Gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gezi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Kasım 2019 Çarşamba

Bilimin Öncüleri Sergisi (İstanbul Hava Limanı)

Son zamanlarda gerçekten güzel isler yapılıyor. Kimya alanında Nobel alan Aziz Snacardan sonra, Bilim tarihi alanında calısan ve yakın zamanda ölen Fuat Sezgin hocanın eserleri, kendi bireysel el yazmaları dahi Alman hükümeti tarafından milli hazine olarak degerlendirilip el konulması belkı de Türkiyede halk arsında bir kendine dönüşe vesile oldu. Farklı yollarla hep bilinçaltımıza işlenegelen '-Doğu'dan bir halt olmaz ne varsa batı yapar!' gibi bir anlayış hakim iken artık kendimize ait bir kültür havzasında, iz bıraktığımız ve fikren beslendiğimiz coğrafyalarda, bizi dusunmeye, okumaya, öğrenmeye ve akletmeye tesvık eden, hatta direk emreden İslam dininin ısıgında insanoğlunun ne kadar sereflenecegını, yücelecegını gösteren örnekler ile artık batı ile bırlıkte batıyı insaa eden doğuyu da ogrenmeye başladık. Gercı bu bılgıler hıcbır zaman gızlı degıldı ama cekılen cesıtlı belgesel ve animasyonlarla, kurulan müzeler ve basılan yayımlarla artık ulaşımı cok daha kolay.

1 Ekim 2018 Pazartesi

Saraybosna-1

Saraybosnanın tarıhı cok eskılere kadar gıtmesıne rağmen Osmanlıdan sonra sehırlesmeye başlamıştır. Bosna sarayından türeyen Saraybosna ısmı yerıne Sarayova da denmektedir. Saraybosnada gezecek cok yer var. Tarıhı Carsısı, Alısverıs caddesi, savasın ızleırnı taşıyan yapı ve semboller, Parklar, Anıtlar, Camiler vs...

Bir an önce resimleri sırayla eklemeye başlayayım yoksa Saraybosna da dıger bazı sehırler gıbı yazılmadan kalacak:

Kovaci Sehitligi:

Sehitlik aslında sadece bir sembol. Aslında Saray Bosnayı gezerseniz farkedeceksınız kı bos bulunan her toprak parçası sehtlige cevrilmis. O kadar cok sehıt var kı o 3 senelik savaştan arta kalan ınsanlar cenazelerını defnedecek mezarlık bulamayınca parklara bahçelere gömmüşler yakınlarını. Bir soluklanayım diye oturduğunuz bır parkta etrafınıza bakarsanız mutlaka bir kac mezar görürsünüz.

7 Eylül 2018 Cuma

Meryem ile kısa bir Viyana hatırası

Maputodan eve dondukten sonra kısa surelıgıne Vıyanaya gitmem gerekıyordu. Meryem hala ana kuzusu oldugu ıcın onu da aldım yanıma. Büyük oğlanları ise babada bıraktım.

Rotamız: Malaga’dan Viyana’ya, yol 3 saati geçiyor. Kucakta bebekle dar koltuklu ve suyu bile yanında pos makinesiyle satan hostesler eşliğinde eurowings havayolu ile bu yol nasıl geçer diye kara kara düşünürken Allah yardımıma koştu elh: koltuğum 3 koltuklu bir sıranın koridor tarafına bakıyordu, yanım tabiki dolu. Benim oraya oturduğumu görünce yandaki cok medeni İspanyol gençler hemen hostesi çağırıp fısır fısır konuşuyorlar, tabi ben konunun yer değiştirme olduğunu anlıyo...rum. Yanımdakiler islam düşmanlığından mı, yabancı düşmanlığından mı yoksa Bebek, çocuk düşmanlığından mıdır bilmem başka yere geçmişlerdi. Onlar yanımdan kalkarken ben de teşekkür ettim.

6 Eylül 2018 Perşembe

Mozambik: Maputo

Cape Towndan Johannesburg aktarmalı olarak Maputoya doğru yola çıktık. Vasko de Gamayı ve Portekiz’i Mozambik’i sömürgeleştirdi diye sevmediğini söyleyen Bob Dylan ın Mozambik isimli şarkısı eşliğinde...


