Müslümanların Tarihi 1,2,3,4 ve 5. Cilt, Ihsan Sureyya Sırma
Ramazanda tefsir okumasi ile başlayıp daha sonra islam ve muslumanlarin tarihine merak saldim. Mehmet okuyanin da dedigi gibi "Siz Kuran-i okuyun o size devaminda ne okumaniz gerektiğini soyleyecektir". Ben de o hesap evde bulunan ve eskiden bizzat öğrenciliğini yaptığım Ihsan Sureyya Sirma Hocanin Müslümanların Tarihi isimli eserinin 5 cildini de ardarda okudum. Herseyden önce hocanin bahsettiği olaylardan dersler çıkararak akıcı bir anlatimla kitapları yazmis olmasi benim 5 cildi de su gibi ve hayretler icinde kalarak okumami sağladı.
Hoca sadece olayları kuru bir sekilde aktarmıyor hangı olayın vuku bulma sebeplerı neler olabılecegı ve bu muhtemel hataları gunumuzde ne kadar yapıp yapmadıgımızı sorgulaması gunumuzde yasayan bir tarih ımajı cızıyor zıhınde. Zaten Tarıh gunumuzde ve gelecekte karsımıza cıkıyorsa bize fayda saglar. Tarıh okumalarımızı mutlaka ama mutlaka gunumuz hayatımızla ılıkılendırmelı, dersler cıkarmalı ve gelecek dunyamızı ınsaa etmek ıcın temel olarak kullanmalıyız. Tarih okurken ınsanın kendı ıcınden cıktıgı toprak ve inanc sıstemını önceleyerek cevreye dogru yayılan temasal bir yelpaze kullanması taraftarıyım. Bu kıtaplarda da İslam dunyası ve devamında islamın bayragını tasıyan diger devletlerin ve son olarak da Osmanlının sıyası tarıhını konu alır Ihsan Hoca.
Serinin,
1. Cildde efendimizden önceki peygamberleri,
2. Cildde efendimizin hayatini,
3. Ciltte 4 halife ve Emevileri,
4. Cildde Abbasi, Endulus, Selçuklu ve Müslümanların Haçlılarla karsılasmasını ve,
5. Cildde de Osmanliyi anlatiyor hoca.
Islam öncesi peygamberlerden başlayıp 1400 yil boyunca islam bayrağını devralan tum yönetimleri bütüncül bir şekilde okuyunca tarih sahnesi gözünüzün önünde daha net duruyor ve olayların gelisim sureci ile birlikte neden bu sekilde vuku buldugunu daha iyi anliyorsunuz. Oyle ki bu siyasi tarih okumasindan sonra ozelde hayretimi acayip celbeden bazi donem ve kişileri daha da yakindan tanımak için kendime farkli spesifik okumalar bile belirlemeye basladim.
Velhasil hocanin bu akici ve hatalarimizdan dersler cikararak kaleme aldığı bu eserinin okunmasini herkese tavsiye ederim.
Balkan Tarihi, Barbara Jelavich
Balkan tarihini 18. Yy dan 1980 lere kadar kabaca 2 cilt olarak özetleyen bu kitap bir cok farkli kurulusun hem ekonomik hem de akademik olarak destegini alarak siparis uzere yazilmis bir eserdir.
Kitap yugoslavyanin dagilisini yazildigi tarih hasebiyle icermemekle birlikte tamamen batili bir bakis acisiyla yazilmistir. Baslangicta beni cok rahatsiz eden bu tarafli dile sayfalari ilerledikce alisiyorsunuz ve tepkiniz de azaliyor. Osmanlidan bahsederken hep bir dusmandan bahseder gibi ifadeler kullandigi halde Habsburg ve Rusya hakimiyetinden bahsettigi yerlerde zafer kazanmis gibi bir dile gecis yapiyor.
