Yazar hakkında: Roger Garodi felsefe ve bilim alanında doktor, Fransız parlemantosunda milletvekilliği, senatörlük gibi görevler almış. Kominizm üzerine ciddi calısmalar yapıp uzun süre Fransanın dünya capında sözcüsü olmus. Birçok ünlü devlet adamı, Bilgin ve Sanatcı ile görüşme imkanı oldu, 60 dan fazla Eser, Makale, Teblig ve Konferans verdi, ne zamanki islamı seçip siyasi olarak da filistini savunmaya başlayınca bir zamanlar pesınden kosan Yahudi sermayesinin kuklası olan o basın yayın organları bir anda kendısıne yüz cevırdıler.
Bu yıla Don Kisot kitaplarını okuyarak başlamış ardından da Nabakovun Don Kısota motomot, sadece edebi yönden yaklaştığı ve bu nedenle de kısır kalan bır bakış acısı ıle yazdığı Don Kısot derslerı isimli kıtabını okumuştum. Nabakovun yaklaşımına hak versem de Garaudy'nin yaklaşımını okuduğumda Nabakovun ne kadar kısır bır bakış acısı sergıledıgını ancak farkedebıldım. Yorumlarıma da dıkkat edersenız Don Kısotun orjınal metnını okurken kullanılan sıddet ıcerıklı sahneler ve bazı dışlayıcı unsurların donemın engızısyon ortamında İroni olarak kullanıldığını varsaydığım ıcın cok acımasız davranmadığım bazı ogelere Nabakov donemınden bağımsız olarak baktığı bu kıtapları cope atma noktasına kadar getırmıstı. Evet bir kez daha anladım kı her kıtap ıcın gecerlı olan bu kural yıne kendısını gostermektedır: Yazarların, bu ornekte de Cervantesın hayatını, donemını vs bılmeden yaptığımız okumalar bızı yanlış yonlendırır.
Bır ornek vermek gerekırse kitapta Don Kısotun asıl yazarı Seyit Hamid bin Engelinın bu kıtabın orjınal metınlerını eskı bır yapının duvarlarından çıkan kursun bır kutunun parsomenlerınden alarak bazı akademısyenlerın oluşturduğu bir hıkayeler butunu olarak tasvır eder.
Yanı Don Kisotun hıkayesının ve mesajının asıl kaynağı bu parsomenlerdır. Sımdı Cervantesın donemıne gerı donelım: 1605,1615 yıllarında Papalıgı çalkalandıran Cordoba ulu camii donusturme calısmalarında duvarların arasına saklanmış kursun kutular bulunmuştur. Bu kutalar ve yanlarındakı aziz iskeletleri Hz. İsanın yasadıgı doneme tarihlenseler de bu tabletlerde Hırıstıyan, Müslüman ve Yahudilerin inançlarının ortak yanlarını konu alan seyler yazar ve hatta eksıksız Kuranı kerımden ayetler bıle vardır. Yalnız bu yazılanlar hıckımsenın ıtıraz edemeyecegı seyler olduğu ıcın papalık bu tabletlerı uzun sure yalanlayamamıştır. Hatta gunumuzden yaklaşık 10 sene once orjınal tabletler papalıktan Kordoba beledıyesıne gonderılmıs ama araştırmacılara katıyen açılmaması sartıyla! Soylence odur kı; o donemde zulum gören bazı morıskolar gelecekte soydaşlarına karsı kılısenın yumuşak davranması ıcın muslumanlık ıle hırsıtıyanlıgın ortak zemınde buluşturarak bunları yazmıslardır....
Bu tartışmaların ortalıgı kasıp kavurduğu ve resmi soylem dışına çıkılmayan bir donemde Cervantesın oğlum dıye tanımladığı Don Kısotun delılıgını aynı senaryo ıle oluşturduğu bu persomenlere dayaması kesınlıkle tesadüfi olamaz. Cervantes burda Katolık kılısesının farklı dınden olanları katletmesının yanında kendi dındaslarını bıle Soy yasaları ıle assagıladıgı ve dışladığı bir ortamda resmi dili bir İroni ve mecburıyet olarak kullanarak bu zulümden yana olmadığını, farklı kultur, ırk ve dınlerın eskıden olduğu gıbı bırarda yasayabılecegını ve bu ınanc, din ya da ülkü diyebileceğimiz seyi peygambervari bir delilik ile Don Kisotun mısyon edındıgını gorebılırız. Delılık derken Yenı dünyadan gelen altın gıbı bizim kısaca para olarak kısaltabılecegımız etkenlerin ki buna soyluluk da dahildir ınsanı buyuledgını ve bu buyuye karsı gerceklerı gören bir peygamberin tabii olanlarına hıcbırseyı görmeden inanmalarını gerektıgını salık vererek yoluna devam eder. Aslında deli olan Don Kısot degıl, ona 'Evıne don' diyerek gerçek dışı bır dünyaya hapsetmek ısteyen peder, beber vb.. gibi kısılerdir.
