Yeni bir yıla girdik ve ben yavas yavas blogda daha sık yazmak icin son 1 aydır ugrasıyorum. Soyle kı okudugum kıtap ve filmler hakkında birseyler yazmaya kendimi zorladıkca hızla akan hayatta daha cok zıhnı aktıvıtelerımı kayıt altına gecırdıkce yaptıgım ıslerin cok daha kalıtelı bir hale burundugunu bılıyorum. Gecen sene ekim ayında Riyada tasındık ve yasadıgım zıhnı kırılmalarımı bir de mekansal olarak yeniledim. Yeni bir cizgiyle hayata her yonuyle tekrar baslıyorum. Bu asamada haftada bir kıtap bitirip ailece ya da yalnız basıma bir film seyretme ve bunlar hakkında blogumda yazma kararı verdim ve aralık ayında da bunu uyguladıgımı dusunuyorum. Gecen sene hafta sayısı kadar (52) kitap (15.180 sayfa) okumusum ama bunun cogunu bloga yazmadıgım ıcın hafızamda derınlere saklanmıs. Bunları yazıya gecırmek bir nevi arkada kalan verileri öne dogru cagırmak, birbirlerine baglamak ve gelecek zaman oldugunda geriye donup kopya cekmek ıcın ıyı oluyor. Riyada taşındığımdan beri duzenli günlük yaziyorum ve buna bu sene de devam etmek istiyorum. İspanyolca ve almancadan sonra bu seneden itibaren ingilizce ve Arapçaya daha profesyonel anlamda çalışacağım.
Bir de hayata inanc merkezlı bir anlam kazandıran biri oldugum ıcın her hafta bir gun oruc tutup, mumkun mertebe hergun yalnız basıma ve haftada en az bir gun buldugum arkadaslarla toplanıp yaratılmıs ve indirilmis ayetlerı ınceleyıp konusmayı da degismez bir krıter olarak bu sene de uygulamaya devam etmeyi planlıyorum. Tabiki zaman gelecek her daim motomot aynı duzenı koruyamayacagım. Her adımda fıtrata daha da yaklasarak bu hayatta en guzeline talip olup muttakilerden olabilmek ve sonrakı hayata en dogru sekılde hazırlanabılmek amac....
Bu yazı yeni yıl planları yazısı olarak baslayıp Gecen hafta seyrettigim film ile devam etsin o zaman. Yeni yıla girmeden herseyımı kendısı ıle yaptıgım telefonum kırıldıgı ıcın su an buldugum bir bilgisayarda yazıyorum. Alıskanlıklarına bagımlı biri olarak bilmedigim bir yerde yazmaya calısmak beni yoruyor o nedenle cok kabaca yazıp gecmek zorunda kalacagım.
Yönetmen: Tarsem Singh
Bu hafta ailece The Fall (Düsüs) filmini seyrettik. 2006 da cekılmıs Fantasi Macera türündeki filmin yönetmeni Hintli Tarsem Singh bu filmde kullandigi görsellik ve müziklerle seyirciyi buyulemis desem yanlıs olmaz.
Sinema sektörünün yeni yeni basladıgı henuz sıyah beyaz filmlerin oldugu bir zamanda kolunu kırmıs 5 yasındakı bir cocugun hastanede ıyılesene kadar gecırmesı gereken zaman ıcınde baska bir odada film cekımlerı sırasında kaza gecıren ve aynı zamanda ask acısı da ceken bir dublorun sohbetleri filmin ana teması. Buraya kadar sıkıcı bir fılm gibi gelsede aslında fılmde adamın ıc dunyasında patlayan fırtınaların onu ölüme suruklemesı ve bunun ıcın cocugu yanına cekmek adına ona bır masal anlatarak hem adamın intihar denemelerini hem de cocugun hayal dunyasında anlatılan olayları gercek hayatla paralel kurgu yaparak seyirciye oldukca etkılı bir sekilde vermis film. Ozellikle cocuk gozunden bir masal aracılıgı ile hayata bakısı bence muhtesem bir sekilde yansıttıgı ıcın hem gercekten hem de anlam dünyası acısından oldukca zengin ve renklı bir filmdi.
Filmdeki gercek hayat ile anlatılan masal arasında paralellikler kurulmus oldugu gibi aynı zamanda dünya tarihine de o kadar cok gönderme vardı kı filmi sahne sahne okuyarak ilerlemek bile mümkün. Seyirciyi kendine baglayan hikaye masal karakteri ile anlatıcı arasındaki bagı ölüm anında zirveye cıkararak gerceklıkten bizi kopardıgı anda duvara carpmıs gibi bizi tekrar o gerceklige dondurup duygusal olarak katarsis haline sokuyor ve gözyaslarına boguldugumuz o anın devamında bize umidin bitmedigini nasıl masalı geriye donup sılıp tekrar yazabılecegımız gibi gercekte de herseyın tersıne donebılecegını gösterıyor. Komık, dramatik, duygusal bir cok duyguyu aynı fılmın ıcınde oldukca guclu bir sekılde yansıtmayı basarmıs yönetmen. Eger sahne sahne okuyup uzerıne konusma fırsatımız olsa muhtesem bir sohbet bizi beklıyor olurdu.
