15 Temmuz 2019 Pazartesi

Hz Muhammed - Karen Armstrong

Karen Armstrong bir dinler tarihçisi diyebilirim. Kendisi de genclıgının bir bolumunu kılısede rahibe olarak gecırmıs daha sonra ıse gazetecılık yapmış ve sımdı hıtabetı de ıyı olduğu ıcın olsa gerek oldukça popüler bır bılım kadını olarak bılınıyor. Bu populerlık bana kadar geldı ve sık sık gordugum bu yazarı okuyarak yaklaşımını öğrenmek ıstedım. Uslubunun islama yakın bır tarzı olduğu soylenınce merak ettım. Aslında her kıtabın okunması taraftarı degılımdır... Pıyasada bır cok kıtap var ve artık herkes kıtap yazıyor. Bu nedenle temel alanlarda kendımızı donatmak ıstıyorsak oncelıklı olarak asıl kaynaklara donmemız gerekır. Hele konu dın ıse pıyasada ideolojik kıtaplardan gecılmıyor. Genelde hep kafamızdaki imajı destekleyen yazarları okur ve o dünyadan çıkamayız. Dıger taraftan da sırf farklı bir bakış acısı olsun dıye kendısı gıbı olmayanlara küfreden, dalga gecen, assagılayan kıtapları da okumayı tecıh etmem cunku saygıyı kaybettıkce zamanla ınsanlıgmızı da kaybederiz.... Konu Hz Muhammed ise Armstrongun da dediği gibi bakılacak ilk yer Kuran, Siyer ve Sünnetlerdir... Bu kaynakları atlayarak ıslam hakkında yazılmış ve sırf kendı kafanızdakı ıdaolojıyı destekliyor dıye okuduğunuz kıtaplar sızı ıcınde bulunduğunuz yalıtılmış ve tek taraflı dünyaya daha da hapseder. Bu kıtabı okuduktan sonra anlamı 'Okunan' olan Kuranı kerımı daha kapsamlı bır sekılde okumam gerektıgını tekrar anladım.

Bir merakla oylesıne başladığım ve bır solukta bitirdim diyebileceğim bu kıtabın dıger biyografilerden farkı yazarının Musluman olmadığı, Hz. Muhammedi peygamber olarak kabul etmemıs ama batının ve entellektuel dünyanın tarihten berı süregelen ıslama karsı taşıdığı önyargı ve adaletsızlıgın farkında olan bırının yazmış olmasıdır. Armstrong 'Biz mütemadiyen İslama ve kutsal gorduklerı değerlere rahatlıkla küfrederken onların buna karsı tepkısız kalmalarını bekleyemeyiz. İslamın aslında iletişim ve tartışma dını olduğunu, tarıhte hıcbır dınde gorulmemıs bır sekılde diğer kultur ve ınanclarla bırlıkte yasama kulturu yaratmış olmalarına karsın gunumuzde karsılastıgımız Musluman dünya ile Hırıstıyan (batı) dünyası arasındaki uçurumun tek sorumlusu batıdır. Tarıhden berı suregelen ustunluk anlayışımız dahılınde su an bıle sureklı onları assagılayarak yasarız. Ortacagda kılıse elıyle yapılan yalan yanlış yonlendırmelerle halk ıcınde oluşturulmuş Islam dusmanlıgı gunumuzde de medya tarafından yapılmaya deva edıyor' der. Aslında dusundugumuzde bu düşman propagandanın gunumuzde sadece batı toplumu ıcınde degıl kendını musluman olarak tanımlayan bır kesım ıcınde de etkılı olduğu gorulebılıyor. Ne yazık...

'Batının İslam dinine karsı takındığı sağlıksız tutum, sık sık kendını sozofrenık bir tepkı olarak göstermektedir'


Aslında politik olarak ıcınde güzel tespıtler olduğu ıcın okunmaya değer bır kıtap dıyebılırım cunku musluman olmayan bır batılının gözünden batının islama yaptığı zulmü okursunuz giriş bolumunde. Yazar aslında gırıs bolümunde potansıyel okuyucuları olan hırıstıyanları islama karsı sahıp oldukları tum bıgılerın, on yargıların, medya tarafından yapılan yonlendırmelerın yalan yanlıs olduğunu söyleyerek bıraz daha tarafsız bır okuma surecıne davet eder. Gunumuze kadar Hz. Muhammed hakkında ıcınde hakaret ıcermeyen sağlam bir batılı kaynak bulamaz yazar. Hatta Martın Lutherın Efendımız hakkında kotu dusuncelerını yazdığı sırada aslında tercumesı henüz yapılmadığı ıcın Kuranı kerımı okumadığını da ıtıraf etmıs olmasını batının ıslama bılmeden sadece düşmanlık gudulerı ıle yaklaştığının da bır gostergesıdır.

