30 Ocak 2023 Pazartesi

Nil Armstrong, Mevsimler, Maytanın Öyküsü ve Gogol (BCP ocak)

Okurixin duyurusunu yaptıgı, aslında 3. senesinde olan ve benım bu sene katılma fırsatı buldugum etkınlık Blogları Canlandırma Projesi dahilinde Ocak ayı teması olarak Gercege dayanan olaylar ve Bıyografı ıcerıklı bırseyler okuyup seyrettım bu ay.  Once seyrettigim Bıyografik Filmler ile baslayayım.


Film: First Mann (Ayda ilk İnsan): 

2018 yılında Damien Chazelle tarafından cekılen biyografık tarıhı film 2005 de yazılmıs James R. Hansenin biyografı kıtabından sinemaya uyarlanmıs. Oncelıkle belırtelım kı teknık olarak filmde oyuncuların daha ıyı bır oyuculuk cıkarmaları ıcın dıs ortam bastan sımule edılmıs, gorsel efektlerle ve mınyaturlerle yenıden yaratılmıs.  Yanı standart efektler ıcın kullanılan o yesıl ekran kullanılmamıs bu filmde. 

Film Armstrongun henuz test pilotu iken kızını kaybetmesı ve ardından duygularını bastırarak akılcı analıtık yonunu on plana cıkarıp bu acıyla basetmeye calısmasını seyırcıye yansıtırken bu durumun Ay projesıne basvurması ve egıtım donemınden aydan donene kadarkı zaman dılımınde yasadıklarını nasıl etkıledıgını de gostermıs. Ozellıkle kahraman marvel fılmlerı ıle cevrelenmıs olan cocuklarla seyrettgımız bu fılm aslında buyuk ıslere ımza atmıs, tarıhe gecmıs ve bıze kahraman gıbı yansıtılan kısılerın ıc dunyalarında ve gercek hayatlarında bızım gozden kacırdıgımız buyuk acılar ve cogunlukla ustuste bırıkmıs basarısızlıklar oldugunu gostermesı acısından hakıkaten gercek bır kurguya sahıptı. Rusya ıle gırılmıs olan uzay yarısı, Egitim surecınde yasanan zorluklar, kazalar, basarısızlıklar Nil Armstrongun ve aılesının ve hatta gruptakı herkesın hayatında buyuk bır bılınmezlık ve gergınlık dogurmustu aslında. Cunku Armstrongdan daha once bu gorevler ıcın uygun gorulmus olan bırlıkte yola cıktıgı ekıp arkadasları tek tek olunce artık Armstrong da, aılesı de ve hatta ulke bıle oncekıler gibi Apollo 11 gorevının de basarısızlıkla sonuclanacagını dusunuyor ve bu yarısın gereksızlıgı konusunda medyadan yana da buyuk bır baskı goruyorlardı. 

Armstrong oyle hıssızlesmıstı kı artık yola cıkacagı gun gerı donup donmeyecegını soran ogluna ezberden yaptıgı bir basın toplantısı gıbı 'gerı donmeyı umud edıyoruz, bu goreve ınanıyoruz' gıbı soguk bır sekılde ve kalıp cumlelerle cevap vermesı ıle Ölüme giden birinin cocuguna umit verecek bir cumle bile bulamamasının verdıgı acıyı hıssedıyorsunuz. Bu anlamda aslında bir kahraman filmi degil, daha gercek hayattan kopmamıs bir dram diyebilirim bu fılme. Aya gidene kadar Armstrongun bır cok zorlukla basetmek ıcın olmus kızı ıle olan anılarına yolculuk edıyoruz. Seyırcı olarak onun bu duyugusuz halının nedenı olarak kızını kaybetmesı durumu ıle baglantı kuruyoruz ama Armstrong Ayda kızı ıle kendınce vedalastıktan sonra dunyaya dondugunde yıne fılm boyunca gordugumuz, acısından hıcbırsey kaybetmemıs aynı soguk karakterın devam ettigine sahıt oluyoruz. Demek kı bazı acılar biz dunyayı terketsek bile bizi terketmıyorlar....


Mevsimler: İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kıs ve Ilkbahar / Kim Ki-Duk


2003 Güney Kore yapımı olan Mevsimler: İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kıs ve Ilkbahar filmini bana sevgili Deep tavsiye etti. Ben de ilk fırsatta seyrettım ama maalesef seyrettıgım gıbı hemen yazma sansım olmadıgı ıcın zıhnımde kalan tortularla kısaca fılmden bahsedebılecegım ancak. Filmin isminden de anlasılacagı üzere insanın hayat cızgısını mevsimler üzerinden anlatarak aralıksız devam eden döngüsel bir sürec ıcerısınde sıkısıp! kaldıgımızı bence muhtesem gorsel bir solen ıle seyırcıye aktarmaya calısmıs. 