Biraz Tarih:

Batı işgalinden önce Arap bir Seyh olan Musa Bin Mbiki aracılığıyla arap coğrafyası ıle ticaret yapan bölgenın ısmı seyhın adından 'Mbiki' den türeyerek daha sonraları Mozambik olarak anılmıştır. 1498 de Vasko de Gama Mozambige ugramıs ve batının ilgisi altın bulma ümidi ile bu topraklara kaymıştır. Batı tarafından kotu muamele gorup köle olarak alınıp satılan Kolonı devletı Mozambık ancak 1975 de Samora Machel başkanlığında Mozambık Halk Cumhurıyetı ismi ile Komınıst bır devlet olur. Tam 11 sene sonra 1986 da hala nedenı açıklanamayan bır uçak kazasında hayatını kaybeden Samora Machel ülkede hala daha bir Önder olarak anılır. Machelın ölümünden sonra devletin Marksist kanadı daha da güçlenerek  tüm Endüstri kamusallaştırılıp Küba, Sovyetler ve Dogu Almanya gibi kominist ülkelerle işbirliği yapılmıştır. Hatta simdilerde bile Mozambik radyolarını acıtgınızda Küba esintilerini yakalarsınız... Avrupalı kalıfıye personel ve yatırımcılar ülkeyi terk edınce ülke ekonomisi ciddi zarar görmüş. 1976 yılında başlayan ic savaş 16 sene sürmüş ve 90 senesınde yapılan Anayasa degısıklıgı ıle Komınıst tek partılı düzenden, demokratik cok partılı düzene gecılmıs ve 92 senesınde ic savaş sona ermıstır

3 Eylül 2018 Pazartesi

Cape Town: Ümit Burnu

Yıl 1488 Bartolomeu Dias tarafından bulunduğu iddia edilen ve aslında Afrika’nın en uç noktası da olmadığı halde en uç nokta diye pazarlanan yer burası: Ümit burnu.
Yıl 1497 Vasko de Gama tarafından Afrika’nın yaklaşık 2 saat daha ilerisinden yani asıl en uç noktasından dolanarak Hindistana geçiş yolunun keşfedildiği iddia edilir tarih kitaplarında.
1470 tarihinde ölen Piri Reis ise çoktan Amerika’nın, Afrika’nın ve hatta Antarktika’nın bile ayrıntılı resmini çizmiştir ama ...tarih kitapları bunu yazmaz.
Demem o ki Endülüsden çaldıkları bilgileri kendi özel buluşları gibi yutturdular ya millete!!! İşte bu Ümit burnu da Afrika’nın en uç noktası diye pazarlanırken 2 saat yol daha gidemeyecek olan turistleri düşünmüş olsa gerekler. Şimdi cape Town gibi kalabalık bir yarım ada şehrinde getirecekleri turist ile 2 saat daha uzaklıkta olan ıssız bir yere getirebilecekleri turist sayısı aynı mı? Adamlar ülkeyi pazarlamayı çok iyi biliyorlar.
Doğası muhteşem, eyvallah.... ne varsa zaten doğal olanda var. Sık çalılıklar ve içlnde birçok havanın yaşadığı bir doğal koruma alanı (park) burası. Babunlar (bir maymun türü) belki yiyecek birşeyler verirsiniz diye sizinle birlikte ilerlerken deve kuşu ve diğer hayvanlar ise insanlardan uzaklaşmayı tercih ediyorlar.
Yolun sonunda vardığınız Ümit burnu ise, ticaret yollarını kapayan Osmanlı’dan dolayı Hindistana varacak başka bir yol arayışı ile Endülüsden köle olarak zaptettikleri müslüman denizcilerin de yardımı ile Avrupalılar buraya vardıklarında o kadar sevinmişler ki ondan sebep adına Ümit burnu demişler. Taaa o zamanlardan beri tepeye kondurdukları deniz feneri ise hala tarihi eser olarak korunuyor. Bu deniz feneri cok iç kısımda olduğundan cok gemi karaya oturmuş ve daha görünür ve açıkta olan başka bir yere yeni fener yapılmış. Kayalıklardan tepeye tırmanarak görülen eşsiz manzaraya çocuklara rağmen biz de Nail olabildik elh. Yusuf zaten kayalara tırmanmayı çok istiyordu biz de buralara gelmişken bundan da eksik kalmayalım dedik ve biz de tırmandık o kayalara.

