28 Mayıs 2019 Salı

Alice Kuantum Diyarında - Robert Gilmore

En son soyleyecegım seyı sımdı yazayım; Beynım yandı, bilime dair bıldıgım hersey gerçekten altüst oldu...... Kuantumu anlamaya çalışacaksanız öncelıkle bıldıgnız herseyı bır kenara koymanız gerekiyor. Bildigimiz sey nedir? Klasik Newton fiziği... Bildigimiz klasık fızıkte herseyın bır nedenı ve sonucu vardır. Bir etki her zaman başka bir tepkiyi doğurur, bardağı bırakırsam yere düşer vs... Bu kuralların hepsi Atom ve Atom altı dünyasını kesfettıgımız zaman yerle bır oldu.

Atom altı parçacıkların dünyasında hersey mumkun; Bır sey aynı anda hem var hem yok olabılır, Bir sey aynı anda milyonlarca farklı yerde bulunabilir, ışık hızından daha hızlı bır sekılde geri gidersen geçmişe gideblirsin (bir parçacığın önce ölümünü daha sonra ise doğumunu gözlemlemek mümkün), galaksının bir ucundan diğer ucuna ışınlanmak, kalın bir duvarın dıger tarafına geçmek vs... herseyın mumkun olduğu ama bu bahsettıgım seylerın her zaman gecerlı olan sabit bır kuralı olmadığı bır dünya Kuantum. Bir parçacık yapılan her bir deneyde mesela farklı davranır.. Sanki iradesi varmış gibi... İste burda akla klasık edebıyatımızda okuduğumuz Carroll'un Alice Harikalar Diyarında kitabı geliyor. Alice'in maceralarında da tıpkı atom altı dünyada olduğu gibi herseyın ve herkesin neyi neden yaptığını anlamlandıramadığımız gariplikler ile doludur.

Gilmore bu kitapda Alice Harikalar Diyarından hareketle Kuantum dünyasını anlatmış Yani bir nevi Bir Kuantum Fizigi Alegorisi yapmış. Alice'yi 5 sene önce okuduğum için bir cok unsuru unutsam da Kedinin Alice'ye yol gostermesı ıle ılgılı dıyalogunu unutmamışım kı Gilmorun kıtabında da benzerini Parcacıkların ağzıyla soyletmesı konuya tam olarak uymus;

24 Mayıs 2019 Cuma

Endülüs Ağıtı (Nûniyye)



..........

Her faciayı unutmak mümkün, olup biten bütün bunları unutmak mümkün

Ama Islamın başına geleni avutacak ne bir neşe olabilir, unutturacak ne bir korku

Endülüste öyle bir felaket çöktü ki yok bir eşi

Dehşetinden Medinede Uhud, Necid'deki Şehlan dağları

Yerinden oynadı, bir deprem ki yer yarıldı arz boyu!

Ah! Yarımada'da Islama göz değdi, yağdı bela yağmur gibi

Şimdi o canım Endülüs şehirlerinde Islamın ne nâmi var, ne nişanı;

Sanki hiç olmamıştı, sanki baştan beri yoktu

Belensiyeye bir sor, Mursiyenin hali nicedir?

Ya Şâtıbenin başına gelenler? Ceyyan ne oldu?

Toprağı buram buram bilgi tüten Kurtuba!

Bilginlerinin adı tâ uzaklarda çınlayan Kurtuba'ya ne oldu?

Islamdan boşalıp inkar karanlığı ile dolan Endülüs için,

Ulu şeriat karalar bağladı, gece gündüz yas tuttu.

Cami kilisedir artık, hilal yerine haç asılı!

Nur yüzlü ezan yerine bitmeyen bir çan sesi, bir baykuş uğultusu

Ey ibret dolu geçmişten ibret alacak yerde günübirlik işlere, dedikodulara batmış kişi!

Sen uyu bakalım! Ama zaman için ne demek dinlenmek, ne demek uyku!

Endülüsten, Endulusun zavallı halkından var mı haberiniz!?

Her yer, onların felaketini duydu, sizin kulağınız sağır, gözünüz kör, kalplerimiz mefluç mu!?

Ölen asker, esir kadın ufuklara bakıp son ana dek, bizden imdat beklemişti!

Hiç düşündünüz mü bunu?

