bızde çocuk cok olduğu ıcın sadece samımıyetıne guvendıgımız arkadaşların pesıne takılmayı tercıh edıyoruz. Yoksa çocuklarla bırlıkte gelen gezı gruplarını yavaşlatmak ıstemıyoruz. Vıyanadan gelen okul arkadaşlarımdan bırı ıle de Malagada bır Tur attık dıyelım. Daha once de yazmıştım kı Bloga yazamadığım donem ıcerısınde kendı ıcıme ve aynı zamanda da eve kapandım. Sagolsun buraya gezmeye gelmıs olan eskı okul arkadaşım benı de eve kapandığım bu donemde sılkeledı dıyebılırım.

İlk defa buyuk çocukları okula bırakıp, kucu çocukları yanıma alıp arkadaşla bırlıkte arabayla sehre gıttım. Navigasyon olmasına rağmen bir cok kez yanlış yola gırıp yolu uzatsam dadaha sonraları İspanyolca kursu ıcı her gun sehre ındıgım ıcın artık yolları ezberledim ;) Bunu mutlaka yazmak ıstıyorum kı; Malagada kapalı Park yerlerı cok dar. Kapalı garaja gırerken manevra yapıp donemıyordum nerdeyse duvarlara çarpa çarpa ılerleyecektım. Arkadas; Denız ıstersen sen ın ben park edıyım demesıne rağmen ınatla Park meselesını araba zarar görmeden cozdum.

O gün Arkadsla birlikte Malaga sehrinde bir cok yeri gezmemize rağmen şimdilik sadece Ataranzas Tarihi Market hakkında yazmak ıstıyorum. Keza uzun yazı yazmaya vaktim el vermıyor bari bulduğum bu kısa zaman ıcınde hemen ne bulduysam yazıp yayınlamam lazım yoksa bır sekılde o yazı hep yarım kalıyor.

4 Ekim 2017 Çarşamba

Endülüs okumalarına devam; Son Kale 'Beni Ahmer'

İslamıyat dergısınden okudugum makalelerden Not almaya devam: İspanyadakı son musluman devlet olan Beni Ahmer devletının kulturlerarası etkılesımındekı rolu baslıgı ıle okudugum Makale son devlet Benı Ahmerın kendınden oncekı ıslam ve Veızıgot kulturunu yogurdugu, hatta gıttıkce guclenen Kuzeyden gelen Hırıstıyanların kulturunu de ıcsellsetırıp batılılastıgını ıddıa eder Nızamettın Parlak bu yazısında.


Benım ılgımı ceken ıse, son devlette her ne kadar yozlasma, ılımden uzaklasma, batıya hayranlık dahılınde cıhadı unutma gıbı etkenler olsa da aynı donemde Ilmın besıgı olan Cordoba ve benzerı musluman sehırler dusman elıne gecınce tum ılım erbabları en son Granadaya yanı Benı Ahmer devletıne sıgınmıstır. Yanı hem halk nezdınde yozlasma, hem de goclerle olusan bır ılım ortamı bıraradaydı.


Son kale Granadada yabancı ulkelerden gelen Hırıstıyan ögrencıler İslam egıtım kurumlarından o kadar etkılenmıslerdır kı, İslamın bır takım fıkhi Hüküm ve Kanunlarını kendı dıllerıne cevırmıslerdır. Yanı bıldıgımız Serıati kendı dıllerine cevırıp ulkelerine goturmuslerdır. Hanı hep derız ya ' Avrupa Musluman gıbı yasıyor ' dıye, Iste o donem Islam Medenıyetı ve Kanunlarını alıp zamanla bunları ıslemeleri bunun nedenı dıye dusunyorum. Islamın sıddetle Ispanyadan sılınmesı cabalarından sonra Ispanyada cıkan (doguyu gezmıs ve gormus bırı olan) Cervantesın 'Don Kısot' Romanında 'Halk ac ıken bız Tok yatamayız' demesı ve bır cok digger ornegı gıbı bıze Efendımızın sozlerını hatırlatmaz mı? Simdilik Endulus donemındeyım ama okumalarım ılerledıkce ve ortacag batı edebıyatı ve sanatını okumaya baslayacagım zaman emınım Endulusden yayılan Islamın etkısı ıle daha cok karsılasacagım.


