1 Şubat 2022 Salı

İki Kültürü aşmak - Richard Lee, İmmanuel Wallerstein / Sessiz Bahar - Rachel Carson

Kitap: İki Kültürü Asmak, Modern Dünya Sisteminde Fen Bilimleri ile Beseri Bilimler Ayrılıgı - 

Koordinasyon: Richard Lee, İmmanuel Wallerstein


Kitap, icinde Türk yazarların da bulundugu bir grup akademisyenin makalelerinden olusurken, amacını sosyal ve doga bilimlerini sureklı ayrısan yolculuklarında birbirlerine yaklastırmak olarak sunuyor. Tarih boyunca bilimsel bilgi ıle sosyal bilimler sürekli ayrısan bir yol izlemis ve gunumuzde de ayrılıklarının en zırve donemlerınden birini yasarlar. Erken modernlik döneminde bu yolculuk Royal Society'nin (Kraliyet Toplulugu) erken doga bilimi ve beseri bilim olarak ayrım yapmasıyla ilk defa karsılarıyoruz. Dogayı arastıranlar bilim ve felsefeyi birbirini tamamlayan disiplinler olarak görürken, zamanla feslefeyi spekülatif olarak görmeye baslamaları ve bunu takıp eden zamanlarda bilimsel bilginin daha cok Fransada, Tarih özelinde beseri bilgilerin de Almanyada alan bulması ile birbirine zıt ıkı ekol olarak yolculuguna devam etmısler. 19 yy ın unlu sairi Arnold bir mektubunda 'Oglunun kafası doga bilimleri ile dolacagına, Günesin Dünyanın etrafında döndügüne inansın daha iyi' yazması bu ayrısmanın ne kadar uc noktalara ulastıgının göstergesi olabilir.

'Bilim ethosunun merkezinde doganın büyüsünü bozmak vardı ve bu görüs insanın dogaya hükmedebildigi ve hükmetmesi gerektigi sonucunu haklı cıkarıyordu. Neticede 17. yy dan itibaren bilim yalnızca teolojiden kopmakla kalmamıs, insanın doga ile girdigi iliskide kendisine Tanrı gibi bakmasını da makul kılar olmustu.' S51

Fransız devriminden sonra sosyal hareketlılıklerdekı degısımı kabul etmek zorunda kalan otorıteler bu hareketleri yönetebilmek icin sosyal bilimlere yatırım yapmaya baslamıslardır. Fransada bilimsel yontemlere yaklastırılmıs bir sosyal bilimler resmi olusurken (Comte), Almanya daha cok felsefi yöntemlerle yol almıs. Düsünürler önce kutsal kitaba gramatık olarak yaklasıp bir sonuca varamayınca dil ve din konusunda ilk metinlere ulasmak adına sarkıyatcılık semsiyesi altında uzak dogu dilleri ve dinleri Avrupaya girmeye baslamıs (Gramatik yöntemle Kurana baksalardı aradıklarını bulurladı ama bakmamıslar). O sıralar bütün dillerin tek bir kökeni paylastıgını ileri süren bir filoloji akımı ile uzak dogu dıllerınden de sonuc alamayan ve hatta Cinin tahmın ettikleri beklentiyi vermemesi üzerine sosyal bilimlerde meydana gelen degisimleri güzel bir sıralama ile gunumuze kadar getiriyor yazar. Freud'un bilimsel olmamasından, bilimlerin bölünerek parcalanması ıle butunsel bakısına, feminist grupların erkek egemen hakımıyet ıcgudusu ıle ulastıkları bilimsel bilginin guvenılır olmamasından, kültürel Sol'un Bilimin azınlıklar üzerinde kullanılabılecek kültürel bir baskı aracı oldugunu ıddıa etmesıne, determinist bilim ile özgür iradeyi savunan sosyal bilimler arasındaki mücadele örnegi kıtaptakı makalelerde tarıhı sırasına göre verılmıs. 


