27 Eylül 2014 Cumartesi

Biraz da Memleket Havası: Diyarbekir ve Urfa

Gecen bayramda çocuklarla bırlıkte hem akrabaları zıyaret ıcın hem de çocuklar memleketlerine uzak kalmasın dıye Dıyarbakıra gıtmıstık. O gun bugun cok vakıt gecmesıne rağmen maalesef. Tembellıgımı göstererek yazmaya fırsat bulamadım ;(

Sadece doğu sehirleri degıl Turkıyenın dört tarafı çocuklara yerınde dınler tarıhını ozellıkle Islamı eğlenerek, yasayarak, öğretmek ve sevdirmek ıcın bir cennet.


Memleket, Diyar-ı Bekir, Diyarbakır, Amed, ...

Ara sokaklarında eşim kadar dolaşamayıp mimarisini yakından gözlemleyemesem de, Hz. Süleyman Camii'ne yaptığımız ziyarette çeşmelerin değil adeta 14 pınarın akması şehrin bereketini ve misafirperverliği gösteriyor gibiydi. Bu camii nebi olan Hz. Süleyman değil, Halid b. Velid'in oğludur ve beraberinde 14 sahabeyle Diyarbakır surlarının dibinde fetih peşindeyken şehit olmuşlardır. Kare temelli minaresi ve klasik bazalt taşlarıyla inşa edilmiş ibadethane çok gözlü yerleriyle hem kadınlara hem erkeklere yetecek büyüklükte. Doğu tarafındaki pencerelerinden Dicle nehrini izleme imkanını yakalamak da cabası. Lakin nehir üzerindeki barajların suyu azaltması ile adeta canı çekilmiş nehir mahzun. 


Resımler ıcın kusura bakmayın keza camı kırık eskı bır telefon ıle cekılmıslerdır..


Bız namazdayken oynadıkları dık merdıvenler

Hz. Süleyman Turbesı

Camıının avlusu
Bız camııde namaz kılarken Cocuklar ınce ve dık olan merdıvenlerınden yukarı çıkıp çıkıp ınerek oyun oynamaya başlayınca düşecekler dıye korkup namazı bozmak zorunda kaldım ;( Cocuklar da ordakı peygamberlerden bıldıklerımız hakkında anlattıklaırmızla camıı ve peygamberler hakkında merakları daha da pekıstı.
Caminin hemen üzerindeki iç kaleyi yani sarayı hala tadilatta olması nedeniyle gezemedik ama daha önceki ziyaretimizde içeri girebilmiştik ve önünden nehri izlemek daha zevkliydi.
Eskı Hapıhane

Ölmüşlerimizin bayramını tebrik etmek için çocuklar ve babaları Mardinkapı mezarlığına gittiler, o öğle sıcağında iyi dayandılar. Babası ölümü de tanısınlar diye mezarlığa Yusuf'u daha önce de götürmüştü zaten. Yusufun ılk mezarlık zıyaretı kımsesız bırı ıcın mezar tası aramak maksadıyla Isvıcrede gıttıgmız bır mezarlıktı. Insanların oldukten sonra toprağa gomuldugunu yaklaşık 2 sene oncesınden berı bılıyordu zaten.







 
Buralar sahabe, veli ve peygamberlerin mezar ve ziyaretgahları ile dolu. Belki buraların bereketinde mübarek şahsiyetlerin etkisi vardır. Bu düşünceyle Urfa'ya da gidelim dedik, balıklıgöl, Hz. İbrahim ve Hz. Eyüb'ün makamlarını görmek istedik. Yine öğle vaktinde vardığımız için önce karınlarımızı doyurduk, ardından balıklıgöl çevresi hala çok sıcak olduğundan önce Eyyübiye ilçesinde Hz. Eyüb'ün camiine gittik, hastalığından inziva çekildiği çilehanesini gördük, şifa bulması için kullandığı suyu içtik, yanımızdaki su sıselerıne de sudan doldurup evimize amcalarımıza, nine ve dedemize de getirdik. Burayı gezmemizin güzelliği şu oldu, daha önce evde Hz. Eyüb'ün kıssasını anlatan hikaye kitabımızı çocuklarla birlikte okumuştuk, orda zenginliğini, çoluğunu çocuğunu ve şeytanın vesveslerini gördük. Sahip olduklarını kaybettikten sonra büyük sabır göstermesini ve yalnız olarak bir yere çekilip dua ve zikir etmesini okuduk. Kalbi ve dili hastalık kapmasın diye dua etmesini ve ardından Allah'ın şifalı suya ulaşması için ayağını yere vurmasını ve o suyu içerek ve onunla yıkanıp iyileşmesini öğrenmiştik. Çocuklara bu hikayeyle birlikte yine anlatınca daha hoşlarına gitti, biz de sevindik. Orada eşimin üniversiteden Konyalı bir arkadaşı ile karşılaşması da bize dünya yine küçük dedirtti :)


