3. sınıftakı oğlumla (9) bırlıkte kütüphaneden aldığımız cocuk klasıklerını okuduğumuzu daha once de belırtmıstım. Bu program dahılınde ozellıkle de Ispanyada bulunuşumuzdan dolayı Cervantes cok fazla gozumuze sokulunca sıradakı kıtap olarak onu okuyalım dedık. Tabıkı Yusuf 200 sayfaya kadar sadelestırılmıs versyonunu okuyup ben de yaklaşık bin sayfayı gecen 2 ciltlik orjinalini okuyunca Yusuf 2 günde, ben ıse kıtapları 2 haftada ancak bıtırebıldım. Kıtabın genel hikayesini ve edebi özelligini herkesin bildiğini varsayıp burda o konuları atlayarak direk kitapla ilgili dusuncelerime geçerken sunu belırtmem gerekiyor kı kıtabın orjınalını degıl de sadelestırılmıs versyonlarını okuyanlar bu kıtabı okudum demesinler.... 1605 senesinde yazılan kitabın 2. cildi 10 sene sonra yazılmıştır.
Cervantes kendi kitabını, Önsöz bölümünde assagıda alıntıladığım şekilde tasvir eder:
“Tabiatta her şey, benzerini doğurur. Benim kısır, gelişmemiş dehâm da, her türlü rahatsızlığın hâkim olduğu, her türlü hazin sesin duyulduğu bir hapishanede doğmuşçasına kuru, kırışık, maymun iştahlı ve çok çeşitli, kimsenin aklına gelmeyecek düşüncelere boğulmuş bir evlâttan başka ne doğurabilir?”
Cervantes kitabı yazma amacının o donemde varolan saçma sapan ve cok fazla olan Sovalye kitaplarına karsı bir eleştiri, bir reddiye gorevı gormesı olduğunu soylese de daha sonra gelen edebiyatçılar ona hakettiginden fazla bir rol biçerek soyle dıyeceklerdır:
'Cervantes'in kuru, kırışık, maymun iştahlı diye takdim ettiği Don Quijote, edebiyat dünyasında yer aldığı günden zamanımıza en zengin yorumlara vesile oldu. On sekizinci yüzyılda aklın ve gerçekçiliğin övgüsü olarak baş tacı edildi. On dokuzuncu yüzyıl romantikleri bu yorumu tam anlamıyla ters yüz edip, Don Quijote'nin kişiliğinde yenilmez idealizmi, dışlanmış yaratıcılığı, giderek, horgörülmüş diğergâmlığın İseviliğini buldular. Yirminci yüzyıl varoluşçuları için o, abes yaşamın benlik arayışından ödün vermeyen vakur kahramanıydı. Daha felsefi okumalarda Sancho'yla birlikte, idealizmle materyalizmin diyalektiğini simgeliyordu; politik eğilimliler ise bu anlatıda ütopyen sosyalizmin ilk örneklerinden birini gördüklerini düşündüler. Ve bütün yüzyıllar için, sanatın sanatla, sanatın yaşamla, ve sanatın insanla ilişkisini irdeleyen en baştan çıkarıcı anlatı olarak kabul edildi. Feodal düzenden merkantilist düzene geçişin örnek kitabı olarak sosyolojik ve tarihsel okumalara konu olurken, başkişisi Don Quijote'nin deliliği psikolojik tahlil ve teşhislere konu olmuştur'
Benim bu kitabı seçmemdeki asıl nedenlerden biri de aslında Cervantesin Osmanlının elınde Esir olarak bulunduğu yıllardan edindiği deneyim ve Endülüs birikiminin Avrupadaki Roman'ın ilk ornegı olarak tasvir edilen Don Quijote!a ne kadar yansıdıgını merak etmemdı. Bırılerı Cervantesin Müslümanlara karsı savaşa gıttıgını bu uğurda elını kaybettıgını hatta kıtabında araplara, musluman ve turklere karsı hakaret ettiğini bahane edıp onu koyu bır Müslüman, Türk ve Magrip düşmanı olduğunu soyleseler de o donemın İspanyasında -Ama Muslumanlar da iyidir. demenin idam cezası için yeterli bir neden olduğunu unutmamalıdırlar. Kitapta Kurgu olan hıkayenın ıcınde Osmanlının elınde esır dusmus Hırıstıyanları anlatırken evet, türklere hakaret edıyor ama ordakı bır karaktere de Cervantes diye bir arkadaşının esır dustugu türk sahibine her türlü aşırılığı yapıp hakaret etmesıne rağmen, sahibi cervantese asla vurmamış, kotu soz soylememıs ve başkasına da soyletmemıstır diyerek kendi gerçek hayatında yine kendi adını vererek esir dustugu donem hıcbır kotu muamele ıle karsılasmadıgını itiraf etmiştir. Bir bolumde de insan soyunun 4 tıp olduğu ve bunu açıklarken en yüce soy ornegı olarak Osmanlıyı vermesı de ılgınctır kı normalde kıtabın genelınde osmanlıya küfreder. Keza o dönem kıtap basabilmek ıcın kral ve yazıcılarından cok sert bir denetim ile kitap basma ıznı alabılıyorlardı, bu kadar kralı kayırmasına rağmen daha sonrakı basımlarda donem donem daha da fazla sansürlenen bolumler olmuştur. Kıtabın orjınalınde bu ızınlerı ve Sansür raporlarını bulabılırsınız. Eger Cervantes İspanya kralının hoşuna gıdecek bu ifadelerı yazmasaydı kıtabını basamaz ve ustune ustuk de ceza bıle alırdı. Keza Cervantes İspanyada adi suçlardan zaten hukum gıymıs birisi olduğu ıcın, bu konularda ne kadar dikkat etmesi gerektiğini gayet iyi biliyordu.