Mesela Osmanlinin konsolosluklar araciligi ile talep edilen azinlik haklarini bahane ederek azinliklarin bir Osmanlidan kopus ideali cizerken biraz ileride bazi padisahlarin yazarin da kitapta ajanlik faaliyetleri yaptigini itiraf ettigi bu tarz kuruluslarin sinirlandirilmasini eleştirebiliyor. Osmanlida gercek anlamda siddet eylemleri iceren ve payitahtı yikma amaci tasiyan isyanlarin bastirilmasinda azinlik haklarindan bahsederken, ayni sekilde ileriki sayfalarda hiristiyan ya da komunist yonetim altina giren balkan ulkelerinde ilk isin masum ve kendi halinde yasayan muslumanlari ülkeden atmak ya da katletmek oldugu zamanlari donemin sartlarina gore, anlasilabilir talihsiz vakalar gibi yumusatilmis bir sekilde aktariyor.
Zaten osmanli konusu bitince ve balkanlarda osmanli hakimiyeti kalmadigi zaman kitapta azinlik haklarindan bahsedilmez ve hatta sanki balkanlarda muslumanlar yokmus gibi bir sahne cizer. Kibrisin bolunmesinden bile bahseden bu genis capli kaynak eser balkanlarda yasayan muslumanlarin varliklarindan gercek anlamda bahsetmez.
Bir bolumde balkanlara kafa kesme gelenegini Osmanlinin getirdigini söylerken Osmanliya vahsi sifati takmis ama bir kac sayfa sonra aslinda kafa kesmenin balkanlarda ve ozellikle karadag bolgesi mitlerinde yer aldigini hatta mezarlarina da kestikleri kafalarin sayisi yazildigini soylerken tabiki kesinlikle kazikli voyvodanin adi da kitapta 1 kere bile gecmez.
Bir yandan devsirme sistemini elestirirken diger taraftan baska sayfalarda devsirme usulu sayesinde osmanli tebaasinda en iyi egitimi balkanlardan cikan bu kisilerin aldigini ve Turklerin gelemedigi saray mertebelerine balkan kokenli insanlarin geldigini yazar (Koprulu ailesi gibi). Bunun yaninda anlasilmaz bir sekilde Osmanlida Kast sistemi benzeri siniflar arasi gecisin olmadigi gibi birseyi savunur ki bu iki zit bilgi kitabin farkli kisiler tarafindan kaleme alindigi izlenimi birakiyor.
Her ne kadar kesinlikle tarafsiz olmayan ve yazarin bakis acisini kullandigi dilde buram buram hissettigimiz bir eser olsa da kaynaklarin da gösterdiği gibi ve her akli basinda insanin kabul edecegi gibi Osmanli hakimiyetinin balkanlarin en iyi zamanlari oldugunu itiraf etmek zorunda kalmistir. Taraflı diline ragmen kitaplarin kesinlikle okunmasini tavsiye ederim. Gunumuzde akademik eserlerde tarafimiz ne olursa olsun varolan tarihi belgeler isiginda bazı gercekleri degistiremiyoruz.
Balkan tarihi kitaplarinda da bu anlamda Osmanli hakkinda cok fazla pozitif bakis da vardir cunku kaynaklar bunu gosterir. Mesela yazar bu kitaplarda rumen kilisesi piskoposunun ayasofyada katolik papanin temsilcilerini gormektense musluman kavugu gormeyi tercih ederim dedigini aktarmistir.
Velhasil yukarida verdigim gibi ornekler daha cok ama dikkatli bir gozle okundugu takdirde genel olarak balkan tarihini ozetleyen sanirim ender eserlerden biri.
Kendi acimdan itiraf etmeliyim ki ozellikle 1 ve 2. Dunya savaşları sirasinda balkanlarda donenlerden pek haberdar degildim. Kitap her ne kadar Bosna savasini icermese de savas oncesi 2 yuzyil boyunca oturmus dengeleri okuyunca Yugoslavyanin tarihde defalarca vuku bulduğu gibi tekrar parcalanacagi cok asikarmis.
Tarih bilirsek basimiza geleceklere hazirlikli olabiliriz ancak, diger turlu basimiza ne geldigini anlayana kadar cok can kaybederiz. Bir bosnak teyzenin de dedigi gibi "savas basladiginda anladık ki biz evde tv de dizi seyrederken sirp ve hirvat komsularimiz gizli gizli silahlaniyormus"
Balkan Tarihini daha iyi anlamama neden olan bu kıtaplardan sonra bu altyapı ıle daha önce okumus oldugum Alıya İzzetbegovıcın kıtaplarını tekrar okumam gerektıgını farkettım.