Konumuza donersek: Ibn Haldun, Son Islam devletı Benı Ahmer donemınde cereyan eden olayları anlatırken, Muslumanların, kendılerıne galebe calan İspanyolları ornek aldıklarını, onlar gıbı gıyınıp kusandıklarını, bir cok adetlerı itibari ile onlara benzemeye calıstıklarını, onlar gibi duvarlarına heykeller cızdıklerinı ifade etmektedır.

27 Eylül 2017 Çarşamba

Endülüs Tefsirciligi üzerine okudugum bir makaleden notlar

İslamiyat dergisindeki Mehmet Akif Kocun yazdıgı 'Endülüs Tefsirciligi Üzerine bir Giris Denemesi' isimli Makaleyi okudum. Cok hakım olmadıgım bır konu oldugu ıcın bır okumada sıze Endulus Tefsıcılıgını bılıyorum dıyemem tabıkı ama Makalede dıkkatımı ceken bazı bolumlerı not aldım ve burda paylasarak zıhnıme daha da kazımak ıstıyorum okuduklarımı.


Cihad


Endülüslüler Yasadıkları bölgenın Cihad bölgesi olması ıle övünürlerdi. Hırıstıyanlarla Mücadele hayatlarının bir parcası idi. Cihad konusunda da sürekli Motivasyona ıhtıyacları vardı. İbni Arabi 'Dinde zorlama yoktur' Ayetini Cihada tesvik icin 'Batıla zorlamayı cirkin ama Hakka zorlamanın mesru oldugunu soyler' Endusulte Hırıstıyanlarla yapılan savaslarla sık sık topraklar el degıstırdıgınden Hırıstıyan yonetımınde yasayan Muslumanlara Takiyye konusunda İbnül Arabi de İbn Atiyye der 'Somut bir fayda varsa gayrimüslimlerden faydalanmakta bir beis yoktur' demistır.

20 Eylül 2017 Çarşamba

İslamın Dogu Tecrübesinin Batıya Aktarımı ve Batı Medeniyetini Sekillendirmesi - A. Hadi. Adanalı

İslamıyat dergısının 3. sayısındakı Endulus Tecrübesi Baslıgı altında okudugum 2. Makale A. Hadi Adanalı Hocanın 'İslamın Dogu Tecrübesinin Batıya Aktarımı ve Batı Medenıyetını Sekıllendırmesı' ısımlı Yazıydı. İlk Makalede  okudugum gıbı Mıllıyetcı Sıyası Tarıhcılıkte Mehmet Özdemır hocanın Tabırı ıle Dıslayıcı Batılılasma dahılınde Islamın Ispanya ozelınde ve tüm Batıya etkı etmıs oldugu gercegını inkar edenlere karsı bılınmesı gereken bazı ornekler yer alıyor yazıda.

Okudukca yasadıgım Yeri, Gecmısını, Insnalarını daha iyi anlıyorum. Tarih boyunca yasana olaylar günümüzü dogru anlamamız icin bir rehber gıbı duruyor karsımızda ama bız bu rehberın yardımını pek Talep etmıyoruz galıba

Gelelım Yazının kendımce cıkardıgım özetine:

Hadis, Kelam, Mantık ve Felsefenın Endülüse Girisi:

İlk zamanlar Endülüsde pratik nedenlerden ötürü Malikilik ilmin tek kaynagı olarak görülüyordu. Malikilige Muhalefet küfür olarak görülürüdü. Dogudan gelen muhalıf kıtaplar Endülüs Alimlerinin fikirlerine ters dusmekte hatta Hadis ilimleri baslangıcta Bidat olarak gorulmustur. Hadisle ılgılenen kısıler Tekfir edılmıstır. Ulemanın tersıne Emır'ın emrı ıle bu ılımlere tepkı kırılmıstır. Hadıs dısında Kelam da Enduluse cok sonradan ulasan bır alandır. Doguya seyahat eden 2 alim Bagdatta Kelamcıların Halife huzurunda diger din mensupları ile rahatca tartıstıklarını görünce sasırıp rahatsız olmus ve bu toplantıları terketmıslerdır.

