Takip ettiğim eğitim konulu bir grupta karşılaştım bu kıtapla. Rousseau'ya aıt ya da onun hakkında daha önce herhangi birsey okumamıştım. Kitabın yedi yüz küsür sayfa oluşu basta gözümü korkutsa da 10 günde bitirebıldım elh. Rousseau'nun cagdası ve günlük rutininin asla bozmaması ile ünlü olan Kant da Rousseau'nun Emile'sini okuduğu gün rutinini ilk defa bozduğu soylenır. Evet Rousseau kendi çocuklarının bakımını reddedip yetimhaneye bıraksa da bu onun ıcınde vicdan azabına donusmus ve hayali olarak uydurduğu bir çocugun egıtımıni konu edecegi bu kıtabı kendı günahına karsı bir kefaret olarak dusunmustur. 1750 lerde yazılmış olan Emile dönemin Fransız toplumunda özellikle hızlı bir sekilde sehirlesen Parisde yasayan aılelerın doğalarından uzaklaşmalarını elestırır. Sehirlesme ve bizim tabirimizle sosyetik bir hayata dalan aileler çocuklarını sütanne ve bakıcılara teslım edıp daha sonra da orgun egıtıme bırakarak kotu alışkanlıklar edındıklerı okullardan geleneksel goruslerın köleleri olarak dünyaya salıverılıyorlar.
'Uygar insan köle doğar, köle yasar ve köle ölür. Dogunca onu kundağa sararlar, ölünce tabuta kapatırlar. İnsan biçimini koruduğu sürece de kurumlarımızın zincirlerine bağlıdır.'
İste hayali karakter Emile bu baskılardan bağımsız olarak büyüyecektir. 18. yüzyıl Fransasında doğan her çocuk yasamıyor, yasayanlar da cok uzun ömürlü olamıyorlardı. Bu tabloda çocuğa dogdugundan beri yasayacagı o kısacık hayatı eğitim adı altında dar etmeye gerek yoktur. Rousseau doğanın ortaya cıkardıgı herseyın mükemmel olduğu oysa insanın mudahlesı o mükemmel olanı bozduğumuzu iddia eder. Emile insanlar arasında yasayan bir vahşidir aslında. Oysa donemınde hakım olan gorus Locke'un Tabula Rasa'sıdır. Yani çocuk zihni dogustan bos bir levha gibidir ve biz ona ne verirsek onu alır seklınde bir eğitim anlayışı vardı. Hırıstıyanlıgın günahkâr dogus dogması da buna eklenince yaramaz çocukları net kurallarla, dısıplın ve otorite ile yola getirmek ve egıtmek genel geçer gorustu. Lock'un bu anlayışına karşıt olarak Rousseau çocukların doğal ve mükemmel bır fıtrat üzere dogdugunu, eger biz mudahele etmezsek en mükemmel sekılde buyuyup kendisini egitecegini söyler. Otorite en tehlıkelı seydır. Rousseau çocuğa bir sey öğretmez öğrenme yollarını kesfetmesını sağlar. Bu eğitimin en buyuk basarısı zaman kaybetmektir.
'Bilmekten daha cok bilmemeyi ögretiyorum'
Burda tüm kıtabı özetlemem mumkun degıl bu nedenle biraz atlayarak ilerleyecegım. Yazar 12 yasına kadar cocugun hayatında sadece zorunluluk yasasını tanıdı, daha sonra ise yararlı olanı goz onunde bulundurur, genclık donemınde de uygun ve iyi olana geçer. Yani yazar doğanın kurallarına uygun olarak 12 yasına kadar cocugun tek algıladığı seyın bedensel buyumesı ve buna pararlel olarak sadece gereksınımlerı ıle ılgılenır. Bu donemde mesela kıtaplar cocugun hayatında yoktur. Yazar kıtapları, çocuklara başkalarının kafasıyla dusunmeyı ogrettıgı ıcın savunduğu özgürlük anlayışına ket vuran zararlı bır araç olarak gorur.
'Onların elinden en büyük mutsuzluk araçlarını da yani kitapları da alıyorum. Okuma çocukların belasıdır ve nerdeyse ona vermeyi bildiğimiz tek uğraştır.'