Filmdeki cocugun masum ve spontan hali muhtesemdı. Adamın ve cocugun birbirini iyilestirmesini seyrederken cocukların, hassas mizacı olan insanların hayatında ne kadar buyuk degısıklık yaptıgını gormek benı duygulandırdı. Keza sahsen herkesin en az bir cocugun maddi ve manevi bakımını ustlenmesının dunya adına, insan denen varlıgın canavarlasmaması adına cok gereklı oldugunu dusunuyorum. İnsanların etrafında mutlu, masum cocuklar olmadıgı zaman filmdeki adam gibi (hem bireysel hem toplumsal olarak) düsmek! Cok kolay olabilir. Seyredilmesini siddetle tavsıye ederım.
Gelelim bu hafta Okudugum kitaba:
Gogol - Dikanka yakınlarında bir cıftlıkte Aksam Toplantıları
Bu hafta Gogol okumalarına basladım. Gogol adına ayrı bir post hazırlayacagım icin burda kitap iceriginden bahsetmeyecegim henuz. Sadece kayıtlara gecmesi adına bu hafta Gogoglun Dikanka yakınlarında bir ciftlikte Aksam Toplantıları kitabını bitirdigimi not alayım yeterli. Bahsettigim kitap hakkindaki yorumuma iste burdan ulasabilirsiniz
Not:
Gecen hafta Riyadda yagmur yagdıgı ıcın
okullar tatıl olmustu o nedenle 6-12 yas arası 4 cocugun sureklı kosturdugu bir
evde okumak da seyretmek de yazmak da benım ıcın ımkansıza yakın gibi bir
seydi. Kırılan telefonumu da hesaba katarsam ılk hafta icin bu kadar
yazabiliyor olmak bile kendi adıma sevindirici bir gelisme aslında. Yazım hatalarımı da düzeltemedim bu bilmedigim bilgisayarda. Okumakta ve anlamakta zorlanılan yerler olduysa affola...
Umarım Haftaya da yazabilirim.
gogol bunu okumamışım :) the fall en az 20 kez izledim, çok severim :)
YanıtlaSilAcimasiz elestiriler alan ilk siirlerinden sonra yazmaya cesaret edip bastigi ilk kitap. Bu kitapla ün kazanmis. Ben de o nedenle bu kitapla basladim gogol okumaya.
Silheey sana üzerinde düşünebileceğin, anlamlı bir film önereyim :) mevsimler (kim ki duk/2003) :)
YanıtlaSilNe guzel. Tesekkur ederim. Bakayim uygunsa benim buyuk cocuklarla bile seyrederiz.
Silonlar anlamayabilir, ağır gelebilir, izlerseniz açıklamalar yapman lazım yani onlara :)
SilHmm, tamam. Seyredeyim ben buraya da yazayim ins
Sil15bin sayfa çok hoş, oruç tutmak da çok güzel tabii ki :)
YanıtlaSilEvet, kucuk planlar buyuk sonlara gebedir. Yorumunuz icin teşekkürler
SilNe güzel kararlar alıp uyguluyorsunuz, takdir ettim. :) Düşüş filmini çok sevmiştim ben de, etkileyiciydi gerçekten.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, karinca kararinca olunca kararlar uygulamasi da daha kolay oluyor elh. Guzel filmler insanin dusunsel dunyasina anlam katıyorlar
SilHaftada bir gün oruç fikrine ısındım şu an. :)
YanıtlaSilEvet, temizlenmek, kendini her yonden egitmek de gerek. Zihni ve bedeni aynı anda eğiten bir disiplin de aslında oruç. Umarim yapabilirim. Onemli olan gunlerin uzadigi yaz gunlerinde uygulamak bunu...
SilBu aralar bende hep Gogol okudum. Oruç fikrini de güzel buldum bazen alışılmadık şeyleri yaşatmak gerekiyor vucuda tabii sağlıklı bir şekilde :)
YanıtlaSilBu sene bizim icin gogol ile basladi o halde... size de iyi okumalar....
SilMerhaba hoşgeldiniz. Konu din olunca ben geri çekilirim ve tüm tanımları Allah'ın yapmasına izin veririm. Bu nedenle bu sorunuzu yine kurandan cevaplamak isterim.
YanıtlaSilAyet kelimesi iz işaret arkada başka bir şeyi ifade eden mesaj demektir mesela uzaktan gördüğünüz bir duman orda ya yangın çıktığının ya da birilerinin ateş yaktiginin işaretidir. Ateşi görmezsiniz ama duman ayeti ile ateşin varoldugunu bilirsiniz. Allah da Kuran'da ayetlerini yaratılmış ve indirilmiş (enzele) olarak ayırır. Yaratılmış ayetler:.
Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbirlerini ardı sıra takip etmesinde; insanların yararlanmaları için denizde yüzen gemilerde, Allah'ın gökten indirip, onunla ölü toprağa hayat vererek, orada her türlü canlının yaşamasını sağladığı suda, rüzgarın yönlendirilmesinde, emre hazır bulutların yer ile gök arasında hareket ettirilmesinde aklını kullanan bir halk için birçok ayet vardır.
İndirilmis ayetlere ise nur 1 den örnek verebilirim:
Bu indirip, farz kıldığımız bir suredir. Onda beyyinat ayetler ortaya koyduk. Umulur ki öğüt alırsınız.
Umarım merakınızı giderebilmisimdir. Mesajınız ile tekrar ayetler ile hemhal olmama vesile olduğunuz için teşekkür ederim.