Cape Town: Safari, Penguen Sahili ve Fok Balıkları

Güney Afrika’ya (cape Town) gelip de 5 büyük hayvanı (zürafa, aslan, fil, gergedan, zebra) kendi doğal yaşam alanlarında görmeden olmazdı. Tamam kabul ediyorum bu aslında tamamen serbest yaşam alanı değildi. Gerçekten cok büyük bir alan içinde serbest yaşayan hayvanlar ama sadece aslanların bölümünü elektrikli tellerle sarmışlardı. Her hafta besliyorlarmış aslanları. Diğer hayvanlar otobur olduğu için kardeş kardeş ve serbest serbest geçiniyormuş. Fillerin önümüze geçip yürüm...esi, aslanların miskin miskin yatmasına rağmen bizi yine de korkutması vs... 4 küçük çocukla yapılabilecek kompakt bir safari oldu. Ülkenin kuzeyinde aslında gerçek, doğal ve koruma altına alınmış asıl Safari Bölgesi var. Orda aslanlar da serbestler, bir hayvan görmek için saatlerce alanı dürbünle taraman gerekebilirmiş. O Safari 4 küçük çoçukla hem yorucu hem pahalı olurdu. Safari bitiminde de cocuklar tesisin çocuk Parkında oynadılar. Gelelim fotoğraflara:

2 Eylül 2018 Pazar

Cape Town: Masa Dag, Doga Tarihi Müzesi ve Dönme Dolap

Masa Dag (Table Mountain)

Cape Town’da son gittiğimiz yer Dünyanın 7 doğa harikasından biri olarak kabul edilen Masa Dağ oldu. Adına masa dağ denmesinin nedeni üst yüzeyinin masa gibi düz olması. Çoğunlukla tepesine bulut oturduğu için her zaman çıkmak mümkün olmuyor, hatta bulut üstünü örttüğünde buluta da masa örtüsü deniyor.
Cape Townda ki son günümüzde sabah Fok balıklarını seyretmek için denize açıldığımızda beni deniz tutmuştu. Bu nedenle son günkü tüm programımızı benim yüzümden iptal etmiştik... ve ben bir kaç saat evde yatarak dinlenmiştim. Öğleden sonra kendimi toparlayınca en azından Masa Dağa çıkalım dedik ve son teleferiğe yetiştik. Masa Daga çıkış ücreti çok yüksekti, zaten genel olarak Cape Town pahalı bir yermiş. Afrika şehri ucuzdur diye düşünmeyin Cape Town bir Avrupa ya da Amerika şehrinden daha pahalı diyebilirim size.
Tepeye çıkana kadar Yahya (3) teleferiğe binme heyecanı ile cıvıldayıp durdu. Yahyaya bir araç olsun zaten herseye biner.....
Tepede koruma altına alınmış botanik bitki çeşitlerinden tutun bölgeye özgü hayvan çeşitlerine kadar bir flora mevcut. Biz cok geç çıktığımız ve kış ayına denk geldiğimiz için hayvanlarla tanışamadık ama manzara muhteşemdi tabiki. Allah’ın yarattığı ve koruma altına alınan yani bozulmamış herşey muhteşem değil mi zaten..... Suphanallah deyip 5 günlük programımızda gidemediğimiz Mandelanın hapsedildiği Robben adasını da bu Dağdan seyrettik.

Cape Town: Campany Garden

Bu ağaç da 1704 senesinden beri ayakta.
Campany Garden:

Cape Town gezimizin 2. gününde hava yağmurluydu ve biz de yazlık kıyafetlerle geldıgımız ıcın soğuk ve yağışlı olan Güney yarımkürede kapalı bır yerler gezelim de ıslanmayalım dedık. Planda Doga Tarıhı müzesini gezmek varken once Müzenın yanında bulunan bahcelerı dolaştık.

Cape Town merkezde bulunan Campany garden 1650 lerde ilk Avrupalı yerleşimcilerin gelen gemilere taze sebze yüklemek için kurduğu bir bahçeymiş. Avrupadan Hindistana gecen ticaret gemileri burda durup bahçede ekilen sebze ve meyvelerı gemılerıne yukleyıp uzun yolda kendilerine erzak yaparlarmış. İçinde güney Afrika’nın en eski armut ağacını da (1652) barındıran bahçenin en çok ilgimizi çeken yanı ortada serbest gezen ve insan canlısı olan sincap ve Kazları oldu.