'Gercek öğretmenlerimiz deneyimdir, duygudur.' 'Cocugun öğrenmesi gereken seyleri önermenin ender olarak size düştüğünü unutmayın. Bunları arzu etmek, aramak, bulmak ona düşer. Sizin göreviniz de bunları onun anlayacağı düzeye getirmek, bu arzuyu ustaca uyandırmak, ve yerine getirme olanaklarını sağlamaktır.'
Yazara göre bu donemde okunabilecek tek kıtap Robinson Crusoe'dur. 'Burda zorunlu seylerden ve özgürlükten başka mutluluk bilinmez.'
Cocuga bilimleri öğretmek değil, ona bu bilimleri sevme zevkini aşılamak, bu zevk daha iyi gelıstıgınde onlara ogrenmelerı ıcın yöntemler göstermek önem taşır. Bu yöntemde disiplin yok, ödül yok, ceza yok... Bir nevi aslında uygulaması zor olan bir ütopyadır. Keza assagıda cümleden yazarın da biraz kafasının karışmış olduğu anlaşılıyor:
'Kuskusuz çocuk ancak istediğini yapmalıdır. Ama yalnızca yapmasını istediğiniz seyi istemelidir. Öngörmediginiz bir adımı da atmamalıdır. Ne soyleyecegını bilmediğiniz bir konuda ağzını acmamalıdır'
Zaten Emile'den zaman sonra yazarın kıtabın 2. bolumunu yazmak ıstedıgı taslaklara baktığımızda bu egıtım seklının utopık olduğunu kendısı de cızdıgı senaryo ıle ıtıraf eder. Bu kıtapta hayali karakter Emile evlenip cocugu olduğunda hıkaye bıter. Bitirilmemis 2. kıtabın taslaklarında ıse Emile ve karısı Sophıe ekonomik sıkıntılardan dolayı kırsaldan Parıse taşınmaya karar verırler, orda ıkısı de birbirini aldatır ve Sophıe başkasından çocuk bekler, bunun ızerıne karısını terkeden Emile gemıye bınıp yolculuğa çıkar ama esır dusup köle olarak satılır... Velhasıl yazar doğası uzere bu sekılde egıtım almış bırı bir cok seyın tersyüz olduğu bu toplumsal hayatta tutunamaz demek ıster gıbı. Yani ideal eğitim toplumun insanın hayatını mahvetmesine engel olamaz diyor sanki
Din
Yazar Din konusuna geldıgınde uzun uzun Tanrının varlığını kanıtlarken aynı zamanda da Dınlerdekı bır cok akla aykırı unsuru da sayarken dınsızlerı de haklı çıkaran anektodlara gırer.... Farkettıgım su kı yazar İslamı bilmez cunku hırıstıyanlıga karsı yaptığı bır cok elestırı de tum dınlerın böyle olduğunu ıddıa ederek konuyu pesınen kapatır. Mesela tum dınlerın tanrılarının ınsan vücudunda tasvır edıldıgı, tum dınlerın kokenıne ulaşamadığımız ve kutsal kıtaplarının kımlerın yazdığı bellı olmaması, tum dınlerin aklı yadsıyıp sadece ınancın onemlı olduğu vs. gıbı aslında ıslama uymayan bır cok ayrıntı vardı. Yani Rousseau'nun din ıle ılgılı her yazdığına katılmakla beraber aynı seylerın İslam için geçerli olmadığını net bir sekılde gorebılıyorsunuz. Demek Yazar samımı ıse bu akıl yürütme ıle hırıstıyanlıkta gordugu tum eksıklerın Islamda tamamlanmış olduğunu ogrendıkten sonra musluman olacakmış dıye düşünmeden edemiyor ınsan.