Ramazanda tefsir okumasi ile başlayıp daha sonra islam ve muslumanlarin tarihine merak saldim. Mehmet okuyanin da dedigi gibi "Siz Kuran-i okuyun o size devaminda ne okumaniz gerektiğini soyleyecektir". Ben de o hesap evde bulunan ve eskiden bizzat öğrenciliğini yaptığım Ihsan Sureyya Sirma Hocanin Müslümanların Tarihi isimli eserinin 5 cildini de ardarda okudum. Herseyden önce hocanin bahsettiği olaylardan dersler çıkararak akıcı bir anlatimla kitapları yazmis olmasi benim 5 cildi de su gibi ve hayretler icinde kalarak okumami sağladı.
Hoca sadece olayları kuru bir sekilde aktarmıyor hangı olayın vuku bulma sebeplerı neler olabılecegı ve bu muhtemel hataları gunumuzde ne kadar yapıp yapmadıgımızı sorgulaması gunumuzde yasayan bir tarih ımajı cızıyor zıhınde. Zaten Tarıh gunumuzde ve gelecekte karsımıza cıkıyorsa bize fayda saglar. Tarıh okumalarımızı mutlaka ama mutlaka gunumuz hayatımızla ılıkılendırmelı, dersler cıkarmalı ve gelecek dunyamızı ınsaa etmek ıcın temel olarak kullanmalıyız. Tarih okurken ınsanın kendı ıcınden cıktıgı toprak ve inanc sıstemını önceleyerek cevreye dogru yayılan temasal bir yelpaze kullanması taraftarıyım. Bu kıtaplarda da İslam dunyası ve devamında islamın bayragını tasıyan diger devletlerin ve son olarak da Osmanlının sıyası tarıhını konu alır Ihsan Hoca.
Serinin,
1. Cildde efendimizden önceki peygamberleri,
2. Cildde efendimizin hayatini,
3. Ciltte 4 halife ve Emevileri,
4. Cildde Abbasi, Endulus, Selçuklu ve Müslümanların Haçlılarla karsılasmasını ve,
5. Cildde de Osmanliyi anlatiyor hoca.
Islam öncesi peygamberlerden başlayıp 1400 yil boyunca islam bayrağını devralan tum yönetimleri bütüncül bir şekilde okuyunca tarih sahnesi gözünüzün önünde daha net duruyor ve olayların gelisim sureci ile birlikte neden bu sekilde vuku buldugunu daha iyi anliyorsunuz. Oyle ki bu siyasi tarih okumasindan sonra ozelde hayretimi acayip celbeden bazi donem ve kişileri daha da yakindan tanımak için kendime farkli spesifik okumalar bile belirlemeye basladim.
Velhasil hocanin bu akici ve hatalarimizdan dersler cikararak kaleme aldığı bu eserinin okunmasini herkese tavsiye ederim.
Balkan Tarihi, Barbara Jelavich
Balkan tarihini 18. Yy dan 1980 lere kadar kabaca 2 cilt olarak özetleyen bu kitap bir cok farkli kurulusun hem ekonomik hem de akademik olarak destegini alarak siparis uzere yazilmis bir eserdir.
Kitap yugoslavyanin dagilisini yazildigi tarih hasebiyle icermemekle birlikte tamamen batili bir bakis acisiyla yazilmistir. Baslangicta beni cok rahatsiz eden bu tarafli dile sayfalari ilerledikce alisiyorsunuz ve tepkiniz de azaliyor. Osmanlidan bahsederken hep bir dusmandan bahseder gibi ifadeler kullandigi halde Habsburg ve Rusya hakimiyetinden bahsettigi yerlerde zafer kazanmis gibi bir dile gecis yapiyor.
