22 Kasım 2021 Pazartesi

Ethik'in Kısa Tarihi - Alasdair Maclntyr

Kitap: Ethik'in Kısa Tarihi - Homerik Cagdan Yirminci Yüzyıla

Yazar: Alasdair Maclntyr


Bir kavramın (Ethik) hikayesini tarihten günümüze olan yolculugunu Homerik cagdan alıp Sokrat, Platon, Aristo, Luther, Machiavelli, Hobbes, Spinoza, 18. yy. Britanya ve Fransız Argumanları, Kant, Hegel Marx, Kierkegaard, Nietzsche, Reformcular, Faydacılar, İdealistlerden Modern Felsefeye kadar takip eden yazar okuyucuya insanın eline bırakılan hicbirseyin sabit kalmayacagını ve anlamın A noktasından B noktasına kadar heryere ugrasa da asla soru isareti bırakmayacak kesinlige sahip olamayacagını göstermis aslında. Bu kitabı okuduktan sonra Heiddegerin Dil teorisinin, yani dillerin insan öncesi bir varlık alanı oldugu, benzer sekilde Kelimelerin de Kantın isaret ettigi üzere insandan askın anlam kumelerıne sahip olduklarını cok daha iyi farkettim. Anladım kı Kelimelerin anlamları askın olan varlıgın atadıgı sekılde degıl de kendımizin olusturdugu o sonu gelmez öznellık alanına göre belırlenırse ınsan tarih boyunca da gordugumuz uzere bır kaosa gırıp ordan asla cıkamayacak. 

İskoc yazar Maclntyr da Ethik kavramının tarih boyunca degısen yolculugunu anlattıgı bu kıtabında; tarihte kelimelerin anlamlarının sıradan halk hareketleri ile ya da zamanla degisemeyecegini ancak ve ancak filozofların olusturdukları on kabuller ile ınsaa ettıklerı sıstemler ıle kelımelerın anlamlarını degısıme ugratmanın mumkun oldugunu soyler. Kelımelere yuklenen anlamlarla oynamak aynı zamanda gerceklıgı ve hakıkatı degıstırmek olacagı ıcın Filozfun elındekı bu gucun farkında olan Hitlerin de iclerinde bulundugu Akıllı yöneticiler Felsefi hareketleri yasaklama, Filozofları sürme ya da öldürme yoluna gitmislerdir. Yazarın akıllı yöneticiler demesıne bakmayın hicbirzaman mesele hakıkatı anlama cabası olmamıs; mesele her zaman bu gucu sadece kendi elinde bulundurmaktı. 

20 Kasım 2021 Cumartesi

Düsünme, Konusma ve Söz Üzerine - Gazali

Kitap: Düsünme, Konusma ve Dil Üzerine (El Me'arifu'l Akliyye)

Yazar: Gazali


Daha önce paylastıgım  bazı kitaplardan farkedilecegi üzere Aristodan islam felsefine, ordan da Deskartes ve Heidegere kadar düsünürler arasında Düsünme ve Dil ile ilgili bir sorun bulunmaktadır. Nerdeyse tüm filozoflar önce Dil ve Düsünme üzerine bir temel insaa etmek zorunda kalmıslardır cunku bu ıkı seyi nasıl konumlandırıyorsak insaa edecegimiz hakikatler de ona göre sekil bulacaktır. Yunan felsefesini örnek alan islam felsefesi de (Arapca konusulan düsünce hareketi) Farabiyle birlikte tahmin edilecegi üzerine insanogluna hakikatlerin Allahın klavuzu aracılıgı ıle bildirildigi form olan Dil faktörü geri plana atılarak insanın tekelinde olan Düsünceyi merkez noktaya oturtma cabası oldukca farkedılır olmustur. Düsünce Dili belirleyen bir güce kavusunca da hakiketler düsünene göre degisen hıcbır sabıtesı olmayan bir hale bürünür. Acılan bu kapıdan giren islam filozofları belirleyici olan kendi Düsüncelerinden belirlenen olan Dile anlam bicmeye baslayınca Allahın ne gönderdigi degil ondan bırılerının ne anladıgı cok daha onem kazanmaya baslamıstır. Daha sonrakı yüzyıllar boyunca Farabıden etkılenen tüm islam fılozofları gıbı Gazalı de acılan bu kapıdan faydalanmayı bilmis anlasılan. Günümüzde fikir hareketleri taraf tutar gibi tutuldugu icin sözkonusu Gazalinin bu risalesinden sadece bazı pasajları oldugu gibi aktarmakla yetinip yorum yapmayacagım. 


'Düsünme, hangi dilden ve anlatımdan olursa olsun, nefisteki anlamı baskalarına iletebilmelidir. İnsana ulasan Allahın konusması veya sözü, düsünmeye sahip olan insan tarafından hem kavranmakta, hem de bir dile ve anlatıma kavusmaktadır. Her ne kadar anlam, ilahi alemden olsa da, bu anlamı kavrama ve onu ifade etme, insana aittir. İnsan onu, konustugu dile veya icinde bulundugu toplumun diline göre ifade eder.'  Allahın konusmasının Resul tarafından teblig edilmesiyle ilgili olarak Gazali, sunu kaydeder; 'Allah konusmak istedigi vakit konusmasının anlamlarını, peygamberlerine ve elcilerine vahyeder ve Ruhul Kuds vasıtasıyla vahiy ısıgını onların kalplerine bırakır kı, yasa koyucu olan (peygamber) kendi diliyle Allahın konusmasını ifade etsin ve kendi beyanıyla ondan söz etsin....,... Kurandaki harflerin peygamberin nefsinden dogduklarından kusku duymayız' S:19