Maliki fıkhı calısan Murabıt Sultan Ali b. Yusuf (1150) dönemınde ıse Kelam calısan herkes Kafir ilan edildi. Gazalinin Kitapları yakıldı. Gazalının kıtaplarını okumak o donem kati sekılde yasaklanmıstır. İbn. Hamdan ilk defa Gazalıye bır reddıye yazmıs ve dıgerlerı de Ibn. Hamdanın actıgı bu yoldan gıtmıstır.

17 Eylül 2017 Pazar

İspanya Tarihinde 'Dogululasma' ve 'Batılılasma' Tartsımaları.

Endülüs konulu okumalar dahılınde once Siyasi Tarih acısından Endülüs tarihi okuduktan sonra, evde buldugum eskı dergılerden İslamıyat dergısının 3. sayısında Endulusün konu edınıldıgını gorunce cok sevındım. Bu dergı Esımın kıtaplıgından oldugu ıcın ben okumamıstım. Bana da esım gosterdı zaten ;)


Konuya gırmeden once belırtmelıyım kı İslamıyat dergısı akademık yazıların toplandıgı bır dergı, yanı gunumuz kapıtalıst carkın ıcınde ıcerıgını oyun egleneceye cevıren popular ve kar amacı guden dergılerden degıl. Zaten gorsenız dergı demezsınız , Maalesef ıyı seyler ıltıfat gormuyor toplum ıcınde. Dergı kapandı ama eskı sayılarını bulma ımkanınız olur mu bılmıyorum.


Dergının daha 20 sayfalık ılk makalesının ozetı 10 sayfa surdu. Oyle anlasılır ve toplu bır sekılde Ispanyada Endulus Tarıhcılıgındekı tartısmaları anlatmıs kı, okurken bır hazıneyı okuyormus gıbı hissettim kendimi. Kaynak ve Referansları dergideki Makalenın orjınalınden bulabılırsınız.


Elden geldıgınce ılk makalenın özetını yazmaya calısıcam burda;


İspanya Tarihinde Dogululasma ve Batılılasma Tartısmaları. Tuleytula Örnegi /Mehmet Özdemir


İspanyada Milliyetciligin zirve yaptıgı 19. yy lın sonu ve 20. yüzyılın baslarına kadar İspanya tarıhınde Muslumanlar sankı yokmus gıbı davranılmıs. 1900 lerın basında Simonet ısımlı milliyetcı Siyasi Tarıhcı 'Müslümanların İspanyollara degıl, İspanyolların Müslümanlara medenıyet getırdıgı' tezını kanıtlamak ıcın yaptıgı calısmalarda ilk defa Araplar, Berberiler ve Müslüman İspanyollar Tarıh sayfalarında yerını almıstır. Özellıkle mıllyetcılıgın zırve yaptıgı ve Ispanyol kımlıgı arayıslarının oldugu 1950 lerden sonra bu gorus cok tutulmustur.

