1 Mart 2022 Salı

Metod Üzerine Konusma - Descartes / Fizik ve Felsefe - Heisenberg

Kitap: Metod Üzerine Konusma

Yazar: Rene Descartes


Kartezyen Felsefenin babası Descartes, zamanında yasanan sıyasal ve teolojık tartısmalara karsı kendi icine dönerek bir Metod olusturup dusunme serüvenine devam etmesinin yazıya dökülmüs hali bu kitap. Aslında cogu zaman pek önemsemesek de herseyde oldugu gibi felsefede de söylenen seyden daha önemli olan kisinin kullandıgı Metoddur. Cok kabaca özetlersem : Descartes önce herseyi degilleyerek kendi icine dönmüs ve varlıgının tek kanıtı olan düsünme mefhumundan hareket etmis. Ruyalarmızda düsündügümüz madde (beden, evren) farklı olabildigine göre maddeden degil, düsünme üzerinden yola cıkabılırız ancak. Düsenebildigimiz seyler mutlaka bizden daha üstün degildir cunku onları biz olustururuz ama Tanrı dusuncesı bizi astıgına göre mutlaka bir Tanrı vardır. Eger Tanrı varsa bizi koydugu bu evren de gercek olmalı cunku Tanrı Dusunebilen Mahlukunu asla kandırmaz. Burdan hareketle Descartes madde ve Ruh ayrımı (ben-evren) olarak bildigimiz düalıst, Kartezyen felsefeyi Avrupaya sokuyor ve onun yaptıgı bu etkıden sonra artık batı felsefesı bu kartezyen ıkılıgı uzun sure asamıyor. 

Gelelim yazarın Metoduna. Yazar hayatı boyunca daha cok Avrupa ülkelerini gezip sıradan insanların arasında yol üstündeki konaklarda, bazan üniversitelerde, felsefe yapan arkadaslarının yanında, daha cok da yalnız kalarak vs. uzun seyahatleri sırasında dusunmeye fırsat buldugunu soyluyor. Kendisine düsünmesinin önüne gececek, yani zaman kaybettirecek her türlü seyden kactıgını ve sahip oldugu tüm vaktı bu ıse ayrımak ıstedıgını soyluyor. Bir yerden sonra kendisini cok ıyı anladgıını zannettıgı kısılerın bıle yaptıkları sohbetın hemen ardından kendısının asla kastetmedıgı seylerın kendı adına yayıldıgını farketmesı uzerıne kitap yazma meslegi olarak ifade ettigi yazarlıga bir nevi mecbur kaldıgını soyler ve kendısının yazmadıgı ve kendı adına anlatılan hıcbırseyı kabul etmememizi de soyler. Burda aklıma (zavallı!) Kuhn geldı. Bilimsel Paradigma kavramını ilk kullanann ve tanımlayan Kuhn, daha kendısı yasarken kendi ortaya attıgı kavramın yıne kendısı adına 50 degısık anlamda kendısıne atfedıldıgını gorunce ve tum ıtırazlarının bosa oldugunu farkedınce o kavramı bır daha hayatında hıc kullanmadı. Daha yasarken fılozofların, bilim adamlarının, din adamlarının, hatta ilahi metinlerin vs... soyledıklerı ve yazdıkları manupule edılebılıyorsa  gerisini siz düsünün!!!! (Bu noktada metod kavramı altında dusunursek karsılastıgımız herseyı anlamak ıcın 'Gramer'ın tasıdıgı önemi vurgulamk ısterım)

Velhasıl Descartes önce herseyi degilleyerek, silerek basladıgı bu metod ile sahip oldugu tek gercek aktıvıte olan Dusunceyi, ordan da Tanrıyı, ordan da maddeyi bularak ruh ve madde ayrımı yaptıktan sonra, sonuc olarak Matematık bilimlere varmıstır. Descartes universite yıllarında zatüre gecirdigi icin ona özel olarak derslere gec gelmesıne izin verildiginden dolayı hayatı boyunca gec kalkmaya alısmıs. İsvec prensesinin daveti üzerine gittigi İsvec sarayında tabiri caizse orda zorla tutulmus ve hatta ordakı ıkametı boyunca kendısıne zorla yazdırıldıgı tahmın edılen ve Dekarta hıc uymayan kitaplar yazmıstır. Her sabah 5 de prensese ders vermesı ıstendıgı ıcın isvec sogugunda her sabah 5 de kalktıgından tekrar zatureye yakalanıp orda ölmüs.

Herkese iyi okumalar


Kitap: Fizik ve Felsefe

Yazar: Werner Heisenberg 


Kuantum Fizigi denince 'Belirsizlik İlkesi' ile ilk akla gelen bilim insanlarından olan Heisenberg bu kitabında Felsefe ile son Kuantum  deneylerini karsılastırarak bir sonuca varır. Felsefe derken aslında yunan fılozoflarının tum birikimlerini dogudan aldıklarını özellikle vurgular. Hicbir zaman dusunce tarıhı bize ögretildigi gibi Yunanda baslayıp Avrupada tekrar dırılmıs bır kurgu degıldır. Heisenbergin bunu birkac kez vurgulamıs olması ozellikle dikkatimi cekti. Aristo Felsefesinden Descartese ordan Kant ve gunumuze gelerek bazan filozofların sadece düsünerek, bizim gunumuzde deneysel yolla  kesfettigimiz halde inanmak ıstemedıgımız bir cok seyi ortaya koyduklarını gösterir bize kitapta. 