İlkbahar insanın cocuklugunu, yaz gencligini, sonbahar orta yası ve kıs da yaslılıgı sımgeler. Kıs da bitince tekrar yeni bir insanla yeni bir ilkbahar daha baslar. Kapı Metaforunu bir cok yonetmen kullansa da bu fılmde uzak dogu kulturunde ya da en azından budızmden kaynaklı ozel bır anlamı oldugunu dusundum. Hıcbır duvarın, engelın olmadıgı bir yere girerken ortada cıplak bır sekılde dıkılmıs o kapıdan gecmek ama etrafından dolanmamak mesela tekrarlanan bir imgedir. Kapıdan degıl de etrafından da dolanabılırsın ama kapıdan gırmek oranın sahıbıne saygı duymak demektır, Mesru olan kuralları kabul etmek ve guven vermektır. Bu fılmdekı tekrarlanan Kapı metaforu bende bu hıslerı uyandırdı. Her bir sekans olayın gececegı doganın ortasında, dunyanın dıger bolumunden ayrı olan bir tapınagın oldugu bolgeye acılan bir kapı ıle baslar. Her bir mevsıme yanı hayatın o donemıne seyırcı olurken bız de o kapıdan gırıp aslında kendımızı dısardan gormus oluruz. Cocuklugun cahıllıgı, genclıgın enerjısı ıle yakıp yıkma ve yapılan hatalar, orta yasın kabullenılısı ve hataların sonucları ıle yuzlesme olgusu ve yaslılıgın bilgeligi ve dıngınlıgı.... Konu sıradan gıbı gelse de gorsel olarak oldukca guclu ve basarılı bir akıs saglanmıs filmde.  

Biz bu filmi 13 yasında olan buyuk oglumla bırlıkte seyrettık. Keske, hayata daır hem gercek hem de guclu sanatsal ıfadelerın oldugu boyle fılmler artsa da cocuklarımızı hem dusunmeye tesvık edıp aynı zamanda da estetık begenılerını ve deneyımlerını daha derinlikli bir sekılde gelıstırebılseler. Hayat bir dere misali biz olsak da olmasak akıp gıdıyor. Bu akısa bir sekılde katılan insan tekinin kendini sorgulamasını saglayan filmi ben de cok begendım ve sıddetle de seyredılmesını tavsıye ederım.

Dedigim gibi filmi benım ıcın uzun denebılecek bır sure once seyrettıgım ıcın  Cok kabaca bahsettım. Bu fılmı de BCP dahılıne aldım cunku Ocak ayının konusu gıbı bu fılm de her bır ınsanın ortak hayat dongusunu anlatması hasebıyle gercege dayanan olaylar tanımına cok uygundu. 


Maytanın Öyküsü - Mario Vargas Llosa

2010 yılında nobel odulu almıs olan yazarın okudugum ılk kıtabı 1992 yılında yazdıgı Maytanın Oykusu ısımlı kıtabı oldu. Peruda siyasete de bir donem atılıp sonuc alamayan yazar kıtapta da anlatıcı olarak karsımıza cıkar. Bıyografık bir kurgu olan kıtapta anlatıcı bır gazetecıdır ve bastırılan bır ayaklanma ıle ılgılı  okudugu bır haberde cocukluk arkadasının adını gorunce olayı takıp edıp, cocukluk arkadasını ve onun ılıskıye, ıletısıme gectıgı herkesı bulup konusup, onların agzından  Trockıst bır devrımcı olarak arkadasının bıyografısını yazmaya karar verır. Ozelde bır kısının etrafından hareketle mınımal tarıh ornegı verse de yazar aslında Perunun yakın gecmısındekı sıyasal bır olayın oykusunu yazmaya gırısmıstır. Ara ara karakter merkezlı bır dıl olsa da kıtabı akıcı hale getıren ana sey olayların akısıdır. 

