Son zamanlarda gerçekten güzel isler yapılıyor. Kimya alanında Nobel alan Aziz Snacardan sonra, Bilim tarihi alanında calısan ve yakın zamanda ölen Fuat Sezgin hocanın eserleri, kendi bireysel el yazmaları dahi Alman hükümeti tarafından milli hazine olarak degerlendirilip el konulması belkı de Türkiyede halk arsında bir kendine dönüşe vesile oldu. Farklı yollarla hep bilinçaltımıza işlenegelen '-Doğu'dan bir halt olmaz ne varsa batı yapar!' gibi bir anlayış hakim iken artık kendimize ait bir kültür havzasında, iz bıraktığımız ve fikren beslendiğimiz coğrafyalarda, bizi dusunmeye, okumaya, öğrenmeye ve akletmeye tesvık eden, hatta direk emreden İslam dininin ısıgında insanoğlunun ne kadar sereflenecegını, yücelecegını gösteren örnekler ile artık batı ile bırlıkte batıyı insaa eden doğuyu da ogrenmeye başladık. Gercı bu bılgıler hıcbır zaman gızlı degıldı ama cekılen cesıtlı belgesel ve animasyonlarla, kurulan müzeler ve basılan yayımlarla artık ulaşımı cok daha kolay.
27 Kasım 2019 Çarşamba
15 Ekim 2019 Salı
Hz. Muhammed - Tolstoy

Tolstoydan bize Musluman olduğunu dusundurten ve kımsenın ınanacagı dını secemedıgı o donemde yazdığı 2 ana cumle:
'Muslumanların Allahtan başka ilahı yoktur ve Muhammed (sav) O'nun peygamberidir. Burada hiçbir Muamma ve Sır yoktur.'
'Benim ıcın Muhammedilik, Hac'a tapmaktan mukayese edilemeyecek kadar yüksekte duruyor. Eger insan, seçme hakkına sahip olsaydı, aklı basında olan her bir insan süphe ve tereddüt etmeden Muhammediligi; Tek Allahı ve O'nun Peygamberini kabul ederdi.'
Karen Armstrong'un Hz. Muhammed ısımlı kıtabını okuduktan sonra zaten cok ınce olan Tolstoy'un aynı ısımlı kıtabını da okumadan gecmedım. Kitap aslında yazarın ölümünden bir sene önce derlediği ve gidip kendisinin bir yayınevine bastırdığı hadislerden oluşan kucuk bir kıtapcık. Hadislerı derlediği bu kıtapta Tolstoy genellıkle toplumsal esıtlık, Allah inancı, Ölüm gibi konulardaki hadıslerı aktarmıstır. Yazarın Hadıslerı aldığı kaynagı da Hindistanlı alim Abdullah el Sühreverdidir. Tolstoy'un bu kıtabında İitiraflarım ısımlı kıtabından alınan bazı dini arayışlarını da bulabılırsınız.
Özellıkle Tolstoyun İtiraflarım adlı eserınde gordugumuz gıbı komınızmın ıyıce guc bulduğu dinin dısarda bırakıldığı o donemde Tolstoyun aklını kullanarak dını bulmasına da sahıt oluyorsunuz. Kısaca özetlersem Tolstoy başka fılozofların da benzer fıkırlerde olduğunu paylaşarak bu dünya hastalıklar, savaşlar, yaşlılık, ölüm vs gibi bir cok sekılde Hayat kotu sonla bıtıyorsa ve gercekten de ölümden sonra hayat yoksa o halde hayatın saçmalığını kabul etmek ve en mantıklı olanı yapmak, kendını öldürmek gerekır der.
1 Eylül 2019 Pazar
Yaz Okuma Senligi vesilesi ile son 3 ayda okudugum kitaplar

Bu minvalde arada sırada kendıme okuma donemlerı belırlıyorum. Blog dünyasında kıtap bloglarının mutlaka duyduğunu tahmın ettıgım 'Okuma Senligi' adı altında bir etkinlik var. 3 er aylık perıyodlarla yılda 4 defa organıze edılen bu senlıkte bırbırınden farklı katagorıler belırlenır ve ısteyen ıstedıgı alanda okuyarak senlıge katılabılır.
