Bilimin Öncüleri Sergisi (İstanbul Hava Limanı)

Son zamanlarda gerçekten güzel isler yapılıyor. Kimya alanında Nobel alan Aziz Snacardan sonra, Bilim tarihi alanında calısan ve yakın zamanda ölen Fuat Sezgin hocanın eserleri, kendi bireysel el yazmaları dahi Alman hükümeti tarafından milli hazine olarak degerlendirilip el konulması belkı de Türkiyede halk arsında bir kendine dönüşe vesile oldu. Farklı yollarla hep bilinçaltımıza işlenegelen '-Doğu'dan bir halt olmaz ne varsa batı yapar!' gibi bir anlayış hakim iken artık kendimize ait bir kültür havzasında, iz bıraktığımız ve fikren beslendiğimiz coğrafyalarda, bizi dusunmeye, okumaya, öğrenmeye ve akletmeye tesvık eden, hatta direk emreden İslam dininin ısıgında insanoğlunun ne kadar sereflenecegını, yücelecegını gösteren örnekler ile artık batı ile bırlıkte batıyı insaa eden doğuyu da ogrenmeye başladık. Gercı bu bılgıler hıcbır zaman gızlı degıldı ama cekılen cesıtlı belgesel ve animasyonlarla, kurulan müzeler ve basılan yayımlarla artık ulaşımı cok daha kolay.

Endülüsde yasamaya başladığımdan beri özellikle ilgimi ceken ve kendımı farklı okumalarla destekledıgım bu alanda en son sahit oldugum Usturlab Atölyenın girişimleri ile yapılmış 'Bilimin Öncüleri' isimli Sergi oldu. Sergi Yeni Havaalanında dıs hatlar A2 kapısının karsısında yani yurtdışına çıkanlar ıcın hazırlanmış bır sergı ve 1sene boyunca zıyaret edılebılecek. Havaalanlarında bu tarz sergilerin arttırılması ve yabancı Turıstlerın Türkiyenin, Türklerin, Müslümanların ve aslında doğunun gunumuzde gordugumuz bir cok bilimsel gelismenin temeli olduğunu görsünler.

Bir belgesel kanalı açtığımda ya da okul kıtaplarında ya da genel olarak bu alanda derın okumalar yapmamış olan çoğunluk halkın zıhnınde yerleşen algı bılımın batıdan çıkıp buyudugudur. Mesela 16. yüzyılda yasamıs Leonardo da Vıncı'nın kanat tasarımlarını överken 9. yüzyılda yasamıs Abbas ibn. Firnas'dan kımse bahsetmez. Üstelık İbn Firnas sadece cızmemıs bır de uygulamışken.... Bu verdıgım sadece kucuk bir örnek... Leonardo da Vinci degersızdır demiyorum ama -16. yüzyılda nasıl yaptı ama adam, dıye sasırırken 9. yüzyılda belkı daha ılerı versyonu yapılmış olduğunu hıc görmemek ıyı nıyetlı bır yaklaşım olamaz.

Bıyolojıde 'Kıyı Metaforu' vardır. Kara ile denizlerin birleştiği yerlerde canlılık acısından cok daha cesıtlı yasam alanları oluşur. İste bilim de bu sekılde farklı alanların birleşmesi ile ancak cesitlilik kazanır ve ilerler. Aynı 8. yüzyılda Harezminin ekibi ile birlikte tüm dünyaya yolculuk etmelerı ve buldukları tüm kıtapların kopyalarını çıkarıp Bagdata Beytül Hıkme'ye  (Bilgi Evi) getirmeleri ile bilimin ve hikmetin bir anda hız kazanması gibi.

 

Aslen bilimsel gelişmeler tüm insanlığın mirası iken sadece bir ırk, kültür ya da bölgeye atfetmek zaten gercekcı bır yaklaşım degıldır. Hicbir gelişme saedece bir kesime ait cabalarla olusamaz. Misal: Amerikanın son matematık olımpıyatlarını kazandığı ekıbın cogunun doğudan gelmıs çocuklardan oluşması gibi.... Günümüzde batının basarılarından biri de bence başarılı çocukları kendı semsıyesı altında toplayabılmesıdır belk de. Ama bu ayrı bir konu....

Velhasıl biz bir bütün olan bilimsel yolculuğumuzun tarıhını sadece bir tarafından gördük hep, artık o hikayenin diğer tarafına da bakma zamanı.

Cocuklarla bu sergiye gidemeseydik cok üzülürdük. Keske cok daha fazla zamanımız olsaydı da çocuklarla sohbet ederek, daha da ıcsellestırerek gezebılseydık sergıyı. Ucusa yetısen herkes gibi biz de sergiye cok uzun bir sure ayıramadık ama bol bol fotoğraf ve vıdeo cektık. 1 sene ıcınde İstanbuldan her gecisimizde mutlaka sergiye uğrarız ins.