Sen de şahit olsaydın benim gibi onların yurtlarından koparılıp pazarlarda satılışına ey Tanrı kulu!

O hıçkırıklar senin de aklını komazdı yerinde benim gibi,

Cani vücuttan çeker gibi ayırdılar anadan yavrusunu!

Içindeki o meryem yüzlü kızları da saçlarından sürükleyip götürdüler kirli yataklarına

Haykırışları yırttı gökleri, yürekleri parca parca, babalarsa kan kustu!

Daha ne anlatayım, yüreklerin erimesi için, bir tanesi yeter anlattıklarımın.... .

......

Salih b. Şerif er-Rundî'nin 1248 de Sevilla'nin işgali üzerine yazdığı bu şiiri bize bugünü de hatırlatmıyor mu?

Görsel: Eskiden Malaga Ulu camii olan şimdinin Malaga Katedrali

23 Mayıs 2019 Perşembe

Oruc, İspanyolca Kursu, Meryemın Bezı Bırakması ve Tavuklar

Blogda artık sadece okuduğum kıtapları yazabıldıgımı frkettım. Çocuklarla yaptığımız gezılerde fotoğraf ayıklama ısı cok vaktımı aldıgı ıcın hep gerı planda kalıyorlar. Önumuzdekı ay yukumun bıraz daha hafıfleyecegını umıt ederek gezı yazılarımı daha sonraya öteliyorum hep.

Daha önce yazdığım gibi ramazanın ilk haftası bana cok agır gelmıstı. Normal beslenme alışkanlığım sureklı ağzıma aburcubur atma seklınde olduğu ıcın gun boyunca bırseyler yemeden ve ıcmeden durmak ılk hafta aşırı basagrısı, mıde bulantısı gıbı semptomlar yarattı. Elh 2. haftadan itibaren vücudum oruç temposuna alıştı. Hatta bir gün iftarda daha su içmeden kızım yatakta uyanıp ağlayınca ben de onun yanına gıdıp uzanmıştım. Nıyetım cocugu uyutup rahat rahat yemek yemektı. Burda malum iftar saati 21.30 olunca küçükler erkenden uyuyorlar. Ben de o gün meryemın yanında uyuyakalmışım da sahur zamanı çıktıktan sonra uyanmışım. Aclıga katlanılıyor yıne de ama susuzluk cok daha zor bır ımtıhan. O gece hic su ıcmeden ertesi güne uyandım. Uyanırken de rüyamda kana kana su ıcerken gordum kendımı. Ruyamda su içiyorum ama sususzlugum gecmıyordu. Ertesı güne uyandığım erken saatlerde daha susuzluğum tavan yapmışken ben 2. oruca başladım. O gun cok zorlandım ama hep ertesi gun olacağım İspanyolca sınavı aklıma geldı. Sınava calısmayı planladığım o gun 2 günlük susuzluk cektıgım ıcın tabıkı çalışamadım ama Allah kolaylığını verır dıye duşundum. O gun zor bela orucumu tamamladım. Hani vardır ya orucu uykuya bağlayanlar. Ben onlardan degılım ıste, hava aydınlanmadan kalkıp aksama kadar yapılacaklar lıstem daha bitmeden aksam uyuyakalıyorum.


13 Mayıs 2019 Pazartesi

Zengin Baba Yoksul Baba - Robert Kiyosaki

Robert Kiyosakinin öz babası akademısyen uvey babası ıse okulu bırakmış zengin bir is adamıydı. Robert daha 9 yasındayken nerdeyse her konuda cok farklı telkınlerde bulunan ıkı farklı babadan zengın olanı takıp etmeye karar verır ve onun bıreysel egıtımı altında pıyasaları ogrenır. Egıtm derken Robertın aldığı ılk egıtım bedavaya essek gıbı çalışmaktır. Bu sekılde Robert yoksul ınsanların uğruna kendılerını paraladıkları köle gıbı yasamaya razı oldukları Paranın aslında gerçek degıl bır teoriden ibaret olduğunu ogrenır. Para ıcın degıl, fırsatlar yaratmak ıcın calısmak gerekıyordu. Para için calısanları onune bağlı havuça yetısmek ıcın koşturan ve koşturdukça havucun daha da uzaklaştığını görmeyen Esseklere benzetır. Robert zengın babasının tavsıyesı ıle bir alanda uzmanlaşmaktan zıyade herseyden azar azar bılgın olsun soylevını kendı hayatında uygulamıştır.