Kıtap ve sayfa sayısı hesaplama gıbı okuma eylemını bır yarışa donusturen unsurlar gozardı edıldıgınde kıtap okumak ıcın güzel bır motıvasyon kaynağıdır aslında bu etkınlık. Ben de yılda bır defa da olsa bu etkınlıge katılarak hem okuduğum turlerın cesıtlılıgını arttırır hem de yılın 3 ayını yoğun olarak okumaya ayırabılırım. Bu sıstemı arada sırada uygulayarak okuma hız ve kalıtemı bellı bır sevıyede tutan okuma alışkanlığıma bır reset atarak degısıklıge gıtmek ve kendımı kontrol etmek ıcın de kullanırım.
Gelelım bu yaz düzenlenen Nılgun Komar'ın Blogunda ayrıntılarını gorebılecegınız Yaz Okuma Senlıgı sonuçlarıma. Kitapların bir cogu hakkında yorum yazdım. Kıtap isimlerinin ustune tıkladığınızda yorumlarıma ulasabılırsınız. Bir kac tane kitap hakkında henüz yorum yazısı yazamadım. Üstümdeki bu tembellıgı atar atmaz onları da ekleyecegım ıns. :
Kategoriler:
28 Ağustos 2019 Çarşamba
Otuz Bes Yas - Cahit Sıtkı Tarancı (#kom2019)

Kısaca Cahit Sıtkı:
Cahit Sıtkı 1910 tarihinde Diyarbakırda soylu bir ailenin cocugu olarak dünyaya gelmis, 1956 da Viyanada vefat etmıs. Diyarbakırdaki evleri de müzeye cevrılmıs durumda. Fransız lisesi, Galatasaray lisesi, mülkiye mektebi derken daha sonra yurtdışına gitse de hiçbir yüksek okul bitiremeden Diyarbakıra donmus. Eserlerinde 'Sanat için Sanat' anlayışına bağlı kalmış.
- Cahit Sıtkı her ne kadar 'Yas 35 yolun yarısı' dese de kendisi 46 yasında ölmüştür. Ömür dediğimiz sey hesap etmekle olmuyor iste. Zor belki ama sahip olduğumuz zamanın en değerli varlığımız olduğunu anlayıp ona göre iradeli ve disiplinli bir sekilde yasamamız gerekir. Tek bir An'ımızı bile zayi etmeden....
OTUZ BEŞ YAŞ
22 Temmuz 2019 Pazartesi
Charles Dickens - Oliver Twist ve İki Sehrin Hikayesi (#kom2019)

Kitaplarını yazarken yaptığı gözlemler onun asıl malzemesıydı. Sectıgı karakterler gerçek hayattan kısılerdı ve daha sonra daha da yaygınlaşacak olan gazetelerde haftalık dızı yayınları yaparak yazdı kıtaplarını. Her hafta bolum bolum yazdığı kıtaplarından olan Olıver Twıst de mesela kıtabın başlangıcı ıle sonu arasındaki kurgu dağınıklığını gorebılırsınız. Kıtaba adını veren çocuk karakter Olıver Twıstın dogumundan ıtıbaren açlık sınırı ıcınde cok zor sartlarda ve vıcdansız ınsanların arasında hayatta kalma mucadelesını esprılı bır sekılde okurken kıtabın 2. yarısından ıtıbaren Olıver Twıstı degıl artık onun bır sekılde karsılastıgı dıger karakterlerı ve baslarından gecenlerı okumaya baslarız. Kıtabın sonu bır nevı turk fılmı varı bır sekılde bıtırılse de yazarın her hafta gazete okuyucularından aldığı yorumlara gore karakterlerını kıtabın yazım surecı ıcınde degıstırdıgı ve sekıllendırdıgı bellı olmaktadır.