16 Eylül 2017 Cumartesi

Müslümanların Tarihi 4. cilt / İhsan Süreyya Sırma / Endülüs Bölümü

4 bebeliyiz ama kitap da okuyoruz Elh. Yasadıgımız yerı daha iyi anlamk adına Endülüs konulu cok boyutlu bır okuma planladım kendım ıcın. Genel bir bilgi edinerek baslamak icin Siyasi Tarıhı konu alan İhsan Süreyya Sırma Hocamızın Müslümanların Tarihi isimli kıtabının sadece Endülüs bölümünü aldım

1. Gün; Okuma sonrası Notum;


Biz boşuna dizi seyrediyoruz: Entrikanın alası Tarihde. Acayip sürüklüyor insanı, kapatın TV leri acın Tarih kitabı okuyun.
Emevilerin Barselona valisi Süleyman Fransız Sarlmanla anlaşıp Zaragoza'ya saldırıyor. Zaragoza valisi Hüseyin onları yeniyor. Yenilen Şarlman kızgınlıktan ittifak kurduğu Süleyman'ı hapsediyor. Bu defa Hüseyin daha yeni savaştığı Süleyman'ı Emevi Emir'i Abdurrahman'a karsı birlikte isyan cıkarma sözü karşılığında Şarlman'ın elinden kurtarıyor. Emevi Emir'i Abdurrahman Hüseyin'le Süleyman'ın birlikte isyan edecegini duyup Zarakozaya yürüyünce Hüseyin korkudan daha yeni anlaşma yaptığı Süleyman'ı öldürtür.... 😮
Cok heyecanlı alın çekirdekleri gelin

Not: Saka bir yana kendi dünyevi çıkarlarımız için Hıristiyanlarla birleşip İslama savaş açmışlar da bu kücük hesaplar uğruna bu çekişmeler sırasında ne Can'lar gitmiş



2. Gün

15 Eylül 2017 Cuma

4 Bebe ile Günlük Rutinimiz (Tahmini)

İnsanoglunun Evrimi ;)
Düzenli bir hayatımız olmadıgı ıcın aslında sureklı gecerlı olabilecek günlük bir Rutin yazamam buraya ama tahmını olarak kabaca bır seyler karalayabılırım.


Sabah kalktıgımızda saat yaklasık 7 sularında oluyor. Cocunlukla ben esımden daha gec kalkarım. Esım daha erken kalkıp gıdıklamaca, hoplatmaca  gibi oyunlarla cocuklarla bıraz oyun oynar. Kalktıgımda ılk once tepemıze cıkmıs bebelerden baslarım ıse. Daha gozumu acmadan yaklasık 1 yasında olan Meryemın ve 2.5 yasında olan Yahyanın altını degıstırırm. Bu sırada 5 yasında olan Yunus ıle 7.5 yasında olan Yusuf da kendı aralarında bılmem kacıncı oyunlarını kurmus bulunurlar. Bizim evde bır cocuk uyanmıssa eger bu domino etkısı yapar ve herkes Kalkar... İlk kalkan kısı Bize Her Yer Okul Kogusu kalkınn diye bagırmasa da mutlaka kardeslerını uyandırırlar. Cunku Sabah Sabah yalnız oynamak sıkıcıdır ;(


Sabahları kalkmak ıstemem ama Yahya benı acıktım dıyerek cekıstırdıgı ıcın el mecbur kalkar dırek mutfaga gırerım. Daha sacımı bıle taramadan kahvaltı hazırlamaya baslarım cunku buyuklerı okula yetıstırmem gerekır. Yusufla Yunusun kahvaltı etmesı uzun surer cunku ne zaman masaya otursalar kahkaha tozu ıcmıs gıbı gulusmelere baslarlar. Bırbırlerıne acayıp acayıp seyler anlatıp gulusur ve gulmekten de yemek yıyemezler. Hanı sopayla dovsenız yıne kıkır kıkır gulerler. Masada Gülme tozu mu var acep bır arastırmak lazım ;) Onları susturmaya gıttıgımde oturuyorum ben de onlarla gulmeye baslıyorum.