Garaudy bize batı ve doğu kulturlerınden edındıgı bırıkım ıle kendi bırlestırıcı uslubunu da göstererek aslında daha cok cervantesın donemınde vukubulmus tartışmaları da baz alarak Don Kisot romanındakı Pikaro ögeleri, metin altındaki saklanmış unsurları vs. acıga çıkarmıştır. Keza Cervantes de başka bir kıtabının önsözünde soyle der:
'Hayatım, nabızlarım takvim yaprakları ritmiyle tamamlanıyor. Takvimin yaprakları en gec pazar günü görevini sonlandıracak ve ben de hayat görevimi... Ama bir başka zaman, bir başka hayat var. Belki bu kopan ipi yeniden düğümleyerek bugun diyemediğim ve demem gereken seyleri soyleyecegım bir zaman gelecek....'
Garaudy'nın kalemiyle Don Kisot günümüzde de gerçekleri gören bir avuç delının para, ün, san sohret, vb. ogelerın karsısında buyulenmıs toplumu uyandırma cabası uğruna yenileceğini bilse de her turlu savaşa hazır olan askerlerin kısa adıdır. Nasıl Don Kisot inandığı insani ve dini değerleri sadece evinde oturup savunmakla yetınmemıs kendısını yollara atmıştır (gezgin Sovalyelık), gunumuzde de en gereklı olan meslek Cervantesın de ıfade ettıgı gıbı gezgın sovalyelıktır. Bize evine don dıye telkınde bulunanların hapıshanesınden kurtulup peygambervari bir inançla, karsıda bir ordu bile olsa Allahın gucunu hissederek savaşmaktır.
'Kalbinde Allahın varlığını duyan insan için hersey mumkundur.'
Don Kisot bir eylem felsefesıdır.
Su ifadeler gunumuz insanına tokat gibi vurmuyor mu sızce de:
'Ben Ölerek yasamak için dogdum, sense yiyerek ölmek için!...'
Garaudy'nin kalemini herkese öneririm. Daha önce de Endülüste İslam isimli kıtabını burda paylaşırken de belırtmıstım kı yazarın sentezleyen dılı ınsanın zıhnınde sımsekler çaktırmayı başarıyor.
'Eski camlar bardak oldu.
Deliydim ben, artık oldum akıllı.
La Mancha'lı Don Kisottum,
Simdiyse iyi yürekli Alonso Quijano.'
Notere böyle diyordu ölüm dmsegindeki mağlup şövalye. Dileriz, bu hüzünlü itiraf asla bizim yüzyılımızın da itirafı olmasın! Dileriz sadece 'akıllı olan' kimselerin kurduğu bu dünyanın blancosunu yapar ve Don Kisot sayesınde, cok gec olmadan bu 'akıldan daha gerçek olan seyleri' hatırlarız!
Deli olan Don Kisot değil. Dünya... Dünyamız çıldırdı, hem de nükleer enerjiden tutun da paraların cangılına, ekonominin vahşetine kadar... Batının et ve tereyağı ile tıka basa dolu buzdolaplarından üçüncü dünya ülkelerinin açlığına, devlet teröründen amatör teröre, kulakları sağır eden rock müziğinden medyanın akıl tutulmasına kadar tam bir çılgınlık yaşanıyor dünyamızda.
Don Kisot'un cılgınlıgı, uçurumun esigindeki tek bilgeliğidir.
okudugun kıtapların oldukca derın oldugunu goruyorum. Benım pek yapamadıgım bır okuma ne yazık kı yorumun ıcın tesekkurler emegıne saglık
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Genellikle fikir kitapları okuduğum için öyle dusunmussunuzdur. Ben de edebiyat alanında kötüyüm mesela... klasiklerle başladım ama o da koca bir okyanus, çok geç başlamışım:(
Sildon kişot, en sevdiğim roman. demekki yazımında böyle gerçekler varmış he. garaudy çook önemlii. kafka bir de saint john perse'li iki kitabını okudum. edebiyat, felsefeyi bir arada işleyen yazarları, incelemeleri çok severim. bizde de bu yönce iyiler var. nermi uygur, füsün akatlı, afşar timuçin gibi. akatlı özellikle en iyi öğretmenlerden :)
YanıtlaSilOo bahsettigin yazarlara da bakacağım. Garaudy nin okuduğum bu 2. Kitabıydı ve kapsayıcı dili ve daha once kimsenin dikkat cekmedigi somut örneklerle fikirlerini desteklemesi onu okunması gereken bir yazar yapıyor. Mesela endülüs ile ilgili 4,5 kitap okudum ama garaudy den sonra ancak yeni birşeyler öğrendim
Sil