2. cildde Yazar Don Quijote ve silahtarı Sanchonun yolculukları sırasında Barselonaya yaklaştıklarını anladıkları alamet: Ağaçlarda insanların asılı olmasıydı. Keza bir diğer hikayede de Sanchonun komsusu bir Morisconnun hikayesi yer alır. Moriscolar Yahudi ve Muslumanların yakıldığı donemde (yani bu kıtabın yazılmasından yaklaşık 40, 50 sene önceye takabul edıyor) ırk olarak Ispanyol-Magrip olduğu halde Hırıstıyan olmuş kısılerdır. Bu kısıler ileride eskı dınlerı olan islama gonullerı ısınır ıhtımalıne karsı surulmus ve oldurulmuslerdır. Kıtaptakı Morısco olan karakter ıse cok iyi bir hırıstıyan olduğu halde verdıgı bu mükemmel karardan oturu Krala teşekkür eder !!!! Amiyane tabir ile -Abi suçsuz olduğum halde sırf soyuma mağrip kanı karıştı diye beni ne de güzel öldürüyorsunuz helal olsun size.... der... Burada yazarın ciddi olduğunu düşünmek imkansızdır, eger öyle ise yani, Cervantes bunları yazarken gönülden bu duyguları paylaşıyor ise, eger Cervantes burda İroni yapmadıysa bu kitabı çöpe atabiliriz demektir cunku bu gözle kitaba bakacak olursak korkunç bir Vahsetle karşılaşırsınız. Kıtapta sık sık gecen Eski Hırıstıyan sözünden kasıt; kanına İspanyol kanı dışında Yahudi ya da Magripli kanı karısmamıs kışıdır ve muslumanlara olduğu kadar kıtapta Yahudilere de hakaretler edılmıstır.
Daha önce Cervantesin Örnek Alınacak Hikayeler isimli kitabını okuduğumda da farkettigim üzere kıtaplarda rahatsız edici ölçüde bir Kadın assagılaması mevcut. Bu durum dönemin genel bakısına uygundur aslında keza aynı dönem olmasa da Aristo da bildiğimiz üzere Kadınların insan olup olmadııgnı tartışmıştır. 1605 senesınde ise yakılan Endülüs kitapları dısında Avrupada kadına bakısın oldukça assagılayıcı olduğu bilinmektedir. Endulusten İbn Hazm'ın Güvercin Gerdanlıgı eserınden hareketle kadına karsı kutsal bir sevginin varolabilecegi anlayışı Avrupaya Endülüs muslumanlarından gecmıstır denilebilir ve Shakespaere'de olduğu gibi Don Quijote'da da bu durum gorulebılır. Cinsel istek dışında kutsal bir sevginin varolabilecegi saraylı soylu kadın ile dıger kadınlar arasında ayrım yapar.
Ozellıkle Sancho'nun Vali olduğunda yonetımdekı adalet ve feraseti dikkat cekıcıdır. Vali olduğu donemde ozgur olmadığı ve bu ısın cok zor olduğunu söyleyerek kendısnın ayrılması, Sanchonun Don Quijotu, Don Quijote'un de Sanchoyu başka 3. sahısların da bu ikiliyi kadırdıkları bir cok hikaye ile doldurulmuş olan Kıtapta aslında cok daha geniş bir alt metin yatmaktadır. Ama Donemın sıyası ve tarihi gerçekleri goz onunde bulundurulmadan okunduğunda eksik kalan bir okuma olacaktır bu....
Yazıyı cok uzatmadan bitiriyorum. Sırada Vladimir Nabokov'un 'Don Quijote Dersleri' ve yine Cervantesin Osmanlıda esır olarak gecırdıgı 5 sene içinde tanımış olduğu Osmanlı Sultanı hakkında yazmış olduğu ve İspanyada sahnelenmesine izin verilmeyen 'Yüce Sultan' kitabı var...