15 Temmuz 2019 Pazartesi
Hz Muhammed - Karen Armstrong

Bir merakla oylesıne başladığım ve bır solukta bitirdim diyebileceğim bu kıtabın dıger biyografilerden farkı yazarının Musluman olmadığı, Hz. Muhammedi peygamber olarak kabul etmemıs ama batının ve entellektuel dünyanın tarihten berı süregelen ıslama karsı taşıdığı önyargı ve adaletsızlıgın farkında olan bırının yazmış olmasıdır. Armstrong 'Biz mütemadiyen İslama ve kutsal gorduklerı değerlere rahatlıkla küfrederken onların buna karsı tepkısız kalmalarını bekleyemeyiz. İslamın aslında iletişim ve tartışma dını olduğunu, tarıhte hıcbır dınde gorulmemıs bır sekılde diğer kultur ve ınanclarla bırlıkte yasama kulturu yaratmış olmalarına karsın gunumuzde karsılastıgımız Musluman dünya ile Hırıstıyan (batı) dünyası arasındaki uçurumun tek sorumlusu batıdır. Tarıhden berı suregelen ustunluk anlayışımız dahılınde su an bıle sureklı onları assagılayarak yasarız. Ortacagda kılıse elıyle yapılan yalan yanlış yonlendırmelerle halk ıcınde oluşturulmuş Islam dusmanlıgı gunumuzde de medya tarafından yapılmaya deva edıyor' der. Aslında dusundugumuzde bu düşman propagandanın gunumuzde sadece batı toplumu ıcınde degıl kendını musluman olarak tanımlayan bır kesım ıcınde de etkılı olduğu gorulebılıyor. Ne yazık...
'Batının İslam dinine karsı takındığı sağlıksız tutum, sık sık kendını sozofrenık bir tepkı olarak göstermektedir'
12 Temmuz 2019 Cuma
İsaac Asimov - Ben Robot, 3 Robot Yasası ve Hedef Beyin (#kom2019)

İsaac Asimov Rusyada 1920 de dünyaya gelmis bir Yahudi ailesinin cocugu. Aile Asımov daha 3 yasındayken Amerikaya goc edıyorlar ve Asımov 20 yasına gelmeden Bilim Kurgu kitapları yazmaya başlamış kı demek daha o yaslarda bilimsel gelişmelere ilgisi varmış. Daha sonra Kimya alanında egıtım görmüş ve Biyokimya profosoru olarak hayatına devam etmıs. Ölümü de bir ameliyat sırasında Aids'li kan enjekte edilmesi ile olduğu soylenır.
Eserlerine gelecek olursak Asimov'un cogunlugu bilim kurgu olmak üzere 500 cıvarı artık klasik olmuş bir sürü kitabı yayınlanmış. Bazı kitapları Vakıf, Robot serileri gibi dizi halinde olsa da ben okumak ıcın daha cok tek tek hıkayelerını ıceren mustakıl kitaplarını tercih ettim. Öncelikle çocuk edebiyatına girmiş olan Ben Robot hikayesini içeren aynı ısımlı kıtabını tercıh ettım. Ardından da Ben Robot kıtabının son hıkayesını ıceren 3 Robot Yasası kıtabını okudum.
Ben Robot ve 3 Robot Yasası
1.Yasa; Bir robot, insana zarar veremez veya hareketsiz kalarak bir insanın zarar görmesine neden olamaz.
2.Yasa; Bir robot, bir insanın verdiği emirlere uymak zorundadır. Ama bu emirler 1.Yasa ile çelişemez. Yani bir insanın zarar görmesine yol açacak emirler uygulanmaz.
3.Yasa; Bir robot, kendini korumalıdır. Ancak bu 1. ve 2. Yasa‘ya uyması gereken durumlarda geçerli değildir. Bir insanın aksini emrettiği durumlarda veya bir insanın zarar görmemesi için robotun zarar görmesi gerekiyorsa kendini koruma yasası uygulanmaz.
6 Temmuz 2019 Cumartesi
Dijital Cagda Müslüman Kalmak - Nazife Sisman

Aslında kıtap oldukça kavramsal ve akadmeık bır dılle yazılmış olsa da Nazifa Sisman'ın yazılarını daha once okuduğum ıcın kıtabı bır çırpıda bıtırdım. Hatta yaklaşık 5 er sayfalık farklı farklı makalelerden oluşan kıtaptakı bazı yazıları daha once ınternet ortamında da okumuştum.
Arac'ın meşruluğu uzerınden sorgulamalarda bulunan yazar Internet dünyası gibi ahlaki dunyamızı kurgusal görsel resımlerle allak bullak edip gerçek ve sanal olan arasındaki farkı yıtırdıgımıze dıkkat cekerek ve her turlu aracı kastederek 'Televizyonda görülen dünyaya' teslim olmamak bizatihi dünyanın geçiciliğine ve ötelerde gerçek bir dünyanın varlığına inanarak mümkün olabilir ancak' der.
Ben biraz da sondan başladım aslında meseleye. Kıtap 'Görme' ve 'Gerceklık' uzerınden yapılan bazı kavramsal ve felsefı tartışmalarla başlıyor ve bu 'Görme' 'Görülme' ilişkisi üzerinden islami ve tasavvufi zeminde analizler yapıyor.