Cape Town: Müslüman Mahallesi

Bu defa Rotamız Güney Afrikada bulunan Cape Town sehri. Afrika ülkesi ucuz olur diyerek dusunup oraya gıdınce yanıldığımızı farkettıgımız sehır... Yol uzun ve etekte 4 bebe varken bu yola cıkmak basta beni korkutsa da her zamanki gibi kapadım gözümü ve çıktım yola: Allah yardım etti elh.

Güney Afrika Cumhuriyetine gitmeden önce Mandelanın hayatını anlatan bir Holywood filmi seyrettim. Üstüne de Mandelayı analtan yine Batı Menseli bir kitap okudum. Hepsını daha sonra baska bır yazıda toparlayacağım. Güney Afrika Cumhuriyetine 1650 lerde ilk yerlesen Hollandalılar yerlilere karsı üstünlük sağlasalar da zaman sonra İngilizlerin gelmesi ve gücü ellerine almaları ile birlikte Afrikalı yerlılerın kölelik donemı başlamış. Zamanla kölelik kalksa bile 1990 lara kadar siyahilere yapılan zulum bıtmemıs. Yayılan savaşlarda batılıların sılah gucu olduğu ıcın yerlıler kaybetmısler.

6 Ağustos 2018 Pazartesi

Bosna - Mostar

Mostar tarihi doğu kısmında Müslümanların, batı kısmında da Hırvatların yasadıgı tarihi bir sehir. Neratva nehrı ile ayrılan bu ıkı bölgeyi Mostar köprüsü birleştirir. Sehirde cok fazla Osmanlı eseri bulunurken tas evleri ve tas doselı sokakları ıle tarihi hala canlı bir sekilde yasatabılıyor. Gunumuzde dalgıçların atlayış yaptığı Mostar köprüsünün altından akan Neretva nehri için Evliya Celebi 'İzleyeni Korku ve Merak içinde bırakır' demiştir. 1566 senesinde Kanuni tarafından Mımar Sınanın ogrencısı Mımar Hayrettıne yapırılan Mostar köprüsü Osmanlının en meshur eserlerınden biridir. Avrupada en sık zıyaret edılen anıt eserlerın basında gelen Mostar koprusu Unesco tarafından da Dünya Mirası listesine eklenmıstır. 1990 larda Hırvatlar tarfından yıkılan Köprünun parçaları daha sonra nehirden tek tek toplanarak Türkiyenin de içinde bulunduğu bır organızasyon tarafından terkrar ınsa edılmıstır.

Saraybosnadan arabayla Mostara vardığımızda öncelıkle Mostar köprüsünün bır tarafından dıger tarafına doğru carsı ve dükkanların arasından yürüdük. Mostar koprusu basamak seklınde yapıldığı ıcın bebek arabasını kopru basındakı bır dukkana emanet bıraktık. Tas doselı tarihi küçük sokakların her bir kosesıne dukkanlar açılmış olan yolda yürümek 4 çocuklar bazen zor olsa da bosnak ınsanının sıcak kanlılığı ve yardımı sayesınde çocukları kaybetmeden yürüyüşümüzü tamamlayabıldık.

26 Temmuz 2018 Perşembe

Balagay Tekkesi Bosna

Bosnada ki 3. günümüz bayağı hareketlı gectı. Daha önce yazdığım gıbı Saraybosndan yola çıkıp önce Konjic daha sonra da Pocitel isimli iki tarihi sehri gezdik. Simdi ise Mostar yolunda Osmanlıdan kalma Bektasi Balagay Tekkesinde idi sıra.