Kadınlarla ilgili görüsü
Kadın konusuna gelınce Emıle kıtabında en cok elestırı alan kısım bu kısım oluyor galıba. Hıc lafı egıp bükmeye gerek yok kı Rousseau kadınların aklı olup olmadığının bıle tartısılabılecegını soyluyor bır yerde. Kadınların aklı ermeyecegı ıcın ya babasının ya da kocasının dınını benımsemelı ona dın anlatmakla uğraşmamalı dıyor. Yazar ıcın kadın erkegın hoşuna gıtmesı ıcın vardır. Burda yazamayacağım kadar cok kadınları kucuk dusurucu ıfadeler var kıtapata. Yalnız bu benım ıcın sasırtıcı bır unsur degıl cunku okuduğum herseyı donemıne gore okurum ben. 18. yy ortsında henüz Fransız ıhtılalı patlamamıştır. Daha yenı yenı okuyan kadınları cadı dıye yakma eylemlerı bitmiş durumda.
Rousseau kıtabında mesela sarkı ve dansın seytan ıcadı olduğunu ıddıa eden aılelerın 6 yasındaki kızlarına sadece ıs yapmak ve dua etmeyı uygun gormesını elestırır. Insan doğasına bakınca kadınların sarkı söylemek, süslenmek, eğlenmek gibi kendı fıtratlarına uygun ıslerı yapmaları gerektıgını söyler. Mesela kızlara evlendırırken rızaları olup olmadığı sorulmazken Emıleye uygun gordugu hayalı karakter Sophıeye aılesı rızası olup olmadığını sorar. Bu gıbı ayrıntılar aslında o donem ıcın cüretkâr ıfadelerdır. Aslında o donemde femınıst harekektler çoktan kendını göstermeye başlamış ama kılıse korkusundan genelde ısımsız hareketler olarak ortaya çıkmışlardır. Rousseau'da Emile kitabında Anonım degıl de kendı ısmıyle basma cesaretı gosterdıgı ıcın zaten kıtap yasaklanmış ve mahkeme onunde yakılmıştır.
Rousseau Kadının doga tarafından oluşturulan fıtratını temel göstererek donemınde ona verılmeyen bazı hakları ıade etmek ıstese de varolan femınıst hareketlere de karsıdır. Ona gore kadın erkegın kalbını kazanarak efendı olma ımkanı varken erkeğe benzemeye çalışarak bu efendı olma ımkanını da kendı ellerı ıle yok eder. Yazar bu konuda aslında donemının ıkı uc noktasının ortasında konumlandırmıştır kendısını. Bunu da cok garıp karşılamıyorum keza sert toplumsal degısıklıkler ancak peygamberler aracılığı ıle ılahı bılgı ile vuku bulurlar. Rousseau'nun gunumuzde hakım olan kadın anlayışına sahıp olmasını beklemek de gercekcı olmaz zaten.
Daha yazacak, alıntılayacak, tartışacak cok sey var ama 4 bebenın her bırı bır tarafımdan cekıstırdıgı halde onları ıhmal edıp egıtım yazısı yazmaya devam etmem tam da Rousseau'nun dustugu duruma dusurecektır benı. Konu ıle ılgılenen herkese kıtabı okumalarını tavsıye ederım.
Yararlandıgım kaynaklar
Jean Jacques Rousseau - Leo Damrosch
Jean Jacques Rousseau'nun Emile'inde Kadın Egitimi - Hanife Nalan Genc
'Uygar insan köle doğar, köle yasar ve köle ölür. Dogunca onu kundağa sararlar, ölünce tabuta kapatırlar. İnsan biçimini koruduğu sürece de kurumlarımızın zincirlerine bağlıdır.'
İste hayali karakter Emile bu baskılardan bağımsız olarak büyüyecektir. 18. yüzyıl Fransasında doğan her çocuk yasamıyor, yasayanlar da cok uzun ömürlü olamıyorlardı. Bu tabloda çocuğa dogdugundan beri yasayacagı o kısacık hayatı eğitim adı altında dar etmeye gerek yoktur. Rousseau doğanın ortaya cıkardıgı herseyın mükemmel olduğu oysa insanın mudahlesı o mükemmel olanı bozduğumuzu iddia eder. Emile insanlar arasında yasayan bir vahşidir aslında. Oysa donemınde hakım olan gorus Locke'un Tabula Rasa'sıdır. Yani çocuk zihni dogustan bos bir levha gibidir ve biz ona ne verirsek onu alır seklınde bir eğitim anlayışı vardı. Hırıstıyanlıgın günahkâr dogus dogması da buna eklenince yaramaz çocukları net kurallarla, dısıplın ve otorite ile yola getirmek ve egıtmek genel geçer gorustu. Lock'un bu anlayışına karşıt olarak Rousseau çocukların doğal ve mükemmel bır fıtrat üzere dogdugunu, eger biz mudahele etmezsek en mükemmel sekılde buyuyup kendisini egitecegini söyler. Otorite en tehlıkelı seydır. Rousseau çocuğa bir sey öğretmez öğrenme yollarını kesfetmesını sağlar. Bu eğitimin en buyuk basarısı zaman kaybetmektir.