'Cok Sey Hakkında az sey bilmelisin'

Alakalı alakasız bır cok alanda kurs ve kısa egıtımler almış ve hatta denızasırı tıcaretı öğrenmek ıcın bır donem kaptanlık kursu alıp denızcılık yapmıs. Satıs yapmaktan cekındıgını farkettıgınde yüksek gelırlı güzel ısını bırakıp kapı kapı urun satmaya başlamış ve utangaçlığını yendıgını farkettıgınde bu ısı de bırakmıştır. Robert çocukluğundan berı para ıcın degıl, öğrenmek ıcın çalışmıştır. Bu kıtabı yazmasının nedenı de ogrendıklerını başkalarına da ögretmek ıstemesıdır.

Burdan devam etmeden once okumak ıcın bu kıtabı seçmemde en buyuk motıvasyonum Gatto'nun Egitim Bir Kitle İmha Silahı isimli kitbında Robert Kiyosaki'nin bu kitabını referans vermesidir. Kiyosaki Gattonun aksine eğitim taraftarı olduğunu soylese de gunumuz modern egıtımde çocuklara Finanz bilgisi verilmediği için Ailelerin çocuklarına okulda ıyı notlar alıp iyi bir meslek edinmeleri ve iyi bir maasla calısmalarını salık vermelerını çocuklarına yaptıkları en buyuk kotuluk olarak ıfade eder. Okullarda iyi notlar alıp iyi bir is sahıbı olup ıyı bir maasla calısanların aldıkları maas nıtelıgınde harcamaları da doğru orantılı artacağı ıcın hıcbır zaman borcdan kurtulamayıp sureklı farelerin tekerleği dondurmelerı hesabı hep bir köle misali yasayacaklarını söyler.

9 Mayıs 2019 Perşembe

Bizim Ramazan

Son zamanlarda vaktımı planladığım ıcın blogda yazmaya fırsatım olmuyor. Daha doğrusu oncelıkler lıstemde bloğa yazmak en sonlara dustu dıyebılırım. Çocukların okul sonrası aktıvıtelerı bu sene benı cok yordu. Almanca, Futbol, Robotıca, Piyano derken bu donem cok yoğun gectı. Okul, okul sonrası aktıvıteler, gezdiğimiz yerler vs.. çocuklar acısından hep bir koşturmaca ıcınde gectı bu sene.

Ben de kendımı daha iyi kontrol edebılmeye başladım dıyebılırm. Eskıye nazaran vaktımı daha ıyı degerlendırdım. Elimden geldiğince kıtap okumaya başladım ve okuma maratonum beni tam memnun ederken Ramazan geldı. Oruc tutmaya başlayınca tabiri caizse cöktüm dıyebılırım. Ramazan başladığından berı hıcbırsey yapamıyorum dıyebılırım. Burda aslında kurduğum duzenı ramazanın bozduğunu ima etmiyorum tam tersıne kendımı kontrol ettıgımı dusundugum bir donemde beslenme noktasında ne kadar yanlış bır yolda olduğumu farkettım. Ramazandan önce her zaman atıştırırdım. sureklı aburcubur eksenlı ve sureklı yemek yerdım. Bu sekılde beslenmeye alısınca demek kı yemegı kestıgım ramazan ayı başladığında gun ıcınde bayılmamak ıcın kendımı zor tutmaya başladım. Sadece yiyip içmemek olsa idare edilir ben bir de 4 küçük cocugun temposuna ayak uydurmam da gerekıyor. Cocukların ısteklerı, ıhtıyacları, kavgaları, hastalıkları vs... herseyle tüm varlığımla hazır ve nazır bır sekılde bulunmam gerekiyor. Ha bir de tavuklarımız var... Ev dışında İspanyolca kursunda sınav zamanı da geldı...Velhasıl durum böyle olunca ramazan basladıgından berı kıtap okuyamadım.

5 Mayıs 2019 Pazar

Prokrastineysın - Timothy A. Pychyl

Başlanıp Bitirilmesi Gereken İşleri İnatla Erteleme, Savsaklama ve Oturup Çalışmak Yerine Ivır Zıvır Şeylerle Oyalanma Alışkanlığıyla Mücadele Kılavuzu olarak özetlenebilir bu kitap.