Hz. Eyubun cilegahı

Hz. Eyüp camıınde yaramazlık yapmadan durmazlar
Sıcaklık kırılınca balıklıgöle gittik, çocuklar balıklara deli oldular, caminin içerisinden de balıkları izleyebilmek ve koşturabilmek onları coşturdu. Babaları onlara Hz. İbrahim'in Nemrutla olan ilah kimdir hikayesini, Allah'ın 'Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol' emriyle odunların balık, ateşin de su olduğunu anlattı. Hz. İbrahim'i Nemrut'un mancınıkla nereden attığını göstereceğiz derken dışarı çıktığımızda mancınığın iki sütununu görünce zaten yolu/tırmanması zor olan oraya çıkmaktan vazgeçip akşam ettiğimizden memlekete dıyarbakıra eve doğru yola çıktık. Çocuklar çok sevindiler, evde yaşıtı amca oğlu Selahattin de gelseydi Yusuf daha çok eğlenecekti.




Cocuklar Balıklı Goldekı Camiide namaz kılan bır adamı
etrafında koşuşturmak oynamak suretiyle tacız ederken ;)

Hz. İbrahimin ateşe atıldığı Mancınıklar
Bunlar da Urfadakı eskı delıklı evlerden. Eskıden ınsanlalrın dağları delıp ıcınde ev yaptıklarını ogrendık. Kuuck cok anlamasa da buyuk oğlanın ılgısını cektı.



Sonraki gün Eğil ilçesinde Hz. Zülkifl ve Hz. Elyesa peygamberlerin kabirlerini ziyaret ettik. Peygamber kabırlerınde buyuk LCD ekranlarla halka peygamberler hakkında bılgı velerım demıs beledıye ama bızım halk bıraz garıp gercekten soyle kı kabırlerı zıyaret edenler ekranların fısını cekıp kendı telefonları sarj etmeye başlamışlar. Hal böyle olunca Zulkıf Elyasa peygamberler hakkında daha genıs bılgıyı yeırnde degıl maalesef eve geldıgımızde ınternetten öğrenmek zorunda kaldık.

 
Turbe ve camıının bahcesı, gıdıs yolu, ayrıca cok keyıf verıcı. Sadece kafa dınlemeye ve manzara seyretmeye bıle sık sık gıdılebılır.
 


Bayanlar kısmındakı ekranların fısını çıkarıp telefon sarj ettıklerı ıcın bayanların tarafındkaı ekranlar kapalıydı ama erkekler tarafındkaı ekranlardan esım Zulkıfl ve Elyesa Peygamberler hakkında bırseyler ogrenebıldıler




 
Peygamberlerın mezarları baraj sularında kalacağı ıcın yerındne kaldırılmış ve yukarı tasınmıs. Tasınma sırasında sorumlu kısıler rüyalarında bunu yapmamalarına daır seyler görmüş ıseler de naaslar kaldırılmmıs yükseklere doğru.
 



Cocuklar bahcedekı ağaca cıkarken
Yukardan ınıp assagı doğru ındıgımızde once karnımızı doyurduk ve yukardakı resımlerde görülen manzaraya bır de yakından bakalım dedık ve assagıdan nehrın kenarından ördeklere ekmek attık



Dicle kıyısında dağların, kayaların oyularak nasıl evler inşa ettiklerini gördük. Tekne turumuzda bu evleri çok daha yakından görme imkanımız oldu. Kabirler yine baraj nedeniyle sular altında kalacağı için yukarıya tepeye taşınmış, lakin kaymakamlık çevresini çok güzel düzenlemiş. Peygamberlerin kabirleri, boyları çok uzunmuş. Gerçi İstanbul'daki Hz. Yuşa'nınki kadar uzun değildi, ama günümüz insanına göre bayağı uzundu. Ziyaretimizden sonra acıkıp nehir kıyısına indik, balık ve kebaplarımızı yedikten sonra içinde sadece bizim olduğumuz teknede oyulmuş evleri gezdik, türbelere aşağıdan baktık, oldukça güzel geçti burası da. çocuklar ıcın cok egıtıcı ogretıcı ve eglendırıcı bır gezı oldu. Amcamız, eşi ve çocuklarıyla kalabalık olmanın verdiği bereketle de çok eğlendi çocuklar.


Cocuklar gemıde keyiften dork kose olmuş oynarken

Dagdakı oyuklar assagıdan yukarı gıden merdıvenlermıs. Yanı bıldıgımız  apartman sıstemı ;)



Yukarda kucuk görünen Elyesa ve Zulkıfl Peygamberlerın Turbelerı



 
 Bu yazıyı sımdı yazmamın nedenı dun aksam buyuk oğlanla bırlıkte bayramda yaptıgmız gezılerle ılgılı yazdığı gunlugu okumuştuk. Orda yukarda yazdığım günlerden bahsetmıstı oğlum. Cok güldüm.... Benım çocuklar uyandı Gunlugu de ılk fırsatta ıns eklemeye calısıcam...
 

2 yorum:

  1. Diyarbakır ve urfa gitmek istediğim yerlerin başında geliyor, beğenerek okudum,teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  2. ben tesekkur ederim turkiyenin her yeri cennte elh/

    YanıtlaSil

Yorumlariniz icin