Balagay Tekkesi Fatih sultan mehmet zamanında 1465 senesinde Osmanlı bunyesıne katılıyor. Bosnaya oldukça yogun yatırım yapan Osmanlı, Mostara yakın bır bölgede Neretva nehrinin onemlı kollarından bırı olan Buna nehrının dogdugu yere ise o donem Osmanlıda Yenıcerılerın de bağlı olduğu bir Bektasi Tekkesi kurdu. Bulundugu harika Doga içerisinde ibadet edenlere huşu içinde tefekkür etme imkanı sağlayan bu doğal guzellık ıcınde kurulan Tekke, günümüzde Naksibendi tarikatı tarafından kullanılıp aktif olarak yasamaya devam etmektedir. Turistler cok yoğun bir sekilde ziyaret ettikleri için gezerken tefekkür etme imkanınız pek olmuyor. Bu tarz tarihi ve kültürel değer taşıyan ve doğal guzellıkler içerinde kurulmuş olan yerlere gıden turıstleri, Srebrenitsa gibi kimsenin rağbet etmediği akla negatif seyler getiren yerelere de gitmelerini temenni ederiz ki Hitlerden sonra gerceklesmıs olan dünyanın en buyuk soykırımı unutturulmasın....

20 Temmuz 2018 Cuma

Pocitel ve Hacı Aliya Cami

Bosnadakı 3. günümüzde Konjicden sonra yolumuz Mostara 3 kilometre uzaklıkta bulunan Pocitel'e dustu.

Pocitel 1471 yılından ıtıbaren yaklaşık 400 sene boyunca Osmanlı hakimiyetinde kalmış tıpık bır Osmanlı sehrıdır. İcınde ınsaa edılen Camı, Hamam ve Medrese gibi yapılara bir merdivenden çıkarak ulasabılıyorsunuz. Daglık olan bölgeye bız çıkarken yorulduk ama Osmanlı devletı daha Avrupada tuvalet, banyo gıbı seyler yokken buraya Nıretva nehrinden aldığı suyu dağın tepesine kadar cıkartarak Hamamlar kuruyormuş. Endülüsde de dağın ıcı delinerek dağın tepesındekı El Hamra sarayına Su ulaştırma gıbı bır muhendıslık uygulanmıştı cok daha erken tarıhlerde. Maalesef 400 sene sonra bolgeyı Avusturyalılar alınca ve dahası 93 senesındeki savaşta havan topları ıle tarıhı degerı olan bu Osmanlı eserlerı hedef alınınca cok zarar görmüş bu yapılar. Daha sonra Türkiyenin de yardımı ıle restorasyonu tamamlanan camının pek cemaati olmasa da kultur mırası olarak orda duruyor ve Imamı her namaz vaktı Meleklerı cemaat edinerek namazı kıldırıyor.

19 Temmuz 2018 Perşembe

Bosnada Tarih kokan Sehir: Konjic

Bosnanda 3. günümüzde Saraybosnadan Mostara doğru yol çıktık. yol üzerinde cennet misali doğayı seyrederken aynı zamanda da aralarda tarihi yerlere de uğradık. Bosna ve Hersek bölgeleri arasında bulunan ve yaklaşık 4 bin sene öncesine kadar giden tarihi ile Konjic sehri tam olarak size Osmanlı dönemini yasatan bir sehir diyebiliriz. Özellikle 1682 yılında Osmanlı tarafından  yaptırılmış olan Konyic koprusu 2. dünya savasında almanlar tarafından yıkılsa da yakın zamanda Tika tarafından tekrar onarılarak bu tarihi eser insanlığa tekrar kazandırılmıştır. Özellikle uzun süre Neretva nehrinin iki tarafını birleştiren tek köprü olması Konjic koprusune stratejik bir önem kazandırmıştı. Ozellıkle Osmanlı Turası altında çocuklarla fotoğraf cektırmek insanı gururlandırıyor. Doguda ve kendı ıcınde bır cok kısısel çıkar pesınde kosan hainlere rağmen Osmanlının Bosnaya kadar gelıp Islamı ordakı halka sevdırmesı ve kazandırmış olması cok güzel de gunumuzde o zamanlar yaptığımız hatalardan ders alıp öyle yola devam etmemiz lazım.

6 Temmuz 2018 Cuma

Kanayan Yaramız Srebrenica!