'Ne olursa olsun Antik Felsefenin doga hakkında deneyler yapmaksızın ulastıgı bir cok ifadeleri doga bilimlerinin bu günkü ifadelerine hayret edilecek ölcüde yakınlasıyor.' S: 57

Heisenberg Atomun etrafındakı bir parcacıgın, foton, elktron vs. hem zaman hem de uzay olarak nerde olduklarını aynı anda bilemeyiz diyerek ünlü Belirsizlik ilkesini ortaya koyan kısıdır. her ne kadar Einstein sadece simdilik bilmiyoruz demis olsa da gecen bunca zaman sonra yapılan dıger deneylerden sonra kuantum dunyası daha anlasılır olacagına tersıne  belırsızlık ılkesınden cok daha sok edıcı sonuclarla karsılastık. Burda haklı olarak Heisenberg Dil sorunundan bahseder. Newton mekanıgıne aıt olan kavramları kullanarak Kuantum dunyasını anlamaya calısmamız problemın ana kaynagıdır dıyor Heisenberg. Mumkun oldugunca klasık fizigin kavramlarını bırakmamız gerektıgını soylese de bu degısıklıgın hem bilim dunyasında hem de toplum ıcınde kolay kabul edılemeyecegını de itiraf eder. Bu noktada Heisenbergin yanlıs kullandıgımız kavramlara Varlık 'Existenz' kavramını örnek vermesı oldukca ironiktir. Bu günlerde okuduğum Garaudy nin Deskartesci 'Varlık' kavramının zihnimizi manupule edip sınırlayan bir kavram oldugunu iddia etmesi ila ardarda okuyunca bu konu üzerine egilmek gerektigini anladım. 

'Doga bilimi, dogayı kendi aslında oldugu gibi yorumlayıp acıklamaz. Bilim, doga ile bizim aramızdaki ikili oyunun bir parcasıdır. Doganın koydugumuz soru ve yöntemlerden etkilenen tutumudur.' S: 62

Mesele sudur kı; Kuantum ile (daha cok Öznenin gerceklıge katılımı ile) cöken metaryalıst anlayısın savunucusu olan bilim cevrelerinin ne yapıp edip deneyleri yine metaryalist bir cerceveye sokma cabalarını yererek 'bizim yapmamız gereken hakıkatı oldugu gibi kabul etmektır, hakıkatı kafamızdakıne uydurmaya calısmak degıl' dıyerek meslekdaslarını elestırır.  

'Kuantum Teorisine karsı cıkanların hepsı bir noktada birlesiyorlar. Onların kanısına göre arzu edilen durum, klasik fizigin realite tasarımına ya da metaryalist felsefenin ontolojisine dönmektir. Yani en kücük parcaları, biz onları gözlemleyelim ve ya gözlemlemeyelim, tıpkı taslar agaclar gibi objektif tarzda varolan objektıf, real bir dünya tasarımına dönmek gereklidir. Ne var ki bu olacak is degildir, ve ya özellikle Atom olaylarının niteligi bakımından tam olarak mümkün olmaz. Atom olaylarının aslında nasıl olmaları gerektıgı hakkında arzular beyan etmek bizim isimiz degildir. İsimiz ancak bu olayları anlamak olabilir.' S: 115

Özellikle Yukardaki kitapta özetledigim gibi Deskartesin kesin olan evren ve ben ayrımı ile insaa edilmis zihinlerimize artık kuantum dunyasının 'ben'in 'evren'e dahil olusu ve etkilemesi ile descartesin kartezyen felsefesi de onun insaa ettigi bilim anlayısı da degismistir. 

Son olarak Heisenberg kitapta bilim adamının politik olması gerektiği, bilimsel gelişmelerin kötüye kullanimi ile ilgili toplumu uyarip aktif olmasi gerektigi yonunde bir bolum de eklemis ki bu satirlari okuduktan sonra ortalikta dolanan Heisenbergin Atom bombasını daha önce yapabildiği halde bunu dònemin hakim güçlerinden gizlediği soylentisi telrar geldi aklima. 

Ayrıca bu kitabı 76 senesinde ceviren Yılmaz Öner Hocayı da dipnotlardaki ve acıklamalardaki katkıları sayesınde bu kadar gec tanıdıgımı farkettim. Özellikle 'Grundlagen zur topologie der Zeit' isimli calısmasına gönderme yaparak bir cok konu üzerine orjınal calısmalar denemıs bir türk fikir insanının en azından o yıllardaki zorluklar hesaba katılırsa ülkemizde daha cok bılınmesı gerekirdi diye dusundum.

Herkese iyi okumalar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlariniz icin