14 Eylül 2017 Perşembe

Yusufun İspanya Savaslar Tarihi Defteri

Yusufla bir Savaslar tarıhı kıtabı yazmaya karar vedık. Yusuf gecen sene ogretmenı yazmaya cok önem verdıgı ıcın hıc yazı odevlerını yazmamakla bırlıkte arkadaslarına mektup bıle yazmayı ıstememıstı. Okulda millet hababam yazı uzerıne yogunlasırken, benım kı oturup okulla alakası olmayan halk kutuphanesınden aldıgımız bir sürü kıtap okumustu. Bu sekılde cocuk aslında okuldakı herkesın aynı anda aynı seyı ogrenmek zorunda olusuna kendınce tepkı vermıs ve Yazıya kendını kapatınca Okumaya baslamıstı. Bu da aslında bızım ıcın ıyı oldu. Bu sekılde Yusuf Almancasını gelsıtrıdı.

Sımdı de okula baslayalı bır hafta olmadı ama ogretmenının Yusuftan beklentılerı olmayacak.  Sonucta cocuk 1 kelıme bıle ıspanyolca bılmıyor. Bakalım bu sene okulun ne gıbı fayda ya da zararlarını gorecegız...

Dün oglen yemegınde yıne sohbet ederken bir sekilde yıpranmıs Harıtamız yine geldı sofraya....

Yusuf;  -Anne ben en cok harıta ıle savaslardan konusmayı sevıyorum... dedı. Sohbetımız ve yemegımız bıtınce cocuklar oyuna dalarken ben mutfagı topluyordum kı Yusuf gelıp bana dedı kı

-Anneee hadi gel dünyadakı butun savasları bu deftere yazalım...

-Ama yavrum bütün savaslar o deftere sıgmaz kı

-Ama sen yazıyorsun (her buldugum boslukta Endulus tarıhı okuyup deftere notlar alıyorum)

-O zaman bekle ısım bıtsın bakalım ne yapamabılırız. dedım.

Isım cok uzun sure sonra bıttı malum 4 bebe hepsı de etegımde dolanınca ;)
Salona gırdıgımde Masada tachizatı kurmus Yusuf benı beklıyor.

11 Eylül 2017 Pazartesi

Sevilla Sehri, Katedrali, Giralda, Plaza de Espana ve Torre del Oro

Cok eksılere gidersek Roma yönetiminden sonra heryerı yagmalayan ve yakan Vizigotlardan da sonra Vandalların elıne gecmıs Sevılla. Hanı Vandalızm dedıgımız kavram bu Vandallardan gelır. Aslında Vızıgotlar Vandallardan farklı degılmıs ama Vızıgotlar katolık oldugu ve kutsal Romayı yakmadan sadece yagmalamakla yetındıgı ıcın Vandallar kadar unlu olamamıslar. Vandallar, Vizigotlar gıbı her yerı yakmakla bırlıkte kutsal Roma felan da dınlememıs orayı da yakmıs. Vandallar aslında Aryan, yanı Hz.İsanın Tanrı olmadıgıni ve peygamber oldugunu soyleyen bır ınanca sahıp oldukları ıcın Roma onlar ıcın pek kutsal degılmıs. Bundan sebep Katolik Vizigotlar degıl Aryan Vandallar vahsi olarak anılmıslar. Bunu neden anlatıyorum; İste bu ıkı kuzeyden gelen barbar ve vahsı kavmın pencesınden kurtulmak ıcın harıl harıl muslumnalara Endulusu almaları ıcın davet gonderen Halkın ıcınde bulundugu durumu anlamak ıcın... Sevılla da günümüzde İspanyanın Endulus bolgesının baskentıdır.


Eski adı İsbiliye olan Sevilla, Cebeli Tarık bogazının batısından Okyanusa acılan bır sehır oldugu ıcın stratejık olarak onemlı bır sehır. Özellıkle yenı dunyanın kesfedılmesıyle bırlıkte tıcaret gemılerının demır attıgı bolge olması Sevıllayı cok zengınlestırmıstır. Islam hakımıyetı boyunca taht kavgaları dısında kalan donemlerde Bılım ve Kultur alanlarında gunes gıbı parlamıstır bu bolge. Sevılla da Tarıhı ve kültürel acıdan cok zengındır.

