30 Aralık 2022 Cuma

Göl İnsanları ve Rahmet Yolları Kesti - Kemal Tahir


Kemal Tahir: 


Aslında Toplumsal Gerçekçi kitapları okurken çok zorlanırım. Daha önce Orhan Kemalden de okuduğum o bir kaç kitabı çok zor bitirmiştim. Olayların tüm çıplaklığı ile aktarılması empati yaptığın karakterlerde katlanılması zor durumları okumak beni psikolojik olarak etkiliyor. O sebepten Korku Gerilim içerikli kitapları da okuyamam. Sanırım çocuklardan sonra böyle oldum. 

Biliyorsunuz Türk Edebiyatının Kemalleri ünlüdür; Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir vs.... Kemal Tahir denince ilk akla gelen diğer birçok kült kitabı yerine Göl İnsanları ve Rahmet Yolları Kesti kitaplarını seçmemin nedeni bir Hikaye okuma projesinde görmüş olmamdı. Kemal Tahir 1910-73 yılları arasında yaşamış, dönemin bir çok yazarı gibi o da (askeriyedeki kardeşine Sabahattin Ali kitabı hediye ettiği için) hapse girmiş, yine bir çok yazar gibi mahlas kullanarak İsmail Kemalettin Demir ismini Romanlarında Kemal Tahir olarak değiştirmiştir. 12 sene hapiste yatmasına rağmen kitaplarındaki Devletçi yaklaşım her zaman güçlü olmuştur. Onun için devletin yeri çok özeldir. Keza kitaplarında da Devlet gücünün zayıfladığı mesela savaş dönemlerinin toplumun her kesiminde nasıl ahlaki bir çöküşle sonuçlandığını okuyucu da görmektedir. 

Yazar solcu olmasına rağmen onun solculuğu katagorize edilmesi zor bir solculuktur keza sağ kesimi eleştirdiği gibi sol kesimi de (mesela köy enstitülerini devlet toplum ilişkisinin bu yolla kurulamayacağını düşünür) eleştirebilmiş ve hatta soğuk savaş iklimindeki sağ-sol çatışmalarının doğru olmadığına dair çok net bir tavrı vardır. Hayatının bir çok döneminde farklı farklı gruplardan farklı şekillerde etiketlenmiştir. 

"İdeoloji belirli bir Medeniyetin belli bir zaman ve mekan içinde ulaştığı bilginin dondurulmuş halidir." Bu tanım çerçevesinde düşünecek olursam Kemal Tahir etiketlendiği hiçbir iddiayı aslında tam olarak üstünde taşımaz çünkü kitaplarında da yansıttığı tarihin, sosyal yapının, insanların değişmesi gibi Kemal Tahir de kendi yazınında bir ideolojiye uygun olarak donup kalmamış, meselelere Devleti ve Toplumu doğru anlamaya çalışan bir yerden, daha objektif bakan bence organik bir yazardır.


Kitap: Göl İnsanları

Yazar: Kemal Tahir

1941 de tefrika edilmiş olan Göl insanlarında da yazarın dilinin sadeliğini görürüz. Süsleme kullanmadan, kelime oyunları yapmadan sadece yazar ve okur yalın bir şekilde karşı karşıyadır. Yazar aynı zamanda insanları da okuyucuya olduğu gibi aktararak dönemin köylerde toplumsal bazda bozulan ahlakını ve aynı zamanda da insani taraflarını bize aktarır. Yapay olmayan ve Akıcı bir dili var. Karekterlerle bazen empati kurarız, güçsüzlüklerine aynı zamanda da asla kabullenemeyeceğimiz ahlaksızlıklarına şahit oluruz. Dini konuları itici olmayan bir dille köy insanının saflığını hissettirerek aktarıyor ve dinin daha çok mistik tarafıyla halkın zihninde, ağzında kalan kırıntıları ile köy insanında bir unsur olarak var olduğunu göstermesi dolayısıyla köy insanının dokusunu doğru bir yerden yakaladığını farkediyoruz. 