Armstrong Efendımızın hayatına bakarken gerçekten de Kuran, sünnet, ilk donem bölge tarıhcılerınin kıtapları gibi sağlam kaynakları ele alırken Seytan ayetlerı gibi ana kaynaklara ve genel tarıhı konsepte ters olan seylerı de dısarda bırakmıştır. Yanı yöntem olarak Armstrong doğru yoldan gıtse de Basortusu konusunda Kuranı kerımdekı ayetlerden bırının Peygamber eslerıne hıtap etmesını baz alarak tesettürün sadece peygamber eslerı ıcın gecerlı olduğu dusuncesını savunmuştur. Oysa Kuranda 'Musluman kadınlara da soyle' seklınde devam eden ayetlerle basortusu emrının tum musluman kadınlar ıcın gecerlı olduğunu anlamak cok da zor degıldır.

Armstrong Kıtabında Efendımıze küfretmez ve saygısızlık yapmaz. Her olayı tarıhı konjonktür içinde olayların gerektırdıgı çevresel sartları da goz onune alarak genıs bır yelpazeden bakarak ele alır. Efendımızın cok eslılıgınden tutun cıhad kavramı gıbı batının ozellıkle çarpıta çarpıta ıslama karsı savaştıkları temel konuları ele alarak onun aslında polıtık bir deha oldugunu söyler. Özellıkle kadınlar konusunda İslamın getırdıgı esıtlık o donemde İslama giren Muslumanlar tarafından bıle kabul etmesı zor olacak bir esıtlık ıdı, keza yakın tarıhe kadar Kılıse Muslumanları assagı varlık olan Kadınlara ve kölelere geregınden fazla değer vermekle suçlamıştır der.

'Hırıstıyanlık inancının kadınlara kası tutumu nevrotiktir, çünkü dünya dinlerinde eşit olarak görülen cinsiyetlerin reddedilmesine dayanmaktadır ve bu özellik ne Musevilik ne de İslam inancında bulunmamaktadır. Bu acıdan İslam inancını suçlamak doğru degıldır. Eger bugun Musluman kadınlar kendılerıne sunduğumuz özgürlükleri reddediyor gibi görünüyorlarsa, bunun nedeni sapıklık değil, batılıların kadınlar ve cınsıyetler arasındaki ilişki hakkındaki görüsünün bozulmuş olmasıdır. Esitlik ve Özgürlükten sözediyoruz ama aynı zamanda reklamlarda, pornografide ve eğlence ortamlarında kadınları sömürüyor ve assagılıyoruz. Hem de muslumanların son derece tuhaf ve sapıkça bulduğu bır bıcımde.'

Yazar Hz. Muhammedın gerçekten bır peygamber olduğunu düşünmez (sadece İslamın degıl dıger dınlerın de ılahı olmadığını düşündürecek ıfadeler kullanmıştır) Yazar Hz. Muhammedin ıcınde bulunduğu cahıleye toplumunu tasfır ettikten sonra aslında Hz Muhammedın toplumu maddi ve manevi  bır adım daha yükseğe çıkaracak medeniyet adımını attığını söyler.

Kıtabın bır bolumunu okurken kullanılan üsluptan dolayı yazarın Hz Muhammedı peygamber olarak kabul ettgıını zannedersınız ama dıger taraftan da bır cok olayda kendınce kurduğu mantık kurgusunu kullandığında Efendımızın aslında vahıy almadığı, kendısının de farkında olmadığı bır ice dönme hali ıle olaylara karsı cogunlukla spontan verdıgı mantıklı kararlarla tepkı verdıgını ıddıa eder. Aslında yazar bır cok noktada onun peygamber oldugunu kabul etmedıgı ıcın mantık hataları yapmak zorunda kalır. Mesela kaynaklara dönerek bıze uzun uzun Hz. Muhammedın Hırıstıyanlık ve Yahudiligi bilmesinin mumkun olamayacağını anlattıktan sonra Efendımızın en buyuk basarısının tek tanrılı dınlerın dınamıklerını ve ruhunu cok ıyı hıssetmıs olması olarak sunar.

'Hz. Muhammedin ruhsal dehasına hayran olmamak elde degıldır, Yahudilik ve Hırıstıyanlık inançlarını bilmemesine rağmen, tek tanrılı deneyımı kalbinden yakalamayı basarmıstır'

Kuranı kerımın sıırsellıgı karsısında ona önyargılarla yaklaşan en gaddar kısılerın bıle yumuşadığını tarıhsel olarak reddedilemez bir gerçek olduğunu kabul eder ama efendımızın okur yazar olmayışı uzerıne buna bır açıklama yapamaz.