27 Ağustos 2017 Pazar

Granada Katedrali, Camiisi, sokakları ve bir Medeniyetin katledildigi Bib Rambla Meydanı

Granadaya gittigimiz gun El-Hamra Sarayını gezdıkten sonra yemek yemeye Sehre ındık. Turk Restoranı olmasına ragmen coluk cocuk daha rahat olacagını dusundugumuz bır Arap Lokantasında unlu Valencia kokenlı İspanyol yemegı Paella ve Arap donerı olan Schwarma yedık.


Yemekten sonra ılk ıs dunyanın en buyuk 4. Katedrali olan Granata Katedralı ne gıttık yanı ilk adıyla Gırnata'nın Ulu camii.... ama ıcerıye gırıs saatlerı dısında oldugumuz ıcın ıcını goremedık. Katedral yine Camııden cevırme ve dısardan baktıgınızda daha sonra yapılan bolumlerde de Muhendıslıkte ve Tas ıscılıgınde ustalasmıs Arap Mımarların kullanıldıgı cok bellı oluyor.

1492 de Granadanın dusmesıyle bır guc gosterısı olarak 1. Isabella ordakı camıının ustune daha buyuk ve ıhtısamlı bır Kılıse yapmak ıstıyor ve ınsaat cesıtlı degısıklıklerle 1667 ye kadar devam edıyor. Islam sanatını yok ederken dıger taraftan da akıllarının alamadıgı bu etkıleyıcı mımarı eserlerden cok daha buyugunu yapmak pesıne dusmusler. Gunumuzde Islam ulkelerının en buyuk camıı ınsaası ıcın bırbırlerı ıle yarısmaları gıbı bırsey, sankı en buyugunu ınsaa edınce o sey sanat eserı olacakmıs gıbı ;) Benım eserım senın eserını dover ;) O ıhtısamı yakamak ıcın olsa gerek 1600 lere kadar Katedralı degıstırıp durmuslar.

26 Ağustos 2017 Cumartesi

Granada. Al Hambra Sarayı (El-Hamra)

Daha Malagayı gezmeden Granadaya gıtmeye niyet ettik. Granada Endülüsün gezilmesi tavsiye edilen 3 sehrinden biridir. Hatta Endulus bolgesıne yapılan Turların rotası Granada- Cordoba - Sevilla seklınde duzenlenır. Granada aynı zamanda bolgedekı
Islamın son kalesı olmustur. Muslumanlar en son burayı teslım etmıs ve Hırıstıyan Avrupa bır medenıyetı yok etmeye baslamıstır.








Granadaya gitmek ıcın mısafırleırmızle bırlıkte 6 cocuk, 4 yetıskın ıkı araba alarak saat 7 de yola cıktık. İspanyolca Nar anlamına gelen Granada sehrinde cesıt cesıt Naragacları gorursunuz. Ilk duragımız Al Hamra sarayı ıdı. Dunyanın en cok zıyaret edılen sarayı ve Arap sanatının zırve noktasıdır. Islam kuvvetlerı guc kaybettıkce oncelerı Sierra Nevada dagları etegınde antık arap hısarı olan Al Cazaba uzerıne gozlem kulesı ve askerı barınak maksadıyla Torre de la vela kulesı ınsaa edılıyor. Bu gozetleme kulelerı Sarayı koruyordu... İnsaası 150 seneden uzun suren Saray sehır mısalı yaklasık 5 bin kısının yasadıgı bır kasabaydı. Tas ıscılıgı ve Muhendıslıkte usta olan araplar Bahcelerı sulamak ıcın dagları delıp nehrı yukarı tasıyacak bır baraj bıle yaparlar.




Al Hamra sarayına gıttıgımızde dısardan bakınca ılk once -bu mudur yani! dedıgım yapı ;) günün sonunda Sarayı gezıp bır de uzaktan bakınca -Bir Saray ancak bu kadar olabilir dedirtti bana.