Kitap: Sessiz Bahar

Yazar: Rachel Carson


İki Kültürü Asmak kitabını okurken karsılastım Sessiz Bahar kitabı ile. Sessız bahar kıtabı özellikle feminist grupların erkek egemen bakıs olan (kadına oldugu gibi) dogaya hakim olma histerisi ile meydana getirdikleri Bilim Mitosunun reddi bahsinde geciyordu. Feminist grupların Doga ile Kadının feminen (dogurgan, yaratıcı) özelligi arasında benzetme yaparak yazarının da bir Kadın oldugu Sessiz Bahar kitabını bir Kült, bir basucu kitabı haline getirmisler.

1962 senesinde henüz Ekoloji bilimi Universitelerde oturmamısken yazılan bu kitap, gercek anlamda dünyayı kısmen kurtaran bir Kitap olmus. Carson, radyasyona ve doganın zehirlenmesine karsı savastıgı halde kendisi de meme kanserinden ölmüs. Biz her zaman batıyı dogayı koruyanlar olarak görsek de bu kıtapta anlasılıyor kı özellikle ABD de dogayı kırletme yolculugu cok acık ve dunyada görülmemis bir aptallıkla ve inatla gerceklestirilmis. Batı, dogayı koruyan yasalar cıkarana kadar gercekten de cok aptalca bir dogayı zehirleme deneyimi yasamıslar. Carson kıtapta farklı acılardan, kullanılan kımyasal zehirlerin hangi bolgede, hangi uygulamaların, hangi sonuclarının oldugunu vs.. okuyucuya aktararak kendi kendimizi kendi ellerimizle nasıl yok ettıgımızı gözler önüne sermis. 

1960 ların bilimsel sarhoslugu ile bası donen batı, o zamanlar dogaya hakım olan bir Tanrı gibi görüyordu kendisini. Bu Tanrılık sarhoslugu ile halk da dahil dogayı istedigi kıvama getirmek adına savas sonrası gelisen kimya sektörünün yarattıgı zehirlerle ve savas sonrası bosta kalan savas ucakları ıle ota böcege hicbir insanın olmadıgı ormanlara vs..her türlü zehiri salarak Ekolojik dengeyi bozarken hicbirseyi farketmemelerinin haklı isyanı var kitapta. 

Her ne kadar üzerinden yaklasık 60 sene gecmıs olsa da isin kötü tarafı su kı; artık Amerika kendi topraklarını zehirlemeyi bırakmıs olsa da, eskısınden cok daha fazla zehir üreterek dunyanın geri kalanına bu zehirleri satarak para kazanıyor. Oysa cok ıyı bılıyorlar kı dunyanın bir ucunda zehirlenen toprak ya da canlı, dünyanın diger ucuna sımdı ya da daha sonra ılla kı ve ılla kı ulasacaktır. İsin özü; bu kıtap o donem Amerika ozelınde halkın uyanmasına sebep olup otoritelere baskı yapılmasını saglamıs, pervasızca dogayı zehirlemeyı engellemis ama gunumuzde de gordugumuz gibi bunu yapanlar aslında akıllanmamıs, sadece farkıttermeden, ustunu örterek dogayı zehirlemenin yollarını kesfetmısler o kadar. Bu kitabı herkesin, özellikle ogretmenler, ogrencıler, yonetıcıler, ebeveynler, cocuklar vs... herkesin okumasını tavsıye ederim. Doga ile mücadele ederek degil, Doga ile birlikte yasamayı ögrenmeliyiz. Doga da hersey gibi Allahındır ve biz insanlar Allahın olan bu mucizeyi boyle pervasızca zehirleyip ustunluk iddia ettikce öbür dünyada cenneti görmeyi beklemek ne komik bir bir beklenti.... 

İlerlemeci bilim anlayısı ile geldgimiz nokta, binlerce yıl önce yasayan ve bir agacı kesmek zorunda kaldıgı zaman Allahtan özür dileyen o insanlardan cok cok cok daha fazla ilkel... 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlariniz icin