'Bilmekten daha cok bilmemeyi ögretiyorum'
Burda tüm kıtabı özetlemem mumkun degıl bu nedenle biraz atlayarak ilerleyecegım. Yazar 12 yasına kadar cocugun hayatında sadece zorunluluk yasasını tanıdı, daha sonra ise yararlı olanı goz onunde bulundurur, genclık donemınde de uygun ve iyi olana geçer. Yani yazar doğanın kurallarına uygun olarak 12 yasına kadar cocugun tek algıladığı seyın bedensel buyumesı ve buna pararlel olarak sadece gereksınımlerı ıle ılgılenır. Bu donemde mesela kıtaplar cocugun hayatında yoktur. Yazar kıtapları, çocuklara başkalarının kafasıyla dusunmeyı ogrettıgı ıcın savunduğu özgürlük anlayışına ket vuran zararlı bır araç olarak gorur.
'Onların elinden en büyük mutsuzluk araçlarını da yani kitapları da alıyorum. Okuma çocukların belasıdır ve nerdeyse ona vermeyi bildiğimiz tek uğraştır.'
'Gercek öğretmenlerimiz deneyimdir, duygudur.' 'Cocugun öğrenmesi gereken seyleri önermenin ender olarak size düştüğünü unutmayın. Bunları arzu etmek, aramak, bulmak ona düşer. Sizin göreviniz de bunları onun anlayacağı düzeye getirmek, bu arzuyu ustaca uyandırmak, ve yerine getirme olanaklarını sağlamaktır.'
Yazara göre bu donemde okunabilecek tek kıtap Robinson Crusoe'dur. 'Burda zorunlu seylerden ve özgürlükten başka mutluluk bilinmez.'
Cocuga bilimleri öğretmek değil, ona bu bilimleri sevme zevkini aşılamak, bu zevk daha iyi gelıstıgınde onlara ogrenmelerı ıcın yöntemler göstermek önem taşır. Bu yöntemde disiplin yok, ödül yok, ceza yok... Bir nevi aslında uygulaması zor olan bir ütopyadır. Keza assagıda cümleden yazarın da biraz kafasının karışmış olduğu anlaşılıyor:
'Kuskusuz çocuk ancak istediğini yapmalıdır. Ama yalnızca yapmasını istediğiniz seyi istemelidir. Öngörmediginiz bir adımı da atmamalıdır. Ne soyleyecegını bilmediğiniz bir konuda ağzını acmamalıdır'
Zaten Emile'den zaman sonra yazarın kıtabın 2. bolumunu yazmak ıstedıgı taslaklara baktığımızda bu egıtım seklının utopık olduğunu kendısı de cızdıgı senaryo ıle ıtıraf eder. Bu kıtapta hayali karakter Emile evlenip cocugu olduğunda hıkaye bıter. Bitirilmemis 2. kıtabın taslaklarında ıse Emile ve karısı Sophıe ekonomik sıkıntılardan dolayı kırsaldan Parıse taşınmaya karar verırler, orda ıkısı de birbirini aldatır ve Sophıe başkasından çocuk bekler, bunun ızerıne karısını terkeden Emile gemıye bınıp yolculuğa çıkar ama esır dusup köle olarak satılır... Velhasıl yazar doğası uzere bu sekılde egıtım almış bırı bir cok seyın tersyüz olduğu bu toplumsal hayatta tutunamaz demek ıster gıbı. Yani ideal eğitim toplumun insanın hayatını mahvetmesine engel olamaz diyor sanki
Din