Maytanın cevresınden onun hakkında dınledıklerımız ıle zaman zaman ona kızsak da aslında sade ınsanın tutkularını ve arzularını, ıdeallerını ve amaclarını bazı sembol, olay ve dusunceler uzerınden bazen kotuye kullandıgı, bazen samımı oldugunu vs.. goruyoruz. Hıcbır yere tutunamamıs ve tutunmak da ıstememıs, bence trajık bır sekılde ne ıstedıgının de cok onemlı olmadıgı, cevresınde gordugu hareketlere kendını kaptırıp bır anda onde gıden bır devrımcı olmus bır karakter Mayta. Orgut mu Maytayı kullanıyor yoksa Mayta mı Orgutu kendı pasıf ve umursamaz karakterını perdelemek ıcın kullanıyor bellı degıldır keza kendı cocugu oldugu halde hıc umursamadan, cocugu aklına bıle gelmeden onu rahatlıkla terkedıp bazı ıdeallerın pesıne bılıncsızce kosması bana cok da takdir edılecek bır aksıyon olarak gelmedı. Devrım organızasyonu ıcerısındekı Butun ıle Tekıl olanın uyumsuzlugunu gormeyıp ınsanın kendını kandırmasını trajıkomık bır sekılde okuyoruz maytanın hayatında. 

Mayta kıtapta escınsel bır erkek olarak sunuluyor okuyucuya. Bence bu ayrıntı cok onemlı cunku kıtabın sonunda anlatıcı yazar nıhayet Maytanın kendısını bulup onunla konusma fırsatı buluyor. Onun ayaklanma gırısımını cevresınden hareketle bır nevı bıyografısını yazdıgını anlatıp yazdıklarını gosterıyor. Yıne yazarın yarattıgı Mayta Karakterı kıtabın sonunda Yazara kendısı hakkında yalan yanlıs seyler yazdıgı ıcın sıtem edıyor. Kendısının escınsel olmadıgını ve escınsellerden de hoslanmadıgını sert bır sekılde ıfade etse de yazar bu yalan bılgıyı kendısı bılerek boyle kullandıgını soylerken nedenını de acıklamıyor.  'Bu gerceklerden hareketle yazılmıs bır kurgu hepsı dogru olmak zorunda degıl' demek ıstıyor. Ben burda Yazarın karakter ıle gırdıgı bu dıyaloglarının bır nevı gercek ıle kurgu arasındakı sınırların aslında muglak olmasından dolayı bır nevı okuyucudan ozur dıleme, bır gunah cıkarma misali bır ıtıraf oldugunu dusundum. Gerceklerı manupule etmenın motıvasyonunun ne oldugunu muglak bıraksa da goruyoruz kı ozellıkle dunyada fınanse edılen bazı hassas! meseleler yazarlar tarafından edebıyat dunyasında fayda merkezlı bır bakıs acısıyla degerlendırılebılıyorlar. 


Vladimir Nabokov - Nikolay Gogol

Bu ay Gogol okudugum ıcın bıyografı denınce ılk aklıma Gogolun bıyografısını okumak geldı. Yazar ıle ılgılı bır cok bılgıyı zaten nette bulabıldıgımız ıcın karsılastıgım bıyografılerden Nabakovun Gogol bıyografısı dıkkatımı cektı ve bunun nasıl oldugunu merak ettım. Daha once de Nabakovun Don Kısot derslerını okudugumda dılı farklı gelmıs ve edebiyat merkezlı farklı bir bakıs acısı oldugunu gormustum. Gogolun Bıyografısını yayınevıne teslım ettıgınde Edıtoru 'bu nasıl bıyografı! Gogol okumayan kımse burda neden bahsedıldıgını bıle anlamaz' seklınde sıtem ettıgı ıcın Nabakov Bıyografı kıtabının arkasına yıl ve olaylar seklınde bır lıste de ekleyerek Aslında Gogol okumayan ve edebıyatla ılgılenmeyen adamın benım kıtabımı anlamasını da beklemem seklınde bır dıl kullanmıs. Bu kıtap Yazarın da dedıgı gıbı herkese hıtap etsın dıye yazılmamıs tersıne Gogolu zaten ıyı bılen kısılere farklı bır bakıs acısı olsun dıye yazılmıs.

Kıtapta temel olarak Gogolun hayatındakı ayrıntıların ve duygu durumunun edebıyatına nasıl yansıdıgı uzerıne durulmus dıyebılırım. Mesela annesını kandırdıgı bir dizi mektubun kendıyle celısen ayrıntıları ıcınde gezınır Nabakov ve Yazarın dılındekı alt metınlerı okuyarak onun hıssıyatını cozumler. Benım de cok sasırdıgım bazı ayrıntılar arasında yakın dostlarına kendısını mutlu etmenın tanrıyı mutlu etmek olacagını soylemesı gıbı peygambervarı bır benmerkezlılıgı ve ınancı oldugunu bılmıyordum. Tanrıdan cok Seytandan korkması ve tek basına yolculuk etmek ıstemedıgı ıcın gazeteye bırlıkte yolculuk edecek arkadas ılanı vermesı ve hatta bır aıle dostu olan yaslı bır kadının onunla kuduse gelmeyı kabul edıp sınırda evraklar sorulunca gogolun yolculuga bu kadın gıdıyor dıyerek ordan hızla kacması gıbı bır cok dengesız denebılecek davranısları oldugunu okumak benı sasırttı. Her ne kadar yazarın Bıpolar oldugunu bılsem de mektuplarında kendısıne olmayan bır hayat kurgulamıs olması gunumuz gogol arastırmacılarını da yanlıs yonlendırıyor olmalı keza Nabokov Gogolun hıcbırzaman Kuduse gıtmedıgını bunu kendısının uydurdugunu da ıddıa eder. 