Herkese iyi okumalar...
#okumayadevam #cocukklasikleri #kom2019
Cervantes kendi kitabını, Önsöz bölümünde assagıda alıntıladığım şekilde tasvir eder:
“Tabiatta her şey, benzerini doğurur. Benim kısır, gelişmemiş dehâm da, her türlü rahatsızlığın hâkim olduğu, her türlü hazin sesin duyulduğu bir hapishanede doğmuşçasına kuru, kırışık, maymun iştahlı ve çok çeşitli, kimsenin aklına gelmeyecek düşüncelere boğulmuş bir evlâttan başka ne doğurabilir?”
Cervantes kitabı yazma amacının o donemde varolan saçma sapan ve cok fazla olan Sovalye kitaplarına karsı bir eleştiri, bir reddiye gorevı gormesı olduğunu soylese de daha sonra gelen edebiyatçılar ona hakettiginden fazla bir rol biçerek soyle dıyeceklerdır:
'Cervantes'in kuru, kırışık, maymun iştahlı diye takdim ettiği Don Quijote, edebiyat dünyasında yer aldığı günden zamanımıza en zengin yorumlara vesile oldu. On sekizinci yüzyılda aklın ve gerçekçiliğin övgüsü olarak baş tacı edildi. On dokuzuncu yüzyıl romantikleri bu yorumu tam anlamıyla ters yüz edip, Don Quijote'nin kişiliğinde yenilmez idealizmi, dışlanmış yaratıcılığı, giderek, horgörülmüş diğergâmlığın İseviliğini buldular. Yirminci yüzyıl varoluşçuları için o, abes yaşamın benlik arayışından ödün vermeyen vakur kahramanıydı. Daha felsefi okumalarda Sancho'yla birlikte, idealizmle materyalizmin diyalektiğini simgeliyordu; politik eğilimliler ise bu anlatıda ütopyen sosyalizmin ilk örneklerinden birini gördüklerini düşündüler. Ve bütün yüzyıllar için, sanatın sanatla, sanatın yaşamla, ve sanatın insanla ilişkisini irdeleyen en baştan çıkarıcı anlatı olarak kabul edildi. Feodal düzenden merkantilist düzene geçişin örnek kitabı olarak sosyolojik ve tarihsel okumalara konu olurken, başkişisi Don Quijote'nin deliliği psikolojik tahlil ve teşhislere konu olmuştur'
Benim bu kitabı seçmemdeki asıl nedenlerden biri de aslında Cervantesin Osmanlının elınde Esir olarak bulunduğu yıllardan edindiği deneyim ve Endülüs birikiminin Avrupadaki Roman'ın ilk ornegı olarak tasvir edilen Don Quijote!a ne kadar yansıdıgını merak etmemdı. Bırılerı Cervantesin Müslümanlara karsı savaşa gıttıgını bu uğurda elını kaybettıgını hatta kıtabında araplara, musluman ve turklere karsı hakaret ettiğini bahane edıp onu koyu bır Müslüman, Türk ve Magrip düşmanı olduğunu soyleseler de o donemın İspanyasında -Ama Muslumanlar da iyidir. demenin idam cezası için yeterli bir neden olduğunu unutmamalıdırlar. Kitapta Kurgu olan hıkayenın ıcınde Osmanlının elınde esır dusmus Hırıstıyanları anlatırken evet, türklere hakaret edıyor ama ordakı bır karaktere de Cervantes diye bir arkadaşının esır dustugu türk sahibine her türlü aşırılığı yapıp hakaret etmesıne rağmen, sahibi cervantese asla vurmamış, kotu soz soylememıs ve başkasına da soyletmemıstır diyerek kendi gerçek hayatında yine kendi adını vererek esir dustugu donem hıcbır kotu muamele ıle karsılasmadıgını itiraf etmiştir. Bir bolumde de insan soyunun 4 tıp olduğu ve bunu açıklarken en yüce soy ornegı olarak Osmanlıyı vermesı de ılgınctır kı normalde kıtabın genelınde osmanlıya küfreder. Keza o dönem kıtap basabilmek ıcın kral ve yazıcılarından cok sert bir denetim ile kitap basma ıznı alabılıyorlardı, bu kadar kralı kayırmasına rağmen daha sonrakı basımlarda donem donem daha da fazla sansürlenen bolumler olmuştur. Kıtabın orjınalınde bu ızınlerı ve Sansür raporlarını bulabılırsınız. Eger Cervantes İspanya kralının hoşuna gıdecek bu ifadelerı yazmasaydı kıtabını basamaz ve ustune ustuk de ceza bıle alırdı. Keza Cervantes İspanyada adi suçlardan zaten hukum gıymıs birisi olduğu ıcın, bu konularda ne kadar dikkat etmesi gerektiğini gayet iyi biliyordu.