Göl İnsanları kitabından ayrılmayacak olursak Yazarın hapiste yazdığı hikayeler daha sonra Tan gazetesinde yayımlanmaya başlıyor.  8 farklı hikayeden oluşan bu kitapta farkediyoruz ki iyi bir Romancı olan Kemal Tahir Roman diline benzer uzun bir yapıyla Hikayelerini yazmış. Özellikle çok yönlü olan, hem dönemin baskın batı hayranlığını eleştirilirken hem de bu dünyada nam bırakabilmek için kaçak olan ve tuhaf işlere girişen suçlu bir köylünün iç seslerini ve Trajikomik durumunu Nam Uğruna isimli hikayede  okuyoruz. Bu hikayede mesela başlarda verilen bir çok karakterin hikayenin sonunda ne yaptığını onlara ne olduğunu göremiyoruz bu da okuyucuda yarım kalmış bir hissiyat uyandırıyor.  

Tüm Hikayelerde, özellikle Osmanlının zayıflayıp Cumhuriyetin ilk yıllarını kapsayan mesela 1. dünya savaşı sonrası gibi dramatik değişikliklerin olduğu bu dönemlerde köy insanının gözünden Kadının yeri ve toplumda Kadın algısının ne kadar bozulmuş olduğunu Gelin-Kadın Oyunu ve masalımsı bir dille aktarılan Bir Godoşluk hikayesi ismindeki 2 hikayede çok net görebiliyoruz. 


Kitap: Rahmet Yolları Kesti

Yazar: Kemal Tahir


Bu kitap; Devletin otoritesinin zayıfladığı 1920 lerden 60 lara kadar zirve yapan Eşkiyalık kültü ve kır gerillası Romantizminin ve hatta 70 lere kadar devlet otoritesinin ulaşamadığı kırsal bölgelerde hakim oluşunu konu alır. Yakın Tarihimizde ciddi bir olgu olarak da karşımıza çıkar Eşkiyalık, bu anlamda bu kitap aslında gerçekçi bir toplumsal kesittir. 1957 de neşredilen Rahmet Yolları Kesti kitabı, 1956 da neşredilen Yaşar Kemalin İnce Memed kitabındaki Eşkiyalık romantizmine bir cevap olarak yazıldığı şeklinde yakıştırmalar yapılmıştır. Kemal Tahir bu kitapta Eşkiyalığın adalet dağıtıcı, hak, hukuk, düzen sağlayıcı bir şey olmadığını ve hatta bunun dışında Anadoludaki ilişkiler, çözülen dedelik, sosyal kurumlar, tüccarların ilişkileri, kırsaldaki çıkar ilişkilerinin eşkiyalık hakimiyetinde nasıl döndüğünü yansıtır.  

Kitap şu alıntı ile başlar:

"Ahlak düzeni sağlam olmayan ve soyguncularıyla başa çıkamayan bir toplum, -ruhunda artakalmış barbarlık duygusunun da baskısıyla- soyguncularına karşı hayranlık duyar" Andre Maurois

Aslında kitabın ana karakteri Maraz Ali isminde 16 yaşında Eşkiyalığa hayran, soğukkanlı, 16 yaşında uıfak tefek olan bir delikanlıdır. Etrafındaki eski soyguncuların birbirlerinin yaptıklarını bire bin katarak şişirmesi ile anlattıkları yalanlara inanarak çoğunun sefillik içinde olduğu bu kişilerden bir Ağanın yanında hizmet eder Maraz Ali. Kitapta ustaca işlenmiş sade, gerçek ve güçlü Diyaloglarla desteklenen farklı farklı kişilerin gözünden aktarılan kurnazca düzenlenmiş bir tuzağı okuyoruz. Normalde bireyin ve toplumun dramını böyle çıplak bir şekilde gözler önüne seren kitapları okumakta zorlanırım ama bu defa kitabın sonunu, olayların örgüsünün nereye varacağını merak ettiğimden başıma ağrı girene kadar bir solukta okudum. 

Eşkiyalığı çok güzel özetleyen aşşağıdaki satırlar bence yazarın yerinde bir tarihi okuma yaptığının en güzel kanıtlarından biri. Kemal Tahirden önce okuduğum Kıtlık Zamanlarında celali isyanlarını konu alan kitaplar zihnimde bu kadar yeniyken sadece yakın tarihte değil osmanlıda da halkın eşkiyadan çektiklerini Osmanlının kaydettiği şerriye sicillerinden okumak mümkün. 

