Konu din olunca elden geldiğince kısa ve genel geçer ifadeler kullanmaya dikkat ediyorum, malum doğu toplumları olarak düşünce dünyamız bile kişi merkezli inşaa olmuş durumda. Oysa kişileri değil, ilkeler ve fikirleri tartışmamız gerekir. Ali Şeriatinin de gelistirilmesi gerekse de ilkesel olarak genelde doğru bir durusa sahip oldugunu goruyorum. Mesela ilkesel olarak baktigimda ebuzer kitabinda kaynağı belirsiz, belli olanlara da guvenmedigim ama sonuc olarak dogru olmasi ihtimalini sevdigim bir cok rivayet kullanmis. Edebi olarak okuyucuyu mutlu ediyor ama gercek oldugunu iddia etmek mumkun degil. Buna karsilik insanin 4 zindani ve dine karsi din kitaplari ilkelerin daha cok hakim oldugu fikir kitaplari. Sonucta Rousseau'da Emile kitabinda kadinlarin egitim almasina gerek olmadigi onlarin tek isinin suslenmek oldugunu soyleyerek bence sacmalamis ama toplumsal sozlesmesi ile fransiz ihtilaline ilham vermis cok onemli bir toplum onderi kimligini haketmis biridir. Bizim sorunumuz kisilerin ya cok yuceltip her dedigini degismez hakikat kabul etmemiz ya da tamamen assagilayip soyledigi herseyi yanlis ilan etmemiz.... Ali Seriatiyi de diger tum yazarlar gibi ilkelerimiz onderliginde bir suzgecten gecirerek okudugumuzda bence son yuzyilin en onemli dusunurlerinden biri olmayi hakediyor.
"Dine karşı Din" kitabının başlığında da yazarın dediği gibi "-Sizi rahatsız etmeye geldim!." ifadesi yerini buluyor. Ben rahatsız olmaya Kuran ile çıktığım yolculukla birlikte çok önceden başladığım için Şeriatinin bu kitaplarını okumak kendi inanc sistemim icerisinde daha önce yaptigim buyuk hatalara şia örnegi uzerinden ayna tuttugu icin hem faydalı oldu hem de cok severek dinledim bu sesli kitapları.
Dine karşı Din söylemini kurandan çok net bir şekilde görürüz zaten:
Kuranın klavuzluğuna bakacak olursak farkederiz ki Tüm ilahi dinler daha önce hak olan dini bozarak yeni din ureten inançlı gruplara gelmiş. Musa Harunu halkının yanında bırakıp sadece 40 gün tur dağına çıktığında o 40 gün içinde gözleri önünde bir sürü inanilmayacak olaya şahit olmus olmalarina da ragmen aralarindan samiri çıkıp halka "ben sizin bilmediklerinizi bilirim" diyerek kendini o dinin temsilcisi olarak belirleyip musanin getirdigi dini bambaska bir hale sokmus. Bunu kuran bize bizi uyarmak icin anlatiyor. Yani Dine karşı din olayi surekli tekerrur eden ve Allahin insanlari kuranda defalarca uyardigi bir tekrar haline gelmis. Nasil iranda şia dine karsi baska bir din uretip onu yasiyorsa biz de aynisini yapmisiz hiçbir farkımız yok. Bu nedenle çoğunluk husrandadir. Kurandaki Dine karsi kurgulanmis o diger tum dinleri ibrahim gibi kafada silmeden hickimse islam uzere yasayamiyor. Maalesef en cok da muslumanim diyenler islam uzere yasamiyor. Kurana bakmayip samiri gibi bize din anlatan alimlerin! Hocalarin! pesinde kaybolup gitmis ve kuranda Allahin anlattigi dine karşı milyon baska din uretmisiz ama hepsinin de adı islam olmus. Dine karşı din soylemi aslinda kuranin bastan sona bizi uyardigi ve kiyamete kadar surecek ve her bir birey olarak dikkat etmemiz gereken onemli bir hakikat
Bir Alıntı:
"Insan ilk zindandan 'Doğa' zindanından, bilincini, irade ve yaratıcılığını, Doğayı tanımakla yani bilimle kurtarabilir ve elde edebilir. Ikinci zindan olan 'Historizm' zindanından tarih felsefesini ve tarihsel determinizmin nasıl yönlendirilebileceğini kavramakla, tarih bilimi ile kurtulabilir. Üçüncü zindandan 'Sosyolojizm' de, Toplumsal Düzen zindanımdan da bireyler yone bilimle kurtulabilir ve kendi toplumsal düzenlerinin kurucusu olabilirler. Dördüncü zindan, zindanların en kötüsüdür, insan bu zindanda tutsakların en acizi durumundadır. Bu zindan 'Kendimdir'..." Insanın dört Zindani, S:53
Yazarın kitaplarından henuz okuduğum yok ama Dine karşı Din kitabını merak ettim. :)