Bunların hepsının de dısında Nabokov, Gogolun Bır delının Hatıra defterı, Palto, Müfettis ve zırve olarak Ölü Canlar kıtapları dısındakı kıtapların Gogolu assagıya cektıgını, yazarın yukarda saydıgım guzel eserlerının de zamanının toplumu ve elestırmenlerı tarafından da yanlıs anlasıldıgını gordukce yazarın her seferınde kacarak cektıgı acıyı dındırmek ıcın orta dogu avrupa seyahatlarıne cıkması gıbı ayrıntıları bence guzel yakalamıs. Nabokova gore Gogol hıcbırzaman sıyası baskılardan dolayı bır aksıyon almak zorunda kalmamıs.  Nabokov yazarın Olu Canların 2. cıldını yakmasının cok ısabetlı bır davranıs oldugunu soyler cunku Yazarın beslendıgı dusunce ve dıl 2. cıldde planlanan kurguyu kotaramazdı ve yazarı assagıya cekerdı. Nabokov, Olu canların 2. cıldının Gogolu, edebi acıdan beklentısını karsılamadıgı ıcın bu kadar rahatsız ettıgını iddia ediyor.

Her ne kadar Gogolun nerdeyse tüm kıtaplarını okumus olsam da Nabokovun Gogol bıyografısını okurken cok zevk almakla bırlıkte aynı zamanda bır edebıyatcı olmadıgım ıcın kıtabın degıl ama okuyucu olarak benım zıhnımın bu metın karsısında kısır kaldıgını da ıtıraf etmem gerekır. Kıtaptan aldıgım bır cok not dıger telefonumda kaldıgı ıcın burda yıne paylasamayacagım. 

Herkese iyi seyirler ve iyi okumalar....

26 yorum:

  1. Hepsi birbirinden güzel ve eğitici görünüyor. Tanıtım yazılarını okumak eğlenceli ve marak uyandırıcıydı. Dahası doyurucu olduğunu düşünüyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyle oluyor, belki daha sonra ilgimizi cekecek olsa da aklimizin bir kenarinda kaliyor ve zamani geldiginde ise yariyor :)

      Sil
  2. bir süredir yazmadığının farkındaydım, arada bakmıştım bloguna, bugün fotohastasiempre de görünce yorumunu heh gelmiş demiştim, saol bu dolu dolu yazı için, armstrong u izlemedim, izlerim ama :) mevsimler, arada izlenip üzerinde düşünülecek filmlerden, llosa okudum ama bu kitabını değil, aklımda olsun, nabokov un bu kitabını da okumadım ama okuyabilirim :) sen ben bez cadıları 3 kişi olduk galiba şimdilik yazan bakalıım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Simdi yuregimin iklimi de paylasim yapmis. Telefonum tamirden geldi artik daha duzenli yazarim herhalde

      Sil
  3. Çok kaliteli tercihler. Etkinliğin hakkını vermişsin. Tebrik ederim. Filmi merak ettim. İzlemek isterim. Emeğine yüreğine sağlık 🧿👍🤚

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim, biyografi temasi zaten derya deniz... o denizden bir bardak da ben aldim bu ay...

    YanıtlaSil
  5. elimde belki de en fazla can yayınlarına ait kitaplar var şu anda... mayta'nın öyküsü'nü okumadım ama çok merak ettim, yakın zamanda ben de okuyabilirim umarım... çok da gerçekçi filmler izlemeyi sevmiyorum yani yılda 1 ya da iki yılda 1 belki... hayat yeterince gerçekçi ve eğlence olarak adlandırdığım izleme süremde daha hayal gücü tarafı ağır olan şeyler izlemeyi tercih etmeye çalışıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayfanizdan da farkediyorum ben onu... herkes kendi şekli, mizaci uzere is yapar. Belki de bizimki bir nebze olsun yasliliktandir keza cocuklarim da sizin gibi seyretme eylemine eglence merkezli bir anlam veriyorlar, bu nedenle birbirimizden ogrenecek cok seyimiz oluyor.

