Kitap: Siyah Öfke
Yazar: Mustafa Demirci
9 y.y. müslümanların altın çağı olarak görülür, fetihlerle elde edilen yeni toprakları ve insanları! kullanarak büyük bir zenginliğe sahip olmuşlardı. Maalesef popüler kültürde, okullarda ve benzeri kitaplarda hikayenin sadece nispeten pozitif görünen kısımları verilerek tek taraflı bir zihin dünyası inşaa etmişiz. Oysa başarılı olmuş bir köle isyanının 16 sene boyunca hüküm sürmesi gibi büyük bir vakadan çoğumuz habersiziz. Kitabın akademik dili, kaynakları vs. oldukça doyurucu. Ayrıca bir çok islam tarihçisinden gelen bilgilerin birbirine zıtlığı, hatta aynı kişilerin farklı bilgiler aktarması gibi sorunlara rağmen yazar bize ulaşan verilerden seçmece yapmayıp birbirleri ile karşılaştırarak daha doğru olanı ararken bunu okuyucu ile de paylaşması, yazara karşı daha da fazla güven duymamı sağladı.
M.S 869-883 arası aşşaği Mezopotamya, güney ve orta İrak bölgesindeki bataklığın ortasında doğu afrikadan getirilerek bölgedeki çiftliklerde sayıları yüzbinleri bulduğu tahmin edilen zenci köleler toplu halde çalıştırılıyorlardı. Basranın Çinden Afrikaya, Bizansa kadar ürün satarak zenginleşmesini sağlayan bu kapitalist açgözlülüğün zirve yaptığı dönemde bazan zengin bir tüccar başına 15 bin köle düşerken bu köleler gerekli gıdayı bile alamadıkları halde zor ve aslında insanlık dışı şartlarda çalıştırıldıkları için çoğu vebadan, hastalıklardan açlıktan vs. ölüyordu. O donemde Basra çevresinde Veba hastalığına bu nedenle zenci hastalığı diyorlardı. Basranın kurulmasından sonra döneminin en zengin ve ferah bölgesi olmasını sağlayacak olan özellikle Emeviler döneminden beri bölge bataklıkları kurutularak ortaya çıkarılan büyük ölçekli çiftliklerde şeker kamışı ve pirinç gibi yoğun işçilik gerektiren ve ekiminin zor olduğu ürünler ekilerek çiftlik ve köle sahipleri akıl almaz bir zenginlige erişmişlerdi. Bahsi konu bu köleler hürriyetlerine kavuşmak ve bu ağır şartlardan kurtulmak için her çağrıya cevap verecek durumdaydılar.
Ali b. Muhammed adında birisi önce Bahreynde giriştiği başarısız bir isyan girişiminden sonra Abbasilerin içinden geçmekte olduğu kaostan da faydalanarak bu kölelere hürriyet ve Mal-Mülk vaadiyle kendi peşine takmayı başarır. Bölgede toplu halde çalıştırılan kölelerin katılımıyla kısa zamanda güçlenen isyancılar, güney Iraktakı Übülle, Abadan, Ahvaz ve Basra gibi köleleri sömürerek ticaret ve tarım zengini olmuş şehirleri feci halde tahrip ederek yağmalarlar. Özellikle Basrada binlerce kişiyi öldürürler.
Zencilerin bölgenin ağır tabiat şartlarına alışkın oluşlari, tarihsel şartların lehlerine gelişmesi ve bedeviler ile kurdukları ilişkiler sayesinde Abbasilerin gönderdiği orduları bir çok defa yenilgiye uğratmışlar ve karşısında uzun süre (16 sene) dayanabilmişler. Kendi adlarina başkent inşaa edip (Muhtara) hutbe okutup, şehirlere vali ve kadı atayıp, vergi topladılar, hatta para bile bastılar. O dönemde diğer ciddi isyanlarla da uğraşan Abbasiler 3 yıllık zorlu bir mücadeleden sonra zenci lideri ele geçirmiş ve bu oluşum dağıtılmış.
Zaten parçalamakta olan Abbasiler, bu isyanla zencilerin ticaret ve tarım merkezi olan bölgeyi ele geçirdikleri için Abbasiler siyasi ve mali olarak çok yıpranmış ve parçalanma süreci derinleşmiştir. Isyan sırasında en az beşyüzbin kişi öldüğü rivayet ediliyor.
Isyanın belki de en önemli neticelerinden biri zencilerin isyan ettiği bölgede ismaililerin öncüsü kabul edilen Karmatilerin ortaya çıkmasına sebep olmalarıdır. Bu isyan islam olduğunu iddia eden o toplumda kölelik kurumunda herhangi bir köklü değişim meydana getirmemiştir. Zaten isyanin ve lider kadrosunun böyle bir hedefi de yoktur. Keza girdikleri şehirlerdeki halkı kendilerine köle ve cariye yaparak kendileri de kölelik sistemini kullanmışlardır. Ama bu isyanın saldığı korku, en az yarım asır Doğu Afrikadan köle ticaretini kesintiye uğratmış.
Ez cümle; döneme ve coğrafyaya daha tarafsız ve sağlıklı bir tarihi zemin içinde bakmak isteyenler için hem yazarın akademik dilinin yeterliliği hem de kaynaklarının kapsamlı oluşu gibi nedenlerden de ötürü ilgilenen herkese kitabın okunmasını tavsiye ederim.
Ovv eseri okurmuyum bilmiyorum ama yazınızı bir çırpıda okudum... Elimde on yüz bin milyon kitap beklerken sıra gelir mi bilemedim.
YanıtlaSilArapca konusulan topraklarda Spartaküs benzeri bir hikayenin akademik bir dille anlatimina karsi gunun birinde yoğun bir ilginiz olursa bu kitap aklınıza mutlaka gelecektir. Kendi organik okuma rutininize güvenin ;)
Sililginç konu, madem ortadoğu spartaküsü, okunur tabii, bakayım buna, saool :)
YanıtlaSilIyi okumalar o halde ;)
Sil