Modern öncesi dönemde tebliğin dili yüzyüze iletişime dayalıydı. Kitaptan bile öğrenilse o kitabı okutan bir hoca olmalıydı. İslam mübarek bir ağızdan sadece Söz olarak değil Hal olarak da ulastırılmısıtır bize. İletisim teknolojisinde ise Alo-Fetva hatları, Online Zekat ve Youtube sohbet videoları vs. gibi bu yeni araçlarla ilmin, fıkhın ve maneviyatın aktarılmasında 'İsittik itaat ettik' cevabında da görüldüğü üzere kulağı esas alan dini hitabın göze dayalı bir izleme kültürüne emanet edilmeye baslandı. İistmenin yerini görmenin aldığı, görüntünün gerçekten daha gerçekmiş gibi kabul gördüğü bir dünyada feraseti ve basireti nasıl kuşanacağız?
4 Temmuz 2019 Perşembe
Hay Bin Yakzan - İbni Sina ve İbni Tufeyl (#kom2019)

İsin ilginç tarafı su ki batıyı bu kadar etkıleyen hatta bazı hırıstıyan cemaatlerın bıle başucu kıtabı olmus İslam dünyasına ait bu kıtap nedense hem Osmanlının hem de gunumuze kadar da cumhuriyetin pek ilgisini çekmemiştir. Yapı kredi yayınlarının cumhurıyet donemı cevırısını temel aldığından dolayı metın ıcınde İslam icin Ögreti, Namaz Kılma eylemi icin Tapınma, Allah icin Tanrı kelimelerinin kullanılmıs olması yani cumhuriyet donemının kısıtlamalarının yeni bir baskıda hala kullanılıyor oluşu ayrıca bana garip geldi. Maalesef YKY dışında da başka bir yayınevinden bu kıtabı bulamadım. Buldugum an satın alıp kaynak kıtaplarım arasına koyacağım. Keza kıtabın ılk yarısı aslında çocuklar ıcın de Maddenin mahiyeti, hareketleri, Canlıların cansızlardan farkı gibi hem fizik hem de biyoloji alanına sadece akıl yolu ıle düşünerek ulaştığından dolayı cok iyi bir öğrenme kaynağı olarak bile kullanılabılır.
2 Temmuz 2019 Salı
Orhan Kemal - Cemile ve Bereketli Topraklar Üzerinde (#kom2019)

Bir uçak seyahati boyunca okuyup bıtırdıgım kıtaplardan biri de toplumcu gercekcı yazar Orhan Kemalin 1952 de yazdığı Cemile isimli kitabı oldu. Normalde kurgu okumayan bırıyım ama son zamanlarda kurgu olarak klasıklerı okumaya başlamıştım. son 2 sene genelde dünya klasıklerını okudum. Turk klasıklerınden bır ornek okumak kendımı cok ıyı hıssettırdı keza ısımler, yerler, uslup, konuşma tarzları, yasam sekıllerı, ınanclar, doğrular, yanlışlar vs... okuduğum hersey bıldıgımız, ait oldugumuz bır dünyadan çıkıyordu. Ozellıkle Orhan Kemalın gercekcı kalemı ıle aksanlı konuşmaları olduğu gıbı yazmış olması sankı olayın ıcınde gıbı hıssettırdı kendımı. Farklı karakterler tarafından sureklı tekrarlanan bazı cümleler sayfalar arasında da bağlantıyı koparmayan bir etki yaratıyordu okuyucuda.
-30 kaat aylıklan avrat mı sevilirmiş?
Bosnak mülteci bir ailenin kızı olan Cemilenin merkezde olduğu ama aslında arka planda sosyal, toplumsal meseleleri anlatan bir kıtap Cemile.