Mesela Osmanlinin konsolosluklar araciligi ile talep edilen azinlik haklarini bahane ederek azinliklarin bir Osmanlidan kopus ideali cizerken biraz ileride bazi padisahlarin yazarin da kitapta ajanlik faaliyetleri yaptigini itiraf ettigi bu tarz kuruluslarin sinirlandirilmasini eleştirebiliyor. Osmanlida gercek anlamda siddet eylemleri iceren ve payitahtı yikma amaci tasiyan isyanlarin bastirilmasinda azinlik haklarindan bahsederken, ayni sekilde ileriki sayfalarda hiristiyan ya da komunist yonetim altina giren balkan ulkelerinde ilk isin masum ve kendi halinde yasayan muslumanlari ülkeden atmak ya da katletmek oldugu zamanlari donemin sartlarina gore, anlasilabilir talihsiz vakalar gibi yumusatilmis bir sekilde aktariyor.
Zaten osmanli konusu bitince ve balkanlarda osmanli hakimiyeti kalmadigi zaman kitapta azinlik haklarindan bahsedilmez ve hatta sanki balkanlarda muslumanlar yokmus gibi bir sahne cizer. Kibrisin bolunmesinden bile bahseden bu genis capli kaynak eser balkanlarda yasayan muslumanlarin varliklarindan gercek anlamda bahsetmez.
Bir bolumde balkanlara kafa kesme gelenegini Osmanlinin getirdigini söylerken Osmanliya vahsi sifati takmis ama bir kac sayfa sonra aslinda kafa kesmenin balkanlarda ve ozellikle karadag bolgesi mitlerinde yer aldigini hatta mezarlarina da kestikleri kafalarin sayisi yazildigini soylerken tabiki kesinlikle kazikli voyvodanin adi da kitapta 1 kere bile gecmez.
Bir yandan devsirme sistemini elestirirken diger taraftan baska sayfalarda devsirme usulu sayesinde osmanli tebaasinda en iyi egitimi balkanlardan cikan bu kisilerin aldigini ve Turklerin gelemedigi saray mertebelerine balkan kokenli insanlarin geldigini yazar (Koprulu ailesi gibi). Bunun yaninda anlasilmaz bir sekilde Osmanlida Kast sistemi benzeri siniflar arasi gecisin olmadigi gibi birseyi savunur ki bu iki zit bilgi kitabin farkli kisiler tarafindan kaleme alindigi izlenimi birakiyor.
Her ne kadar kesinlikle tarafsiz olmayan ve yazarin bakis acisini kullandigi dilde buram buram hissettigimiz bir eser olsa da kaynaklarin da gösterdiği gibi ve her akli basinda insanin kabul edecegi gibi Osmanli hakimiyetinin balkanlarin en iyi zamanlari oldugunu itiraf etmek zorunda kalmistir. Taraflı diline ragmen kitaplarin kesinlikle okunmasini tavsiye ederim. Gunumuzde akademik eserlerde tarafimiz ne olursa olsun varolan tarihi belgeler isiginda bazı gercekleri degistiremiyoruz.
Balkan tarihi kitaplarinda da bu anlamda Osmanli hakkinda cok fazla pozitif bakis da vardir cunku kaynaklar bunu gosterir. Mesela yazar bu kitaplarda rumen kilisesi piskoposunun ayasofyada katolik papanin temsilcilerini gormektense musluman kavugu gormeyi tercih ederim dedigini aktarmistir.
Velhasil yukarida verdigim gibi ornekler daha cok ama dikkatli bir gozle okundugu takdirde genel olarak balkan tarihini ozetleyen sanirim ender eserlerden biri.
Kendi acimdan itiraf etmeliyim ki ozellikle 1 ve 2. Dunya savaşları sirasinda balkanlarda donenlerden pek haberdar degildim. Kitap her ne kadar Bosna savasini icermese de savas oncesi 2 yuzyil boyunca oturmus dengeleri okuyunca Yugoslavyanin tarihde defalarca vuku bulduğu gibi tekrar parcalanacagi cok asikarmis.
Tarih bilirsek basimiza geleceklere hazirlikli olabiliriz ancak, diger turlu basimiza ne geldigini anlayana kadar cok can kaybederiz. Bir bosnak teyzenin de dedigi gibi "savas basladiginda anladık ki biz evde tv de dizi seyrederken sirp ve hirvat komsularimiz gizli gizli silahlaniyormus"
Balkan Tarihini daha iyi anlamama neden olan bu kıtaplardan sonra bu altyapı ıle daha önce okumus oldugum Alıya İzzetbegovıcın kıtaplarını tekrar okumam gerektıgını farkettım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlariniz icin