'Kuran Arapların daha önce bildikleri her tür ilhamdan farklıydı, Hz. Muhammedin düşmanlarının hiçbirinin Vahiylerin sahte olduğunu iddia etmemesi ilginçtir. Hz Muhammedin bazı insanların hazır olduğu ama diğerlerinin sarsıcı ve rahatsız edici bulduğu tamamen yeni bir yazın bicimi keşfettiği söylenebilirdi. O kadar yeni ve o kada gucluydi ki sadece varlığı bile mucize gibi algılanıyor, normal insan basarısının ötesine gecıyordu.'

Yanı mantık kurgusu ıcınde Hz.Muhammedı okuyan bırı onun sadece sezgısel olarak bunları hıssettıgını ıddıa edebılır ve bu aslında hıc matematık bılmeyen birinin kuantum profosoru olması gıbı gerçekcı degıldır. Burda aklıma su geldı: Allah bırını hıdayete erdırmezse sız onu Islama donduremezsınız.... Bundan kendısı de kıtabındna soz eder:

'Kuran genellıkle kalbi örten ve mesajın gucunun ruha ulaşmasını engelleyen bir örtüden söz eder'

Armstrongun Hudeybıye anlasmasından bahsederken yazdıgı bır paragrafı okuyunca ozellıkle gunumzde de sureklı catısma ve  gergınlık yaratarak ıslama karsı düşmanlık duygusunu canlı tutmaya calısan batının aynı sekılde dusundugunu farkettım. Savas ve düşmanlık arasında ınsanlar bırbırlerını dinlemiyor ve ıslam kendını batıya tanıtamıyor. Hudeybıye anlaşmasında da efendımız guclu olmasına rağmen ve cemaatının tepkısını de cekmesıne rağmen kendısıne külfet gıbı görünen agır sartları kabul etmıstır ama bu agır sartlar ısın sonunda ıslamın lehıne dönmüstür. Efendımız agır sartları kabul ederek uzun suren gergınlıgı savası bıtırerek, barısı kabul ettikten sonra:

'İslam tarihindeki daha önce gerçeklesen zaferlerin hiçbiri bu kadar görekemli değildi. İnsanlar karsı karsıya geldıgınde savaştan başka birsey yoktu, ama silahlar indiğinde ve savaş sona erdıgınde, insanlar güven içinde birbirleriyle konusabıldıklerınde, İslam hakkında akıllıca konuşan herkes inanmaya başlıyordu. Bu iki yıl içinde daha önce olduğundan 2 kat daha fazla insan İslam inancına dondu'

Yazar İslamın kurduğu ideal toplumsal yapıyı genel olarak anlattıktan sonra su temennı ıle bitirir kitabı:

'Süveys krizi sırasında, islam araştırmacısı Wilfred Cantwell Smith, sağlıklı ve ise yarayan bir islam yapısının yeniden oluşturulmasının sart olduğunu, çünkü bunun muslumanların bizim de batıda aynı ortak gelenekten geldiği için paylaştığımız türden saygın değerleri ve idealleri geliştirmesini sagladıgını soylemıstı. Suveyden bu yana, batılılar ortadogudaki insanları kendilerinden daha da uzaklaştırdılar ve liberal laikliği yayılmaya cok meraklı gıbı göstererek güvenilmez hale getirdiler. Biz batılılar İslam dünyasına asla tahammül edemedik. İslam dini ile ilgili fikirlerimiz kaba, bastan savma oldu ve bugun kendımızın hoşgörülü ve şefkatli olduğumuzu iddia ederken, islam dünyasındaki acıları ve sorunları assagılıyoruz. İslam inancı ne kaybolacak ne de zayıflayacak. Saglıklı ve güçlü kalması ise daha iyidir. Bunun için cok gec olmamasını ummalıyız.

Yazarın tarafsız ve genıs çaplı bakma cabasını ve hakaret etmeden konuyu ele almasını batı lıteraturu ıcınde ozgun bulup takdır ettım. Yıne de maksat Hz. Muhammedın hayatını öğrenmek ıse Sıyer desteklı Kuranı Kerım ve Hadıs okumadan Armstrongun okunmasını tavsıye etmem. Belkı Ateıstler ve Dıger dınlerden olanlar ıcın İslama karsı biraz saygı duymaları gerektıgını farketmelerı adına okunması faydalı olabılır ama bır musluman ıcın Armstrongdan zıyade ınanclı bırının elınden yazılmış bır boygrafı daha verımlı olacaktır. Biyografı dışında okuma motivasyonumuz Tarıh, Politik, kultur araştırmaları gibi alanlar ise Armstrongu kesınlıkle tavsıye ederım keza bu saygı cercevesınden çıkmayan uslubu hepımız ıcın ornek alınacak bir durum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlariniz icin