"Eşkiya devri hükümetin hasta olduğu sıradır. Aslında hükümet kısmı bir vakit ölmez, aradabir hastalanır. İnsan gibi canım hükümeti sıtma tuttuğu zaman eşkiya başkaldırır..., ... Hükümet dirildi mi bu kez marazlanmak eşkiya milletine düşer...., ...Eşkiyalık devri için savaş gerek. Köylerde kasabalarda erkek kalmayacak. Bunların tekmilini sınır boylarına sürecekler. Jandarmaları da bizim gibi çaptan düşmüş yaşlılardan, bir de beyzadelerle ağa okullarından ayıracaklar. O zaman asker kaçaklarından bazısı dağa sıçrar olur sana eşkiya. "

Eşkiyalığı mümkün kılan altyapıyı bu kadar net resmettikten sonra kitabın sonlarına doğru bunlardan kurtulmanın yolunu da vermiş yazar: Kitabın sonunda yapılan bir soyguna denk gelen aşırı yağış sonucu sel olur ve Yağmurdan dolayı (Rahmet) soyguncuların dağa sığınırlar. 

"-Eski zamanda olsaydı Rahmen işlerine yarardı. Müfrezeler üstlerine varmaya korkup rahmeti bahane ederlerdi. Şimdi eşkiya yakalayan köylüye geldi mi, eskiden böyle bir işte o köylü eşkiyayı sellerden sırtında geçirirdi. Sen bebnim sözüme iyi kulak ver, bu rahmet başka rahmet... Bu rahmet gök rahmeti değil, yer rahmeti... Köylü, eşkiyadan korkmadı mı, eşkiyalık öldü demek."

Kitabın sonu yine başladığı gibi, yani o gözüpek, eşkiya olarak nam almaya gönül koymuş Maraz alinin bir sahnesiyle biter ama bu defa farklı bir halde..... ve kurguyu bu şekilde tamamlar yazar. 

12 yorum:

  1. Nedense Kemal Tahir okuyamıyorum dilinin yalın olmasına rağmen yazdıkları ağır geliyor sanırım. Zamanını bekliyor kitapları bende.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel ifade etmişsiniz keza kemal tahir okumak bir c ok kiside benzer etkiler yaratyor.

      Sil
  2. Her kitabın farklı bir okuma deneyimi oluyor. :)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle evet, bu nedenle herkes kendi okuma surecini ozel olarak belirlemeli. Her kitap kisiyi baska bir kitaba baska bir meraka, yolculuga tasir aslinda. yorumunuz icin tesekkur ederim.

      Sil
  3. Ideolojiler nereden tutulsa elde kalır biri daha yakın hissettirir ama tam olarak istenilen şey asla değildir, yazar bunun farkındaymış bence

    YanıtlaSil
  4. Yazarin gerçekçi bir toplumsal ve sosyolojik bir memleket kesitini yansitabilmesi xde bundan sebeptir

    YanıtlaSil
  5. kemal tahir sevilmez mi yaa :) kitaplarını lisede okudum. en etkileyici kitabının devlet ana olduğunu söyleyebilirim :) onu da sonra okursun o zaman :)

    YanıtlaSil
  6. Lisedeyken okumustum ben de ama hicbirsey hatırlamıyorum. Okumustan saymıyorum kendimi tekrar okumam gerek. Devlet ana yazari özetleyen kitap diye geciyor. Hani ustalık eseri gibi

    YanıtlaSil
  7. bcp devam edecek. instagramda konuşup konuları belirledik. resmileşmedi, haftasonu resmileşir :) ocak ayı teması gerçeğe dayanan olaylar ve biyografi olacak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol, konu guzelmis. hemen bir biyografi filmi seyrediyorum.

      Sil
  8. Hiç Kemal Tahir okumayı denemedim. Bence bir deneyeyim merak etitm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlaka okumalisin. Dep in dedigi gibi devlet ana, esir sehrin insanlari 3 lemesi vs...gibi daha ana eserkerinden başlayabilirsin. Ben de devam edecegim ins kemal tahir okumaya

      Sil

Yorumlariniz icin