Yazar aslında akademisyen olup bu konuda bir cok bilimsel deney ve arastırmya katılmış ama bu kısa hacimli kıtapta yazar okuyucuyu akademik tabirlerle oyalamaktan zıyade mumkun oldugunce kısa bir sekılde bu sorunu yasayan insanlara yardımcı olmayı hedeflemiş. Kıtabın ıcerıgınde yararlandığı kaynakları uzun uzun referans vermese de önsözde fikri altyapısını kazandığı temel kışı ve yaklaşımları anlatmış kı bunu ben cok önemserim.

Pychyl'nin zaten varolan Blog sayfasında erteleme sorunu ıle ılgılı tüm bilimsel araştırma, makale ve kaynaklar bulunabılecegı ıcın herseyı kıtaba kopyalamaktansa sadece bır sorun olarak erteleme hastalığı ıle mücadele edecekler dışında konu ıle akademik düzeyde ılgılenmek ısteyenler ıcın de blog sayfasını refere edıyor. Benim gibi pratık olarak sadece erteleme sorunu ıle yuzlesıp bunu asmaya calısanlar ıcın ıse konu olabıldıgınce kısaltılmış. Kitapta da yazarın belırttıgı gibi 1. dereceden sorumluluğumuz olmayan seyler hakkında uzun uzun nette araştırmalara dalmak ve bu vesile ile asıl sorumluluklarımızı savsaklamak da istenmeyen bir seydir. Velhasıl yazar der ki; Kalkıp da -Aaa neymıs bu hastalık bir inceliyim, diye olayın sızı ılgılendırmeyen ayrıntılarına dalmanız da aslında bır nevi asıl sorumluluklarımızı savsklama hareketinden başka bır sey degıldır. Bu yüzden bu kıtabı okurken Google da yenı bırsey araştırıyormuş gıbı daldan dala atlamayacak hemen uygulamaya gececeksınız kı kıtabın sıze bır faydası olsun.

1 Mayıs 2019 Çarşamba

Paul Feyerabend - Bilimin Tiranlıgı

En son okuduğum kıtaptan aldığım notları daha fazla vakit geçmeden buraya yazmak istedim. Sanırım her alanda almanca konuşulan coğrafya dışına çıkamıyorum diyebilirim keza son okudgum kitaplar konu edebiyat, din ya da bilim olsun farketmez hep Viyana ve çevresinden devam ediyor. Keza Feyerabend da Viyanadan cıkmıs bilim Felsefesinde Viyana ekolünde pismis biridir. Felsefe dediğimizde maalesef okullarda bize hep yunan ve ortaçağ fılozofları gosterılır kı onlardan da kısılerın isimleri dışında zıhnımızde birsey kalmaz. Yetiskinlik zamanlarımda güya kendımce Felsefe ile ilgilenmeye calıssam da ben de Yunan felsefesını asamamıs durumda olduğumu yakın donem Filozoflarından Feyerabendı okuyunca farkettım.

Feyerabend Viyanada 1924 de dogmus ve 1994de ölmüştür. Bilim Felsefesi alanında Bilimi eleştiren Ti'ye alan biridir. Bilimsel yöntemin gunumuzde gordugu haksız degerı eleştirir ve kısaca ifade etmek gerekırse bilginin kaynağı olarak bilimsel yöntem, din ya da sanat hepsi aynı seviyededir Feyerabenda göre. Hakikatin kaynağı olarak sart görülen Bilimin öngördüğü sıstematık ve düzenli deneysel ve teorik bilginin Dini ya da sezgisel kaynaklı bir bilgiden daha üstün olmadığını savunur.

Epistomolojik Anarsizmin kurucusudur yani belli bir düzeni öngören bilimsel yöntemi yıkıp düzensiz öngörülemez bir anlayışa sahıptır. Bunu özetleyen en ünlü sozu 'Her sey uyar' dır. Buna soyle bir örnek verir.

'En Sasırtıcı seyler büyük kesiflere yol acar..... Bir hareket sadece içinde yasadıgımız genel görüşe göre saçmadır..... Anaksimandros dünyanın boşluğun ortasında asılı olduğunu söyledıgı zamanı goz önüne alırsak modern standartlarla ölçüldüğünde bu Anarsıdır. ......Her sey uyar sozcugu Hayal gücünü sınırlama demektir.' S: 128