YanıtlaSilKuranın klavuzluğuna bakacak olursak farkederiz ki Tüm ilahi dinler daha önce hak olan dini bozan inançlı gruplara gelmiş. Musa Harunu halkının yanında bırakıp sadece 40 gün tur dağına çıktığında o 40 gün içinde gözleri önünde bir sürü inanilmayacak olaya şahit olmus olmalarina da ragmen aralarindan samiri çıkıp halka "ben sizin bilmediklerinizi bilirim" diyerek kendini o dinin temsilcisi olarak belirleyip musanin getirdigi dini bambaska bir hale sokmus. Bunu kuran bize bizi uyarmak icin anlatiyor. Yani Dine karşı din olayi surekli tekerrur eden ve Allahin insanlari kuranda defalarca uyardigi bir tekrar haline gelmis. Nasil iranda şia dine karsi baska bir din uretip onu yasiyorsa biz de aynisini yapmisiz hiçbir farkımız yok. Bu nedenle çoğunluk husrandadir. Kurandaki Dine karsi kurgulanmis o diger tum dinleri ibrahim gibi kafada silmeden hickimse islam uzere yasayamiyor. Maalesef en cok da muslumanim diyenler islam uzere yasamiyor. Kurana bakmayip samiri gibi bize din anlatan alimlerin! Hocalarin pesinde kaybolup gitmis ve kuranda Allahin anlattigi dine karşı milyon baska din uretmisiz ama hepsinin de adı islam olmus. Dine karşı din soylemi alinda kuranin bastan sona bizi uyardigi ve kiyamete kadar surecek bir hakikat
SilYazılarımızı belirtilen süreden daha sonra da yazabiliyor muyuz? Gruba sonradan katılınca bu konuda bilgim yok.
YanıtlaSilBazı kitaplar okunmak ve anlaşılmak için daha farklı zamanlar bekliyorlar. Zihinlerin daha dingin olduğu , daha sakin zamanlar. Sanırım öyle bir zaman seçmem gerek.
Sağlıklı, mutlu günler.
Ben de bilmiyorum sonradan yazmak oluyor mu olmuyor mu? Olmasa da sorun değil beni mayis ayi yazisini yazmadı varsayarlar önemli olan çabalamak.... benim iniş çıkışlarım ve beni plan dışına iten olaylar vs. Çok oluyor bu nedenle konu bilgisayarla yapılan bir is ise her zaman rutine uyamiyorum maalesef. Haklısınız okuma eylemi zihnin okunan şeye hazır olması ile verimli olur, hazır olmak varolmak denektir yani o konu karşısında zihnin varolacak bir ön bağlantıları ya da arayışı ya da ihtiyacı gibi şeyler gerekir. Bu nedenle her okuma eylemi biriciktir
Silşeriati den alıntı çok okudum, onun hakkında da çok okudum kitabını da okumak aklımda, bunlardan biri olabilir :)
YanıtlaSilKonu din olunca elden geldiğince kısa ve genel geçer ifadeler kullanmaya dikkat ettim malum doğu toplumları olarak düşünce dünyanız bile kişi merkezli inşaa olmuş durumda. Oysa kişileri değil ilkeler ve fikirleri tartışmamız gerekir. Ali Şeriatinin de gelistirilmesi gerekse de ilkesel olarak genelde doğru bir durusa sahip oldugunu goruyorum. Mesela ilkesel olarak baktigimda ebuzer kitabinda kaynağı belirsiz, belli olanlara da guvenmedigim ama sonuc olarak dogru olmasi ihtimalini sevdigim bir cok rivayet kullanmis. Edebi olarak okuyucuyu mutlu ediyor ama gercek oldugunu iddia etmek mumkun degil. Buna karsilik insanin 4 zindani ve dine karsi din kitaplari ilkelerin daha cok hakim oldugu fikir kitaplari. Sonucta Rousseau'da Emile kitabinda kadinlarin egitim almasina gerek olmadigi onlarin tek isinin suslenmek oldugunu soyleyerek bence sacmalamis ama toplumsal sozlesmesi ile fransiz ihtilaline ilham vermis cok onemli bir toplum onderi kimligini haketmis biridir. Bizim sorunumuz kisilerin ya cok yuceltim her dedigini degismez hakikat kabul etmemiz ya da tamamen assagilayip soyledigi herseyi yanlis ilan etmemiz.... Ali Seriatiyi de diger tum yazarlar gibi ilkelerimiz onderliginde bir suzgecten gecirerek okudugumuzda bence son yuzyilin en onemli dusunurlerinden biri olmayi hakediyor.
Silİlginç bir bilgilendirme oldu benim için yazardan haberim yoktu öncelikle, şimdi oldukça merak uyandırdı yazınız bende.
YanıtlaSilYazar ününü aslında fikir kitapları ile yapmış, mesela sanat isimli kitabı sanat teorisine farklı bir bakış acisi sunuyor. Dedigim gibi ben toplum, sosyal yapı ve dini eleştiri icerikli deneme kitaplarını BCP konusuna uyduğu ve diğerlerine nazaran okuması ve anlaması daha kolay okduğu için tercih ettim. Siz de ilginiz ve vaktiniz ölçüsünde okursanız boşa vakit harcamamış olursunuz diye düşünüyorum.
Sil