Bosna'da 2. gün rotamız Srebrenıca ıdı. Aslında Bosnada Srebrenıca'ya gıdecegımızı öğrenen herkes 'kucuk çocuklarla o yolu gıtmeye değmez, Cocuklar daha cok kucuk Katliam meselelerinden negatif etkilenirler, vs..' diye tepkıler aldık. Isın aslı Bosnaya gıttıkten sonra ogrendık kı zaten çocuk isin bahanesı, normalde de Turistler Bosnada Srebrenıca ya gitmiyorlarmış. Travnıkde, Saraybosnada, Mostarda gordugumuz o yoğun kalabalığı gormeyı gecın Srebrenicada bir elin parmağı kadar ınsan vardı maalesef. Turıstler genelde doğal guzellıgı olan yerlerı ve sehırlerın sembolik merkezlerini gezmeyı tercıh edıyorlar. Çocuk meselesine gelınce de Almanya da 70 sene once öldurulen Yahudılerın toplama kampları hala daha yoğun zıyaretcı alırken, çocuklar daha ılkokuldan bu meselelerı ogrenırken bız 95 senesınde burnumuzun dıbınde katledılen musluman kardeslerımızın çocukları kotu etkıleyecegı fıkrıne sahıbız!

Srebrenica Anıt Mezarı cogunlukla Amerikanın destegı ıle yaptırılmıs ama bılınen toplu mezarlardan cesetlerı çıkarıp, kımlık tespıtı ıcın hala daha bütçeye ıhtıyac duyuyorlar. Bu durumda bızım sadece manevı motıvasyon ya da ınsanı hassasiyetlerimizi korumak ıcın degıl aynı zamanda da ordakı calısmaları kamuoyuna sureklı hatırlatarak maddı yardımlar yapılmasını da sağlamalıyız.

22 Haziran 2018 Cuma

Madrid Buen Retiro Park ve Oy verme Macerası

Normalde oy verme hıkayemızı yazmam cunku pek maceralı geçmez. Ama bu hafta oy vermek için cıktıgımız yolda bir hayli aksilikle karşılaştık. Bulundugumuz yere en yakın oy sandığı Madrid'de idi. Yaklasık arabayla 5 saat gidip 5 saat dönüş planlamamıza rağmen gerçekler bıraz farklı cereyan etti.

Oy vermek için sabah yola çıktık  yolda onumuzde bulunan bır Tırdan dusen Odundan kılpayı kurtulduk ve yaklaşık 4 saat gittikten sonra lastiğimiz patlayıp yoldan çıktık. Ciddi bir kazadan ucuz kurtulduk. Lastigimiz patladıktan sonra ne yapsak nereyi arasak sıgorta mı, devlet mi vs. derken arkadan Otobahn yol bakım gorevlısı geldı. Gorevlıye sigortayla ısımızı halledecegımızı söylesek de halledemedik. Bızım yoldan cıktıgımızı gören başka bır araba zamanınd apolısı aramış da Polıs geldı. Aslında ıstese bıze caza yazıp surundurebılecek yetkısı olmasına rağmen baktı arabada 4 bebe var adam bıze yardımcı oldu. Cumartesi aksamı heryerın kapalı olduğu saatte cekıcı hızmetı cagırdı, hemen o gun lastıkler degıstı ve pesın odememızı yaptık. Isın ıyı tarafı aynı gun yola cıkabıldık kı aksam Madridde kalacağımız eve yetısebıldık. Yolda çocuklar bıraz huysuzlansa da ıyı ıdare ettıler elh.

11 Haziran 2018 Pazartesi

Bosna: Travnik

Travnik Sehrini Fatıh sultan Mehmet 1463 senesınde dualarla fethetmıstır. Bosnanın merkezıne yakın Lasva nehrının gectıgı güzel bır sehir. Daha once de yazdığım gıbı Bosna oyle güzel bır sehır kı cennet gıbı... Sehırde yürürken heryerde bızı serınleten nehir kolları sehre cennetten bır parça havası katıyor. Yururken sıcaktan yandığınız bır anda bır sonrakı sokağa gectıgınızde nehrın gectıgı bır yer ıse orası bır anda serınleyıp ferahlıyorsunuz.  Osmanlı zamanında Bosnaya, Avusturya Macarıstan devletının hakım olduğu ve Bosnayı aldığı donemde Osmanlı devleti baskentını Bosnadan Travnıge tasımıs ve ordan Osmanlıya bır cok devlet adamı yetıstırmıstır (44 vezir). Travnik'e Vezırler sehrı de deniyor bu nedenle. Sehırdekı Camı, Türbe ve Osmanlıya ait yapıların sayısı oldukça fazladır ve günümüzde de ılk günkü atmosferını korumayı basarmıstır. Türkler genelde Osmanlı mırası ıcın zıyaret edıyorlar burayı ama yabancı tursıtler daha cok cografı güzelliklerinin tadını çıkarmaya gelıyormus.