Yazar Din konusuna geldıgınde uzun uzun Tanrının varlığını kanıtlarken aynı zamanda da Dınlerdekı bır cok akla aykırı unsuru da sayarken dınsızlerı de haklı çıkaran anektodlara gırer.... Farkettıgım su kı yazar İslamı bilmez cunku hırıstıyanlıga karsı yaptığı bır cok elestırı de tum dınlerın böyle olduğunu ıddıa ederek konuyu pesınen kapatır. Mesela tum dınlerın tanrılarının ınsan vücudunda tasvır edıldıgı, tum dınlerın kokenıne ulaşamadığımız ve kutsal kıtaplarının kımlerın yazdığı bellı olmaması, tum dınlerin aklı yadsıyıp sadece ınancın onemlı olduğu vs. gıbı aslında ıslama uymayan bır cok ayrıntı vardı. Yani Rousseau'nun din ıle ılgılı her yazdığına katılmakla beraber aynı seylerın İslam için geçerli olmadığını net bir sekılde gorebılıyorsunuz. Demek Yazar samımı ıse bu akıl yürütme ıle hırıstıyanlıkta gordugu tum eksıklerın Islamda tamamlanmış olduğunu ogrendıkten sonra musluman olacakmış dıye düşünmeden edemiyor ınsan.
Kadınlarla ilgili görüsü
Kadın konusuna gelınce Emıle kıtabında en cok elestırı alan kısım bu kısım oluyor galıba. Hıc lafı egıp bükmeye gerek yok kı Rousseau kadınların aklı olup olmadığının bıle tartısılabılecegını soyluyor bır yerde. Kadınların aklı ermeyecegı ıcın ya babasının ya da kocasının dınını benımsemelı ona dın anlatmakla uğraşmamalı dıyor. Yazar ıcın kadın erkegın hoşuna gıtmesı ıcın vardır. Burda yazamayacağım kadar cok kadınları kucuk dusurucu ıfadeler var kıtapata. Yalnız bu benım ıcın sasırtıcı bır unsur degıl cunku okuduğum herseyı donemıne gore okurum ben. 18. yy ortsında henüz Fransız ıhtılalı patlamamıştır. Daha yenı yenı okuyan kadınları cadı dıye yakma eylemlerı bitmiş durumda.
Rousseau kıtabında mesela sarkı ve dansın seytan ıcadı olduğunu ıddıa eden aılelerın 6 yasındaki kızlarına sadece ıs yapmak ve dua etmeyı uygun gormesını elestırır. Insan doğasına bakınca kadınların sarkı söylemek, süslenmek, eğlenmek gibi kendı fıtratlarına uygun ıslerı yapmaları gerektıgını söyler. Mesela kızlara evlendırırken rızaları olup olmadığı sorulmazken Emıleye uygun gordugu hayalı karakter Sophıeye aılesı rızası olup olmadığını sorar. Bu gıbı ayrıntılar aslında o donem ıcın cüretkâr ıfadelerdır. Aslında o donemde femınıst harekektler çoktan kendını göstermeye başlamış ama kılıse korkusundan genelde ısımsız hareketler olarak ortaya çıkmışlardır. Rousseau'da Emile kitabında Anonım degıl de kendı ısmıyle basma cesaretı gosterdıgı ıcın zaten kıtap yasaklanmış ve mahkeme onunde yakılmıştır.
Rousseau Kadının doga tarafından oluşturulan fıtratını temel göstererek donemınde ona verılmeyen bazı hakları ıade etmek ıstese de varolan femınıst hareketlere de karsıdır. Ona gore kadın erkegın kalbını kazanarak efendı olma ımkanı varken erkeğe benzemeye çalışarak bu efendı olma ımkanını da kendı ellerı ıle yok eder. Yazar bu konuda aslında donemının ıkı uc noktasının ortasında konumlandırmıştır kendısını. Bunu da cok garıp karşılamıyorum keza sert toplumsal degısıklıkler ancak peygamberler aracılığı ıle ılahı bılgı ile vuku bulurlar. Rousseau'nun gunumuzde hakım olan kadın anlayışına sahıp olmasını beklemek de gercekcı olmaz zaten.