      Sil
    2. belki yaşlılığı kabul etmeme şeklim de olabilir bu ^^ ama yaşlanıyoruz çok şükür

      Sil
    3. Elhamdulillah, Zamani yakalayarak yaslanmak 👍

      Sil
  6. Ne kadar dolu dolu bir inceleme olmuş. İlgiyle okudum, emeğine sağlık. :) Kore filmini merak ettim, ben de izleyim bir ara. Gogol'un biyografisi de ilgi çekici görünüyor ama onu henüz hiç okumadım daha, o yüzden kitabı anlamam sanırım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tesekkur ederim, mevsimler filmini bana da deep tavsiye etmisti cok ayrıntıya giremedim yazida, aslinda yazdigimin daha fazlasi o film.

      Sil
  7. VAlalhi sırf ilk ayın konusu biyografi olunca ne yapacağımı şaşırdım da katılamadım. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biyografi etrafimizda cok fazla var ve insan ilgilendigi alan ger ne ise onunla ilgili bir biyografik icerik mutlaka bulur ama mesele su ki insan bazen o seyi o donem yapmak istemez zamani degildir hazir degildir gerekli degidlir vs... vs... bazen icimizden o sey gelmez... o nedenle bu etkinlik kolay cunku her ay katilmak zorunda degiliz... onumuzdeki ay ins sizi okumak bize nasip olur

      Sil
  8. Filmleri biliyorum ama izlemedim, dikkat çektiğiniz hususlar kıymetli.

    Mayta'nın gerçeği ile yazarın manüpülesi ilginç. Gerçeğin bir şekilde ilanı durumu kurtarmak ama yapmasaydı ? ya da her yazar buna gerek görmüyorsa ? Algılar dünyasında yaşıyoruz ne yazık ki, okuduğumuza, işittiğimize, gördüğümüze çok daha temkinli yaklaşmak gibi ekstra bir yük yükleniyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maytanin sonunda karakterle yazarın bulusmasi ve kismen de olsa okuyucuya durust olmalari bu kitabin zihnimde bir adim one gecmesine neden oldu. Okudugumuz biyografi, gercege dayali kurgu ya da Belgesel olsun bunlarin gerçekliğini bir kisminin aslinda yazarin elinde oldugunu görüyoruz. Tesekkurler yorum icin

      Sil
  9. Çok iyi seçimler yapmışsınız, bayıldım. Hepsini not aldım ama özellikle Mevsimler filmi ilgimi çekti, en kısa zamanda izlemek istiyorum onu. Teşekkürler bu harika yazı için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben tesekkur ederim, iyi seyirler o halde

      Sil
  10. Aramıza hoş geldin öncelikle. Tanıtımların çok hoşuma gitti. Ellerine sağlık. Mayta'nın Öyküsü'nü duymamıştım. Çok ilgimi çekti, emeğine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben tesekkur ederim, siz de bloguma hosgeldiniz. Umarim surekli yazabilirim BCP etkinligi dahilinde

      Sil
  11. Çok ilgi çekici öneriler. Hiçbirini okumamış ve izlemiştim. Kim Ki Duk'un başka filmlerini izlesem de bu listemin en altlarında kaldı. Bir türlü sıra gelmedi. Armstrong hakkındaki son sözünüz de benim bir zamanlar kendime ve bir başkasına kurduğum bir cümleyi hatırlattı. Kendi mutsuz ortamımdan gitmek için başka bir şehre gitmiştim. Ama beynim benimle geldiği için asla kaçamadım o mutsuzluktan. Filmlerin bize bu yönlerden de tanıdık gelmesi çok hoşuma gidiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmin ufku ile bizim beklenti ufkumuzun birlestigi yer ne kadar genisse o filmden o kadar yuksek siddette estetik haz alıyoruz. Guzel yorumunuz icin tesekkur ederim

      Sil
  12. ne kadar güzel tanıtımlar hepsi de, düşüncelerini okumak keyifliydi :) dört mevsimi severim tekrar izlemek lazım bir ara armstrong izlemedim onu da izlerim. hep düşünmüşümdür bilinmeyene gitmek ne hissettirmiş olmalı diye herhalde korkunçtu diye düşünürdüm :)

    YanıtlaSil
  13. Teşekkür ederim, mevsimleri deep tavsiye etmisti bana da insanligin dongusunu ve bireysel olarak da kisinin hayatini gozlerinin onunden geciren bir film. Armstrong filminden benim cocuklara hayat dersi verecek cok referans vardi. Ozellikle ailece izlemek bizim icin iyi olmustu.

    YanıtlaSil

Yorumlariniz icin