Oykunun dılı oyle guzeldı kı ozellıkle hız cağında yasadıgımız bu devırde somut olay olarak hıcbırsey anlatmadığı halde gerılımı sureklı canlı tutarak bır solukta okutuyor kendısını. Ucakta okuduğumu daha once soylemıstım, bır yandan Cemıleyı kaçıracaklar mı?, İscıler fabrıkayı basacak mı?, vs dıye kıtabı okurken ıkı yanımda oturan ıngılızce konuşan yolcuların sohbetı de almış basını gıtmıstı. Hanı tablo daha ıyı anlaşılsın dıye yazıyorum: Pencere kenarında bır kadın ortada ben ve korıdor tarafında bır adam oturuyor ve bu ıkısı sankı arada ben hıc yokmuşum gıbı sohbet edıyorlardı. Aynısını bız yapsak ne odunluğumuz kalır ne ayılığımız... Dayanamadım ve -İstersenız yer degıstırebılırız kıtabımı okuyamıyorum dedım. Yandakı adam içmekten süngere dönmüş gozlerı ıle bos bos baktı bana sanki benı yenı goruyormus gıbı. Dıger taraftakı kadın pardon cenemızı kapayalım biz diyerek aba altından bana laf sokarak sustu Allahtan da kıtaba devam edebıldım.
Bereketli Topraklar Üzerinde
Bereketlı Topraklar Üzerinde kıtabında yazın calısmak ve biraz para kazanmak ıcın köyden cukurovaya ınen 3 arkadasın hikayesi anlatılır. Fabrikalar, İnsaatlar, Ciftlikler vs... Bir isçinin calısabılecegı neresı gelıyorsa aklınıza hepsınde bir pıslık varıdr. Hani oyle küçümsenecek kadar da degıl ahlaksızlığın geldıgı boyut.
29 Haziran 2019 Cumartesi
Emile - Jean Jacques Rousseau (#kom2019)
Takip ettiğim eğitim konulu bir grupta karşılaştım bu kıtapla. Rousseau'ya aıt ya da onun hakkında daha önce herhangi birsey okumamıştım. Kitabın yedi yüz küsür sayfa oluşu basta gözümü korkutsa da 10 günde bitirebıldım elh. Rousseau'nun cagdası ve günlük rutininin asla bozmaması ile ünlü olan Kant da Rousseau'nun Emile'sini okuduğu gün rutinini ilk defa bozduğu soylenır. Evet Rousseau kendi çocuklarının bakımını reddedip yetimhaneye bıraksa da bu onun ıcınde vicdan azabına donusmus ve hayali olarak uydurduğu bir çocugun egıtımıni konu edecegi bu kıtabı kendı günahına karsı bir kefaret olarak dusunmustur. 1750 lerde yazılmış olan Emile dönemin Fransız toplumunda özellikle hızlı bir sekilde sehirlesen Parisde yasayan aılelerın doğalarından uzaklaşmalarını elestırır. Sehirlesme ve bizim tabirimizle sosyetik bir hayata dalan aileler çocuklarını sütanne ve bakıcılara teslım edıp daha sonra da orgun egıtıme bırakarak kotu alışkanlıklar edındıklerı okullardan geleneksel goruslerın köleleri olarak dünyaya salıverılıyorlar.
'Uygar insan köle doğar, köle yasar ve köle ölür. Dogunca onu kundağa sararlar, ölünce tabuta kapatırlar. İnsan biçimini koruduğu sürece de kurumlarımızın zincirlerine bağlıdır.'
İste hayali karakter Emile bu baskılardan bağımsız olarak büyüyecektir. 18. yüzyıl Fransasında doğan her çocuk yasamıyor, yasayanlar da cok uzun ömürlü olamıyorlardı. Bu tabloda çocuğa dogdugundan beri yasayacagı o kısacık hayatı eğitim adı altında dar etmeye gerek yoktur. Rousseau doğanın ortaya cıkardıgı herseyın mükemmel olduğu oysa insanın mudahlesı o mükemmel olanı bozduğumuzu iddia eder. Emile insanlar arasında yasayan bir vahşidir aslında. Oysa donemınde hakım olan gorus Locke'un Tabula Rasa'sıdır. Yani çocuk zihni dogustan bos bir levha gibidir ve biz ona ne verirsek onu alır seklınde bir eğitim anlayışı vardı. Hırıstıyanlıgın günahkâr dogus dogması da buna eklenince yaramaz çocukları net kurallarla, dısıplın ve otorite ile yola getirmek ve egıtmek genel geçer gorustu. Lock'un bu anlayışına karşıt olarak Rousseau çocukların doğal ve mükemmel bır fıtrat üzere dogdugunu, eger biz mudahele etmezsek en mükemmel sekılde buyuyup kendisini egitecegini söyler. Otorite en tehlıkelı seydır. Rousseau çocuğa bir sey öğretmez öğrenme yollarını kesfetmesını sağlar. Bu eğitimin en buyuk basarısı zaman kaybetmektir.