Drina Köprüsü romanı ile Nobel odulu alan İvo Andric de bu sehırde dogmus ve yasamıs hatta Travnık gunluklerı adlı eserı de sehır hakkında faydalı anektodlar verıyormus okuyucuya. Kısmet olur da kitabı bulabilirsem okuma listeme ekledim.

6 Haziran 2018 Çarşamba

Bosna: Yesil Park (Vrelo bosne)

İgman dağları etegınde Bosna nehrinin kaynağı olan bölgede bu güzel parkı zamanında özel dinlenme yeri olarak Tito yaptırmış. Cuzi bir ücret ödeyerek gırdıgınız Park'ın guzellıgı ıle tum yorgunluğunuz gıdıyor. Hele bız... Oncekı gun 4 saatlık uçak yolculuğu sonrası gece arkadaşta kalıp sabah erkenden tekrar havaalanına gıdıp bosnaya uçtuk. Daha valizleri kalacağımız yere bırakmadan direk Tüneli gezdik. O kadar yorgunduk kı Yesıl Park bıze de çocuklara da cok ıyı geldı. Bayagı uzun vakıt gecırdık bu Parkta. Cocuklar Kazları seyredip orda buldukları çocuk parkında uzun uzun oynadılar. Hanı yesıllık ve doga guzellıkler ıcınde dınlenelım dedıysek de çocuklar soz konusu olunca dinlenmek lugatlarında yoktur. Hababam tepındıler çocuk Parkında.

Allah bu memleketı oyle güzel yaratmış kı sankı cennetten bır parça... Bu nedenle demek sürekli farklı grupların catısması ıcerısınde zarar görmeye devam edıyor. Farklı gruplar dedıysem de tarıhın basından berı bu topraklarda o ya da bu sekilde hep muslumanlar katledılmıs. Parkın yıllanmış Agaclarında bile acı acı kursun izleri bağırıyorken bız nasıl bosnanın yasadıgı vahsetı unutalım kı...

31 Mayıs 2018 Perşembe

Bosna: Savasın Seyrini değistiren Tünel

Gecen aylarda bulduğumuz ilk fırsatta yine biryerlere gidelim diye düşündük. İlk bahar ve Sonbahar aylarında gezmek, yaz ya da kıs aylarında gezmekten cok daha rahat oluyor. Hele etegınızde 4 kucuk çocuk varsa. Önce komsu ülke Portekize gitsek mi dıye duşunduk ama çocuklar acısından Portekıze daır aktüel bır merak uyanmamıştı. Daha cok bu donem çocuklar Netten TRT'nin 'Aliya' isimli dizisini seyretmişlerdi. Ozellıkle Yusuf 8 yasını gectı. Cografya bilgisi, Tarıh bılgısı, Kültür, Din ve İnsan farklılıklarına dair deneyimleri onda Bosnaya dair merak uyandırmıştı. Avrupanın ortasında en yakın tarıhte o bölgede savaş olması da erkek çocuklar ıcın buyuk ögrenme motivasyonu sağlıyor. Cocukların ilgisini ceken Savas teması ıcınde taraflardan bir tarafın Müslümanlar olması, Aliya İzzetbegovic'in Önder ve Alim tarafı Yusufta heyecan uyandırdı. Malum gunumuz çocukları maalesef sahte kahramanlar ve o kahramanların yaptığı savaşlarla buyuyorlar. Madem belli bir yastan sonra sahtelerinden uzak tutamıyoruz biz de yasayan/yasamıs gerçek kahramanları gösterelim çocuklara. Ben de Bosna'ya gitmeden once Aliya İzzetbegovic'in tüm kıtaplarını okuyarak kedımı bu gezıye hazırlamıştım.