2. cildde Yazar Don Quijote ve silahtarı Sanchonun yolculukları sırasında Barselonaya yaklaştıklarını anladıkları alamet: Ağaçlarda insanların asılı olmasıydı. Keza bir diğer hikayede de Sanchonun komsusu bir Morisconnun hikayesi yer alır. Moriscolar Yahudi ve Muslumanların yakıldığı donemde (yani bu kıtabın yazılmasından yaklaşık 40, 50 sene önceye takabul edıyor) ırk olarak Ispanyol-Magrip olduğu halde Hırıstıyan olmuş kısılerdır. Bu kısıler ileride eskı dınlerı olan islama gonullerı ısınır ıhtımalıne karsı surulmus ve oldurulmuslerdır. Kıtaptakı Morısco olan karakter ıse cok iyi bir hırıstıyan olduğu halde verdıgı bu mükemmel karardan oturu Krala teşekkür eder !!!! Amiyane tabir ile -Abi suçsuz olduğum halde sırf soyuma mağrip kanı karıştı diye beni ne de güzel öldürüyorsunuz helal olsun size.... der... Burada yazarın ciddi olduğunu düşünmek imkansızdır, eger öyle ise yani, Cervantes bunları yazarken gönülden bu duyguları paylaşıyor ise, eger Cervantes burda İroni yapmadıysa bu kitabı çöpe atabiliriz demektir cunku bu gözle kitaba bakacak olursak korkunç bir Vahsetle karşılaşırsınız. Kıtapta sık sık gecen Eski Hırıstıyan sözünden kasıt; kanına İspanyol kanı dışında Yahudi ya da Magripli kanı karısmamıs kışıdır ve muslumanlara olduğu kadar kıtapta Yahudilere de hakaretler edılmıstır.
Daha önce Cervantesin Örnek Alınacak Hikayeler isimli kitabını okuduğumda da farkettigim üzere kıtaplarda rahatsız edici ölçüde bir Kadın assagılaması mevcut. Bu durum dönemin genel bakısına uygundur aslında keza aynı dönem olmasa da Aristo da bildiğimiz üzere Kadınların insan olup olmadııgnı tartışmıştır. 1605 senesınde ise yakılan Endülüs kitapları dısında Avrupada kadına bakısın oldukça assagılayıcı olduğu bilinmektedir. Endulusten İbn Hazm'ın Güvercin Gerdanlıgı eserınden hareketle kadına karsı kutsal bir sevginin varolabilecegi anlayışı Avrupaya Endülüs muslumanlarından gecmıstır denilebilir ve Shakespaere'de olduğu gibi Don Quijote'da da bu durum gorulebılır. Cinsel istek dışında kutsal bir sevginin varolabilecegi saraylı soylu kadın ile dıger kadınlar arasında ayrım yapar.
Ozellıkle Sancho'nun Vali olduğunda yonetımdekı adalet ve feraseti dikkat cekıcıdır. Vali olduğu donemde ozgur olmadığı ve bu ısın cok zor olduğunu söyleyerek kendısnın ayrılması, Sanchonun Don Quijotu, Don Quijote'un de Sanchoyu başka 3. sahısların da bu ikiliyi kadırdıkları bir cok hikaye ile doldurulmuş olan Kıtapta aslında cok daha geniş bir alt metin yatmaktadır. Ama Donemın sıyası ve tarihi gerçekleri goz onunde bulundurulmadan okunduğunda eksik kalan bir okuma olacaktır bu....
Yazıyı cok uzatmadan bitiriyorum. Sırada Vladimir Nabokov'un 'Don Quijote Dersleri' ve yine Cervantesin Osmanlıda esır olarak gecırdıgı 5 sene içinde tanımış olduğu Osmanlı Sultanı hakkında yazmış olduğu ve İspanyada sahnelenmesine izin verilmeyen 'Yüce Sultan' kitabı var...
Herkese iyi okumalar...
#okumayadevam #cocukklasikleri #kom2019
Daha önce okumuştum ancak, Yapı Kredi yayınlarından çıkan tam baskısının okuma zamanı geldi. Oldukça bilgiendirici bir yazı olmuş. Teşekkürler.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, sırada kitaba edebi acıdan yaklaşan Don Quijote dersleri isimli kitabı okuyacağım için don quijote un edebi yönü hakkında konuşmak için acele etmek istemedim. Don quijote dersleri kitabın bitirdiğimde de edebi acıdan bakan bir yorum yazmayı planlıyorum.
Sil