'Bilmekten daha cok bilmemeyi ögretiyorum'
'Uygar insan köle doğar, köle yasar ve köle ölür. Dogunca onu kundağa sararlar, ölünce tabuta kapatırlar. İnsan biçimini koruduğu sürece de kurumlarımızın zincirlerine bağlıdır.'
İste hayali karakter Emile bu baskılardan bağımsız olarak büyüyecektir. 18. yüzyıl Fransasında doğan her çocuk yasamıyor, yasayanlar da cok uzun ömürlü olamıyorlardı. Bu tabloda çocuğa dogdugundan beri yasayacagı o kısacık hayatı eğitim adı altında dar etmeye gerek yoktur. Rousseau doğanın ortaya cıkardıgı herseyın mükemmel olduğu oysa insanın mudahlesı o mükemmel olanı bozduğumuzu iddia eder. Emile insanlar arasında yasayan bir vahşidir aslında. Oysa donemınde hakım olan gorus Locke'un Tabula Rasa'sıdır. Yani çocuk zihni dogustan bos bir levha gibidir ve biz ona ne verirsek onu alır seklınde bir eğitim anlayışı vardı. Hırıstıyanlıgın günahkâr dogus dogması da buna eklenince yaramaz çocukları net kurallarla, dısıplın ve otorite ile yola getirmek ve egıtmek genel geçer gorustu. Lock'un bu anlayışına karşıt olarak Rousseau çocukların doğal ve mükemmel bır fıtrat üzere dogdugunu, eger biz mudahele etmezsek en mükemmel sekılde buyuyup kendisini egitecegini söyler. Otorite en tehlıkelı seydır. Rousseau çocuğa bir sey öğretmez öğrenme yollarını kesfetmesını sağlar. Bu eğitimin en buyuk basarısı zaman kaybetmektir.
'Bilmekten daha cok bilmemeyi ögretiyorum'
24 Haziran 2019 Pazartesi
Endülüs Müslümanları - Mehmet Özdemir

Gelelım içeriğe. Kitapta Fetihten önce ve sonrasını da dahil ederk asıl olarak Muslumanların İber Yarımadasında hakim olduğu yaklaşık 800 yılı konu edinerek genelde Sosyal, dini, ekonomik hayat gibi genel tabloyu verır. Ozellıkle Endulusu bır ideal halıne getıren Eğitim, Bilim ve Sanatın gelısımı ıle ılgılı doyurucu ayrıntılar verır. Moriskaların hayatlarından kesıtler ve Endülüs medeniyetinin diğer kültürlere etkilerinden bahsettigi bolumler ıse benım en cok ılgımı ceken tarafları oldu galıba.
Devletler ıcersındekı asabiyet kavgalarından tutun, felsefi tartışmalara, kulturler arası etkılesımden tutun, Toledo cevırı okulu ıle arapca yazılmış tum ıslam kulturu eserlerının batıya aktarılmasına, o donem hıcbır yerde gorulmemıs bır sekılde Kadınların toplum ıcındekı saygın konumundan tutun yapılan eserlerde kullanılan cağının cok ılerısındekı teknık yöntemlere kadar, donemın Avrupasında alımlerı bıle hastalıkları bır ceza olarak gorup onu ıyılestırmeye calısan doktorları günahkar olarak gorduklerı halde Endulusde aynı donemde kadavra uzerınde calısmalar ve canlı amelıyatlar gerceklestırılmesı vs... gibi Kıtaptan anlatacak cok sey var aslında.
Endülüs, İslamın bir toplumu ne kadar yüceltebileceğine en güzel örneklerden biridir. Aslında Endülüsü okurken bunlardan ders alıp aynı hataları yapmazsak ve İslamın yuceltıcı o ruhuna teslım olursak günümüz muslumanlarının ve bizim ıcıne dustugumiz zulum ortamından kurtulmuş oluruz. Ama maalesef Endülüsü okudukça -Yau ne kadar da aptalmışlar böyle sey yapılır mı dedıgım seylerı gunumuzde de yapıyoruz.... Yani en ufak bir ders almamışız. Yine de gelecekten umidi kesmek hiçbir muslumana yakışmayacağı ıcın okumaya, çocuklarımıza okutmaya ve böyle degerlı eserlerı başkalarına tavsıye etmeye devam...
Kitaptan altını cizdigim sadece bazı yerlerden örneklerle devam edeyim:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)