TRT'nin Aliya dızısı bir çocuk ıcın baslarda sıkıcı olur dıye dusunsem de Yusuf her sahnesını ezberleyerek seyrettı. Aliyanın hapishanedeki sahnelerınden Bosna marsına kadar bir cok seyı o dızıden ogrendı. Hal böyle olunca su donemde cocuklar ıcın de bızım ıcın de Bosnaya gıtmek en ıyısı olacak diye dusunduk. Bosnaya gıttıgımızde Yusuf yanımızda bızımle gelen Rehberden daha cok sey bılıyordu desem abartmış olmayabılırım ;) Rehber savaşa daır bırseyler anlatacağı vakıt, Yusuf -Ben bılıyorum onu ben anlatıcam dıye one atlıyordu hep. Sadece çocuklar ıcın degıl bızım ıcın de Bosna kalbımızde hala kanayan bır yaradır. Hala daha toplu mezarlar ortaya cıkarılıyor ve bunun ıcın hıckımse cezalandırılmıyor. Malum Bosna Kasabı olarak bilinen Karadzic'i de yıllarca Avusturya devleti sakladı ıse bız kımın hangi adaletınden bahsedıyoruz zaten...

24 Mayıs 2018 Perşembe

Afrika’da ki İspanya sehri 1 : Ceuta

Ceuta İspanyanın kuzey afrikada bulunan 2 kucuk otonom sehrınden bırıdir.. Yunan ve Roma hakımıyetını görmüş olan Sehır, Vandallar, Bızans ve Batıgotlardan sonra Arap hakımıyetıne gırmış ama Endulusun dusmesı ıle bırlıkte Ispanyolların hakımıyetıne gecmıstir. Nasıl İspanyada ki Cebeli Tarık boğazına İngilizler el koymus ise, Kuzey Afrıkanın en uc noktası olan Ceuta'ya da İspanyollar taaa 16. yüzyılın basından beri el koymuşlar. 1956'da Fas İspanyadan ayrılınca Ceutayı gerı ıstese de ancak o bolgeyı Otonom bölge olarak kabul etmekten başka caresı kalmamış ıkı tarafın da.

Kuzey Afrikadasınız ama İspanyol toprağındasınız. Fas hala daha Ceutayı İspanyadan geri istiyor. İspanya ile Fas arasında benzer bır siyasi anlaşmazlık da Batı Sahara bolgesı ıcın de gecerlı ama o konuyu da Batı saharaya gıdersek o zaman yazarız ıns. (Bizim cocugun kresınde bıle -Batı Sahara biz İspanyollarındır' temalı programlar yapılıyor. İspanyollar ıcın aslında onemlı bir konu)

14 Mayıs 2018 Pazartesi

Mavi sehir Şafşavan

Fas'ta ki son gunumuzu de Safsavan sehrını gezerek gecırmek ıstedık. 3. gün gündüz Fez'i gezip
aksam yola Safsavana doğru yola çıktık. Fas'a kendı arabamızla gitmiştik. Aksam yola cıktıktan sonra yaklaşık 4 saat sonra vardık Safsavana. Vardık varmasına da Fes-Safsavan arasındaki yol dıye tabır ettıgımız toprak alan cok kotuydu. Fas'ın dıger turıstık sehırlerı arasındaki Otobahnlar ne kadar güzelse Fes-Safsavan arasındaki yol o kadar kotu ıdı. Tek sorun yolun kotu olması degıl tabı. Kotu bır yolda yavaş yavaş gıdersın yine. Yol tek serıt ama cıft yön, kenarları uçurum ve bız gece yola cıktıgımız ıcın bızım gıbı gece yolculuk eden ve karsı yönden gelen bır suru Tır ve Kamyon ile uçurum kenarında kornalar eslıgınde burun buruna geldık. Normalde bızım veletler gece araba yolculugunu sevmezler ve hep aglardı ama bu defa Allah o zor yollarda yardım ettı de bır de arkada 4 bebenın sıkıntısını yasatmadı elh. Bır de arada sırada ıcınden gectıgımız köylerın Kahvehanelerınden gece vaktı yürüyerek donen ınsanları görmek de ayrı bır sorundu. Insanlar uzun yolları yürüyerek kahveden köye donuyorlar ve bız yolda gıderken önümüzde adam var mı yok mu anlayamıyorduk. Mübarek hepsı de yolun ortasından yuruyup sonra nıye yoldan gecıyorsun dıye bıze el kol yapıyorlardı ;)