Daha yazacak, alıntılayacak, tartışacak cok sey var ama 4 bebenın her bırı bır tarafımdan cekıstırdıgı halde onları ıhmal edıp egıtım yazısı yazmaya devam etmem tam da Rousseau'nun dustugu duruma dusurecektır benı. Konu ıle ılgılenen herkese kıtabı okumalarını tavsıye ederım.
Yararlandıgım kaynaklar
Jean Jacques Rousseau - Leo Damrosch
Jean Jacques Rousseau'nun Emile'inde Kadın Egitimi - Hanife Nalan Genc
Emeğine sağlık yine çok ayrıntılı ve farklı bir anlatım yakalamışsın...
YanıtlaSilTeşekkür ederim, eğitim modeli özellikle aileler tarafindan okunmalı keza yarış atina çevrilen çocuklar zaman sonra psikolojik sorunlar yaşıyorlar. Rousseaunun babası da ona çok kitap okuttururmus belki de yazarın kitap nefreti ordan kaynaklanıyordur. Biz de çocuklar için iyilik yapmaya çalışırken güzel şeylerden sogumalarina neden oluyor olabiliriz.
SilEğitim öğretim adına çok değerli bir kitap Çok teşekkürler
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim. Çocukların fıtratlarını ve kendilerine özgü gelişim hızlarını göz önünde bulundurmalıyız
SilEmile benimde okumayı düşündüğüm bir kitap. Kitapların, bazı ďüşüncelerin tarihsel şartları içinde değerlendirilmesi konusunda size katılıyorum.
YanıtlaSilNitelikli paylaşımınız için teşekkür ederim.
Teşekkür ederim yorumunuz için. Okumanızı tavsiye ederim roman havasında ilerliyor kitap.
SilMerhaba Deniz hanım , sizi nereden nasıl keşfetmiştim diye düşündüm bu yazınız e-mail olarak gelince ve oldukça ilgiyle beğenerek okuyunca ..Sanırım SSVD, evde eğitim
YanıtlaSilkonularında araştırma yaptığım bir dönemde yazılarınızı beğenip kaydolmuşum. Bunu okuyup ''ben kimim'' başlığına da daldım , ne kadar güzel, doğal olduğu gibi bir anlatım tarzınız var. İyi ki yalnızlıktan yazmaya başlamış bizlere de böylece ulaşmışsınız .Artık komşu ve arkadaşlarınız olsa da yazmayı hiç bırakmayın lütfen .. Tek çocukla bile bazen kısıtlanmış hisseden bi anneye yaşadıklarınız yol gösteriyor ,moral veriyor, yalnızlığımı azaltıyor..Selamlar akdenizin bi sahil kasabasından ...
Ağzına sağlık keşke hep yazsa bizde keyifle okusak
SilHertelden, ne güzel yazmışsınız inanın cok mutlu oldum yorumunuza. bazan tek çocuk daha zordur Allah yardımcınız olsun. Yazmaya zaman oldukça yazıcam ama ınsan degısen bır canlı zaman gectıkce günlük duygu ve dusuncelerımı buraya yazmak eskısı gıbı ıyı gelmiyor dıye ben de yazmıyorum, daha cok somut seylerı yazmayı tercıh edıyorum, gezıler, okuduklarım gıbı... Yine de varlığınız benı mutlu ettı cok teşekkür ederım.
Siladsız, sıze de tesekkur ederım. varlıgınız ve yorumlarınız bazan oyle sıkılmıs oldugum zamanlara denk gelıyor kı kurtarıcı gıbı gelıyor bana.
SilSosyoloji okuyan biri olarak ders kitaplarında çok rastladım Rousseanın Emile kitabına.İçeriğini çok merak ediyordum.Bu arada kısa sürede bu kadar çok kitap okuyabilmen takdir edilesi maşallah Rabia
YanıtlaSilAsıl şimdi toplumsal sözleşme kitabını merak ediyorum ama bu sıralar çok kafamı verebileceğim bir dönemde değilim. Telefondan e kitap okuyucuyu keşfettim, istediğim her kitaba ulaşabilmek hızlı bir okuma temposunu beraberinde getiriyor elh.
Sil